Libya’da 17 Şubat ayaklanmasının üzerinden 13 yıl geçti: Kadınların katılımları hala sınırlı

Libya’da ‘Arap Baharı’ adıyla başlayan ayaklanmaların üzerinden 13 yıl geçmesine rağmen kadınların hayata katılımlarının sınırlı olduğunu belirten Wafa Hadiya Al-Şarif, “Kadınları koruyacak ‘gerçek’ yasaların formüle edilmesi gerekiyor” dedi.

HINDIYA AL-ASHEPY

Libya – Tunus’ta başlayarak, Cezayir, Lübnan ve Libya’da gelişen ‘Arap Baharı’ olarak tanımlanan ve sonrasında yönetimi ele geçiren iktidarlarla halkın baharı olmadığı kısa süre de açığa çıkan bir dönem yaşandı. 17 Şubat 2011 yılında Libya'nın Bingazi kentinde ilk başlayan halk eylemlerine dönemin lideri Muammer Kaddafi'ye bağlı güvenlik güçleri, halka gerçek mermilerle karşılık verdi. Ordu ve hükümet kanadındaki bazı isimler, halkın tarafına geçti ve ayaklanma Misrata, Zintan ve Zaviye gibi diğer kentlere geçti. Son olarak da başkent Trabus ayaklanmalar sırasında halk tarafından ele geçirildi. 42 yıl Libya’yı yöneten Muammer Kaddafi, 20 Ekim 2011'de Sirte'de öldürüldü. 3 gün sonra da Libya Ulusal Geçiş Konseyi, 'Bağımsızlık Günü'nü ilan etti. Tam 8 ay 6 gün süren ayaklanmalar sona erdi.

Aktivist ve eğitmen Wafa Hadiya Al-Şarif, 17 Şubat 2011 tarihinde gerçekleştirilen ‘Libya Devrimi’ olarak tanımlanan süreç ve sonrasında kadınların ekonomik, siyasal ve sosyal hayata katılım durumuna yönelik değerlendirmelerde bulundu.

‘Kadınlar devrimle büyük başarı elde etti’

Kadınların, devrim sırasında yapılan eylemlerde aktif bir şekilde yer aldıklarını hatırlatan Wafa Hadiya Al-Şarif, böylelikle erkeklerin de protestoları sürdürdüğünü anlattı. Kadınların devrimle birlikte birçok kazanım elde ettiğini belirten Wafa Hadiya Al-Şarif, ancak devrimin üzerinden geçen 13 yıla rağmen kadınların hala siyasi, ekonomik ve sosyal hayatta gerçek bir temsiliyetinin olmadığını vurguladı. Wafa Hadiya Al-Şarif, "Devrimle birlikte kadınlar büyük başarı elde etti. Sivil kurum ve kuruluşların faaliyetlerinde yer aldılar. Hakları için siyasi ve ekonomik alanda da güçlendiler. Bugün Libya'da sivil toplum kadınlar tarafından yönetiliyor diyebiliriz” dedi.

‘Çözüm süreçlerinde kadıların önemli rolleri var’

Kadınların barış süreçlerine katılımına değinen Wafa Hadiya Al-Şarif, zaman zaman farklı aşiretler arasında yaşanan çatışmaların durdurulması için kadınların çağrılarda bulunduğunu dile getirerek, ancak kadınların ulusal diyalog oturumlarına katılımlarının istedikleri düzeyde olmadığını belirtti. Wafa Hadiya Al-Şarif, devamında şunları kaydetti:

“Kadınların barış görüşmeleri süreçlerine katılımı durumunda bu süreçlerin daha başarılı ve sürdürülebilir olduğunu düşünüyorum. Libya'nın güneyinde yaşanan silahlı çatışmaların çözümünde kadınların önemli rolleri var. Bundan kaynaklı feminist çabalarla barış girişimlerinin başlatılması zorunlu hale geldi.

Devrim sonrasında özellikle aşırı grupların ülkeyi kontrolü sonucunda kadınların güvenlik duygusunda azalma olduğunu görüyoruz. Ben de barış inşası ve çatışma çözümü konusundaki çalışmalarım sırasında güvenlik hissini kaybettiğim birçok an yaşıyorum. Kadınları koruyacak ve güvenlik duygularını artıracak ‘gerçek’ yasaların formüle edilmesi gerekiyor. Bu yasalar ister aileden ister toplumdan olsun, kadınlara yönelik saldırıları önleyecek katı ve caydırıcı cezalar içermelidir.”