Yemenli kadınlardan El Faşer çağrısı: Uluslararası toplum acil müdahale etmeli

Sudan’ın El Faşer kentinde sivillere, özellikle kadın ve çocuklara yönelik yaşanan insanlık dışı ihlallere dikkat çeken Yemenli kadınlar, uluslararası toplumu acil müdahale etmeye çağırırken, tüm kadınların da seslerini yükseltmesini istedi.

RANİA ABDULLAH

Yemen- Sudan’da ordu ile Hızlı Destek Güçleri (RSF) arasında 2023’ten bu yana devam eden çatışmalarda en korkunç insan hakları ihlallerine, özellikle kadın ve çocuklara yönelik ağır suçlara tanıklık edildi. Bu suçların en dehşet verici olanı, Sudan’ın kuzeybatısında bulunan Kuzey Darfur Eyaleti’nin başkenti El Faşer kentinde yaşandı. İnsan hakları örgütleri ve Birleşmiş Milletler’in (BM) raporlarına göre El Faşer’de sivillere karşı toplu katliamlar, sistematik tecavüzler, kadınlara ve kız çocuklarına yönelik cinsel şiddet, yağmalama, kundaklama, kuşatma, yiyecek ve ilaç kıtlığı gibi çok sayıda ciddi ihlal meydana geldi.

‘Bir milyondan fazla insan El Faşer’den kaçmak zorunda kaldı’

BM verilerine göre, çatışmaların başlamasından bu yana bir milyondan fazla insan El Faşer’den kaçmak zorunda kaldı. Yaklaşık 260 bin sivil, yarısı çocuk olmak üzere, hiçbir insani yardım alamadan şehirde mahsur kaldı. Uluslararası Göç Örgütü (IOM), Hızlı Destek Güçleri’nin bölgeyi ele geçirmesinden sonraki ilk üç gün içinde 36 bin kişinin daha El Faşer’den kaçtığını bildirdi. Tawila, Mellit, Kabkabiya ve çevre bölgelere ulaşmak için yola çıkanlar, yaralı bedenleriyle, aç ve susuz bir halde yürümeye devam etti. Her adımlarında, arkalarında bıraktıkları yıkımın, korkunun ve kaybettikleri sevdiklerinin sessiz yankısı vardı.

Dünya izleyici konumda

Dünya, El Faşer’de sivillere, özellikle kadınlara ve çocuklara yönelik bu sistematik ihlalleri korku ve dehşetle izliyor. Yemenli kadınlar, Sudan’daki kadınların yaşadıklarına büyük bir öfke ve dayanışma duygusuyla tepki gösterdi. Pek çok kadın, uluslararası toplumu El Faşer’deki sivilleri korumak ve katliamları durdurmak için derhal harekete geçmeye çağırdı. Kadınların bu çağrısı, sadece bir dayanışma ifadesi değil, aynı zamanda insanlığın ortak vicdanına yöneltilmiş bir yardım çığlığı olarak yankılandı.

‘Sudan’daki bu çatışma, uluslararası hukuku tamamen hiçe saydı’

Sudan’da yaşananların karşıt taraflar arasındaki bir siyasi çatışma olarak tanımlanamayacağını dile getiren Yemenli kadın aktivist Amal El-Şumeyri, “Bu, tamamen suç teşkil eden, insanlığa karşı işlenmiş saldırılardır. Kadınlara ve çocuklara yönelik vahşet, önceki tüm savaşlarda gördüklerimizin ötesine geçti; artık buna savaş demek bile doğru değil, bu iğrenç suçların işlendiği bir felaket. Ne yazık ki Sudan’daki bu çatışma, uluslararası hukuku tamamen hiçe saydı ve en temel insan haklarını bile yok etti. Ama inanıyorum ki dünya, Sudan’da yaşananları asla unutmayacak” dedi.

Sivil aktivist Dalia Mohamed ise şu ifadelerde bulundu:

“Sudan’da tanık olduğumuz suçlar ve ihlaller, kadınlara ve sivillere karşı işlenmiş iğrenç insanlık suçlarıdır. Savaşan tarafların uluslararası hukuka uyması ve sivilleri çatışmanın yıkıcı etkilerinden koruması gerekiyor. Biz, sivillerin yakıldığına, keskin nişancı ateşiyle katledildiğine, sahada infaz edildiğine tanıklık ediyoruz. Bu suçları kınıyorum ve uluslararası toplumdan bu ihlaller karşısında acil ve ciddi adımlar atmasını talep ediyorum. Kadınların ve çocukların yaşadığı korkunç sahneler karşısında artık sessiz kalamayız. Uluslararası toplumu, ilgili kurumları ve insan hakları örgütlerini kadınlara yardım etmek, onları korumak ve kurtarmak için derhal harekete geçmeye çağırıyorum. İhlal edilen kadınlar için adalet talep eden güçlü bir feminist ses yükselmelidir.”

‘Ülkeler bu suça ortak’

Wahaj Kadın Bloku üyesi Amira Mohamed de, “Sudan’da işlenen suçlar tüm uluslararası standartları ve yasaları ihlal ediyor. Çatışan tarafları destekleyen ve finanse eden ülkeler de bu suçlara ortak oluyor” diye belirtti.

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) ile Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF), Sudan’daki gıda güvensizliği ve yetersiz beslenmeye ilişkin son analizlerin, çatışma bölgeleri arasında derin eşitsizlikleri ortaya koyduğunu bildirdi. Kuruluşlara göre, kıtlık özellikle çatışmalardan etkilenen, insani yardımların ulaşamadığı ve kuşatma altında bulunan bölgelerde hızla yayılıyor. İnsani yardım kuruluşları, düşmanlıkların derhal sona erdirilmesi ve güvenli, engelsiz, sürdürülebilir insani yardım erişiminin sağlanması çağrısında bulunarak, bunun “daha fazla can kaybını önlemek ve geçim kaynaklarını korumak açısından hayati önem taşıdığını” vurguladı.