HTŞ’nin kontrolündeki İdlib’de kadın avukatların işini yapması engelleniyor

Büyük bölümü HTŞ çetelerinin işgalinde olan İdlib’de davalarını takip etmeleri engellenen kadın avukatlar, mesleklerini bırakma noktasına geldi.

HADEEL AL-OMAR

İdlib– Kuzeybatı Suriye’deki İdlib kentinde adli makamlarda çalışan kadınlar cinsiyet ayrımcılığına maruz kalıyor. Türk devletinin koruması altındaki Selefi-cihadist Heyet Tahrir Şam(HTŞ) çetelerinin İdlib’i işgali ve şu anda şehrin büyük bir bölümünü kontrol ediyor olması nedeniyle birçok kadın avukat mesleğini bırakmak zorunda kaldı. Halen mesleğinde ısrarlı olanlar ise büyük zorluklarla karşılaşıyor.

Ajansımızın ulaştığı insan hakları aktivistleri, İdlib'de Suriye krizi sonrası şeriat yasalarını benimseyen çetelerin yönetim olması nedeniyle avukatların göç etmek zorunda kaldıklarını belirtti.

‘Avukatların davalarını takip etmeleri engelleniyor’

Sarmada kentinde yaşayan ve güvenlik kaygısıyla kimlik ismini paylaşmayan Halima Salat (35), yaşanan ayrımcılık nedeniyle avukatlık mesleğini bırakmak zorunda kaldığını anlattı. İnsani bir yardım kuruluşunda hukuk danışmanlığı yaptığını söyleyen Halima Salat, kadın avukatların hedef alındığını, görevlerini yapmalarına izin verilmediğini ve kendilerine verilen davaları takip etmelerinin engellendiğini söyledi.

‘Erkek olmadan mahkemeye alınmıyorlar’

Halima Salat, İdlib’de şeriata göre kanunlar uygulandığını ifade ederek “Uyguladıkları politika özelde kadın avukatların işini sınırlıyor. İslam hukukunda tahkim ve İslam ansiklopedilerine dayandığı için böylesi bir sonuç ortaya çıkıyor. Kadın hakları aktivistleri yanlarında bir erkek olmadan mahkemelere alınmıyor. Zorunlu başörtü dayatmasına maruz kalıyor. Kadın hakları aktivistlerine uygulanan bu politikalar ayrımcı politikalardır. Bu durum hukuk alanında çalışan kadınları farklı meslek arayışlarına itiyor.”

‘Avukatlık mesleği gelir sağlamıyor’

İdlib şehrinde ikamet eden hukuk fakültesi mezunu Raeda Sheikh Musa da (29), hukuk alanının erkeklerle sınırlandırıldığını belirterek, “Bu alanda yaşadığım zorlanmalar nedeniyle eğitimimi bıraktım” dedi. Birçok metinde insan hakları alanında müdahale yetkisi verilmeyen sınırlı kanunlar olduğunu hatırlatan Raeda Sheikh Musa, “Yaşanan sınırlamadan kaynaklı davalar da olmuyor. Durum böyle olunca avukatlık mesleği bir gelirde sağlamıyor. Eğitimi yarıda bırakmamın ana nedenlerinden biri sabit bir gelirinin de olmaması” dedi.

‘Davalar erkek avukatlara veriliyor’

Son dönemlerde mahkemelerdeki davaların daha çok evlenme, boşanma ve alım-satım işlemleri ile sınırlandırıldığını dile getiren Raeda Sheikh Musa, “Açılan davalar ise erkek avukatlara veriliyor. Kadın avukatlara vermeleri durumunda tatmin edici bir sonuç alamayacaklarına inanıyorlar. Kadın avukatların çoğu insani yardım ve sivil toplum kuruluşlarında yer alıyor. Alternatif ve farklı mesleklerde çalışmaya yöneldiler” diye konuştu.

‘Kurtuluş Hükümeti engeller yaratıyor’

Sarmada şehrinde ikamet eden bir başka insan hakları aktivisti de gerçek ismini paylaşmayarak kendisini Hanan al-Qasim (31) olarak tanıttı. HTŞ’ye bağlı “Kurtuluş Hükümeti”nin adli mahkemelerde engeller yaratarak kadın avukatların dışlamaya çalıştığını belirten Hanan al-Qasim, kadın avukatların belli alanlarla sınırlı tutulduğunu söyledi. Hanan al-Qasim, “Dokunulmazlığın olmaması ve insan haklarına katı İslami fikirlerin dayatılması nedeniyle bu mahkemelerde hukukun üstünlüğü yok. Mevcut dayatmalar nedeniyle kadın avukatlar mesleklerini yapamıyor ve bırakmak zorunda kalıyor” şeklinde konuştu.