Kobanêli kadınlar Abdullah Öcalan’ı gördüklerindeki duygularını anlattı

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'la görüşme fırsatı bulan kadınlar, Abdullah Öcalan’ın özgürlük mücadelesinin temelini kadınlardan oluşturduklarını söylediğini, kadınların da kölelikten kurtulması için mücadele etmesi gerektiğini belirttiğini aktardı.

BERÇEM CÛDÎ

Kobanê -  Uluslararası komplo sonucu Türkiye’ye getirilen Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevinde 25 yıldır mutlak tecrit altında tutuluyor. Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğü için dünyanın bir çok ülkesinde eylem ve etkinlikler düzenleniyor. Öte yandan tecride rağmen Abdullah Öcalan’ın düşünceleri ve felsefesi de yayılmaya devam ediyor.

Kürdistan Özgürlük Hareketi'ni kurduktan sonra 2 Temmuz 1979 tarihinde Rojava Kürdistan'a geçen Abdullah Öcalan, faaliyetlerini Kobanê'de sürdürdü. Onlarca aile Abdullah Öcalan’ı evinde ağırladı. Suriye ve Lübnan'da özgürlük hareketiyle binlerce kişi örgütlendi. Tüm şehirlerden Kürtler, Abdullah Öcalan ile tanışmak üzere Halep'e, Şam'a ve Lübnan'a gitti. O dönem Abdullah Öcalan’la görüşme fırsatı bulan kadınlar, anılarını ajansımızla paylaştı.

‘Mücadelenin temelini kadınlardan oluşturduklarını anlattı’

Kobanê'nin Helinc köyünden olan 50 yaşındaki Necmê Resûl, 30 yıl önce Abdullah Öcalan ile Lübnan'da tanıştığını anlattı. Eşi sayesinde Kürt Özgürlük Hareketini yakından tanıma şansı bulduğunu dile getiren Necmê Resûl, o döneme ilişkin anılarını şöyle aktardı:

“O dönemde onlarca genç kadın ve erkek hareketin saflarına katılıyordu. Ben de aynı sevgiyle Önder Apo'yu görmek istedim. Bunun üzerine Kobanê'den, Efrin'den, Cizîr'den çok sayıda kişi Lübnan’a Önder Apo’nun kampına gittik. O dönemde 15 Ağustos nedeniyle toplantı düzenlenmişti. Toplantı 7,5 saat sürdü ve Önderlik sürekli ayakta konuşma yaptı. Özellikle kadınlarla ilgili konuşma yaptı. Mücadelenin temelini kadınlardan oluşturduklarını belirterek, kadınların da kölelikten kurtulması için mücadele yürütmesi gerektiğine dikkat çekti. İki küçük çocuğum da yanımda olmasına rağmen 7,5 saatlik toplantının nasıl geçtiğini bilmiyordum. Bu nedenle Önderimle tanışmak büyük şanstı. Ona nasıl baktığımızı, onu nasıl büyük bir hayranlık ve sevgiyle dinlediğimizi hala hatırlıyorum."

‘Özgürlük mücadelesini büyük bir sevgiyle sürdürdüm’

Eve döndükten sonra daha önce Abdullah Öcalan ile tanışamadığına ve özgürlük hareketine katılamadığına dair pişmanlık duyguları hissettiğini dile getiren Necmê Resûl, şöyle devam etti:

“Bu nedenle bu güne kadar Kürt özgürlük mücadelesi davasını büyük bir sevgiyle sürdürdüm. Lübnan'dan döndükten sonra evimin kapılarını Kürdistan Özgürlük Hareketi'nin faaliyetlerine tamamen açtım ve tüm imkanlarımı seferber ettim. Ayrıca her konuda yardımcı oldum. Ben çocuklarımı ve ailemi Önderliğin ideolojisinin kurallarına ve ahlakına göre yetiştirdim, eğittim ve oğlum da bu davada şehit oldu. Elbette yaptığım çalışmaları çok yeterli görmüyorum. Çünkü bizler Önderliğimize her zaman borçlu kalacağız. Bu nedenle tüm kalbimizle ve ruhumuzla mücadelemizi sürdüreceğiz ve Önderliği bir gün fiziki olarak görebilme umuduyla direnişimize devam edeceğiz.”

‘Kadınlar için verdiği emeği hiç kimse vermedi’

Şêx Çopan köyünden 56 yaşındaki Zehê Eyûb da, Abdullah Öcalan'ı Halep'te gördüğünü anlattı. Kürt Özgürlük Hareketinin 1984 yılında Kobanê'de faaliyetlerini yürüttüğü döneme değinen Zehê Eyûb, şunları aktardı: “O sırada ağabeyim, teyzem ve amcam çalışıyorlardı. Bir gün ağabeyim eve geldi, yanında bazı fotoğraflar vardı. Ben de bu fotoğraflardaki insanların kim olduğunu sordum. Ağabeyim de bunların Diyarbakır Cezaevi şehitleri olduğunu ve Kürtlerin davası uğruna hayatlarını kaybettiklerini söyledi. Ayrıca Önder Apo'nun kişiliğinden bahsetti ve Kürdistan'ın özgürlüğü için savaşmaya başladığını anlattı. O dönem belli bir noktaya kadar anladım ama evlendiğimde kendisini daha da yakından tanıdım. Önder Apo gerçekliğini anladım.”

Abdullah Öcalan’ın kadınlar için verdiği emeği hiç kimsenin vermediğini vurgulayan Şêx Çopan, “Bundan 30 yıl önce yaptığı analizlerin ve değerlendirmelerin bugün nasıl yaşandığını görüyoruz. Önder Apo sıradan bir insan değildir. Komplocu güçler 25 yıldır Önder Apo’yu tecrit ediyor ve düşüncelerinin halka ulaşmasını engelliyor. Bizler Önder Apo’ya bağlıyız ve onun mücadelesini sürdürmeye devam edeceğiz. 24 saat ayakta kalacağız ve Önderliğin mücadelesini canlı tutacağız. Tek isteğim ölmeden önce Önder Apo’yu yeniden görebilmek” şeklinde konuştu.

‘Kürtler olarak kapıları kendimiz açmalıyız dedi’

Zehê Eyûb, Abdullah Öcalan ile tanışmasını ise şöyle aktardı: “1995 yılının Mayıs ayında gördüm. Özel bir çalışma için Halep şehrine gitmeye karar verildi. Bizler yola çıktık ancak niçin gittiğimizi bilmiyorduk. Yanımızdakilerden biri Önder Apo'nun yanına gittiğimizi söyledi. Halep'e yetiştiğimizde Efrinli bir ailenin üçüncü kattaki evine gittik. Yarım saat sonra Önder Apo'nun içeri girdiğini gördük. Öyle heybetli bir duruşu ve kişiliği vardı ki insan onun önemli lider olduğunu anlayabiliyordu. Birkaç saat konuştu ama pek bir şey hatırlamıyorum.

O sırada bir kadın Önder Apo'ya ‘Kürtlere hangi ülkelerin kapısı açık’ dedi. Önder Apo da, ‘Hiçbir ülkenin kapısı bize açık değil, biz Kürtler olarak kapıları kendimiz açmalı, birbirimize destek olmalıyız’ diye cevap verdi.  Toplantı yeri dar ve küçük olduğundan Önder Apo'ya çok yakın yere oturdum. Konuşurken gözlerini kapatıyordu ve ben de ona iyice bakıp konuşma detaylarını ezberlemeye çalışıyordum. Gözlerini açtığında ise hemen önüme bakıyordum.”