Haber Merkezi- Gazze ve Batı Şeria’daki durum giderek kritik bir hal alıyor. İlan edilen ateşkesin kırılganlığı, İsrail’in hava saldırıları ve topçu bombardımanlarıyla ihlalleriyle bir kez daha gözler önüne serildi. Bu saldırılar, sivillerin hayatını tehdit ederken, bölgedeki altyapıyı da ciddi şekilde zayıflatıyor. Aynı zamanda patlamamış mühimmat ve savaş kalıntıları, Gazze halkı için günlük yaşamı tehdit eden bir “zaman ayarlı bomba” niteliğinde. Hem fiziksel hem psikolojik olarak toplumun üzerindeki yük, insani krizleri daha da derinleştiriyor.

Kayıpların artmasından endişe ediliyor

İsrail güçleri, hava saldırıları ve topçu bombardımanlarıyla ateşkesi ihlal etmeye devam ediyor; bu saldırılar sonucu çok sayıda kişi yaşamını yitirdi. Kuveyt Sahra Uzman Hastanesi’nin acil müdahale ekipleri, dün akşam, İsrail’in güney Gazze’deki Han Yunus’un batısında bulunan El-Muasî bölgesindeki El-Nejat Kampı’ndaki mülteci çadırlarını hedef alan bombardıman sonucunda aralarında iki çocuk bulunan beş kişinin yaşamını yitirdiğini ve çok sayıda yaralı olduğunu duyurdu. Sağlık görevlileri, saldırının gerçekleştiği bölgede geniş çaplı yıkım yaşandığını ve kurtarma çalışmalarının devam etmesiyle birlikte cenaze sayısının artmasından endişe ettiklerini belirtti.

İsrail güçleri, aynı zamanda Gazze şehrinin El-Tuffah Mahallesi’nde binaları yıkmaya devam ediyor. Batı Şeria’da ise İsrail güçleri bazı bölge ve kasabalarda baskın ve gözaltı operasyonlarını yoğunlaştırdı; "Wafa"ya göre üç Filistinli gözaltına alındı ve Halil kentinde onlarca kişi alıkonuldu. Öte yandan Mısır Genel Enformasyon Kurumu, bazı İsrail medyasında yer alan, Kahire ile Tel Aviv arasında önümüzdeki günlerde yalnızca Gazze halkının Mısır’a geçişi için Refah sınır kapısının açılacağına dair haberlerin doğru olmadığını açıkladı.

Patlamamış mühimmatlar insanlar için tehdit

Gazze’de yaygın şekilde bulunan patlamamış mühimmat, halkın yaşamı için günlük bir tehdit oluşturuyor. Bu mühimmatlar, insanların hayatını ve güvenliğini tehdit eden “zaman ayarlı bombalar”a dönüşmüş durumda.  Filistin topraklarındaki BM Mayın Eylem Programı (UNMAS) Başkanı, yaptığı açıklamada, Gazze’deki patlamamış mühimmat kirliliğinin yerel toplulukları doğrudan tehdit ettiğini ve 2,1 milyon nüfuslu Gazze halkına yönelik temel yardımları engellediğini söyledi. Bu durumun, hayat kurtaran insani operasyonları kısıtladığını, erken iyileşme çabalarını yavaşlattığını ve hayati önem taşıyan yeniden inşa sürecini son derece tehlikeli hale getirdiğini vurguladı.

‘Risk büyük’

UNMAS Başkanı, iki yıllık yoğun çatışmaların ve tarafların tümünün patlayıcı silahlar kullanmasının ardından Gazze’deki patlamamış mühimmat kirliliğinin “son derece büyük” boyutlara ulaştığını belirtti. Ayrıca sert yaşam koşullarının aileleri güvenli olmayan bölgelere göç etmeye zorladığını, bunun da patlayıcı risklerine maruz kalmayı ciddi şekilde artırdığını ifade etti. Çocukların en yüksek risk altındaki gruplar arasında olduğunu vurgulayan yetkili, daha güvenli seçenekler bulunmadığı için birçok ailenin patlayıcı mühimmat bulunduğundan şüphe edilen bölgelerde barınmak zorunda kaldığını söyledi.

400 kişi yaralandı

BM yetkilisi, Gazze’de yaklaşık 400 kişinin patlamamış mühimmatla ilgili kazalara maruz kaldığını belirtti. Bu sayının bazı ülkelere kıyasla düşük görünebileceğini, ancak nüfusa oranlandığında Aralık 2024 verileriyle karşılaştırıldığında Suriye gibi ülkelerdeki seviyelere yaklaştığını ifade etti.

Programın bir sonraki aşamada, patlamamış mühimmatın toplumlarda yol açtığı psikolojik etkilerle mücadeleye odaklanacağını belirtti. Buna, hurda metal, inert maddeler ve mühimmata benzeyen nesnelerin işlenmesi ile çıkarılabilir türdeki diğer patlamamış mühimmatların incelenmesi ve ortadan kaldırılması da dahil olacak. Tüm bu çabaların amacının, erken toparlanma sürecinin önünü açmak ve yeniden inşa fırsatlarını genişletmek olduğu kaydedildi.

UNMAS Başkanı, ayrıca Batı Şeria’da artan şiddetin de patlamamış mühimmat kirliliğini ağırlaştırdığını belirterek, bu tehlikenin yoğun nüfuslu bölgeler, mülteci kampları ve kentsel merkezlerin yanı sıra kırsal alanlara kadar uzandığını söyledi. Bu durumun, yerel toplulukları ölümcül savaş kalıntılarıyla yaşamak zorunda bıraktığını ifade etti.