Gazetecilerin katledilmesine tepki: Kalemlerini yerde bırakmayacağız
Katledilen gazeteciler Cihan Bilgin ve Nazım Daştan için yapılan açıklamada gazeteciler, "Son anlarına kadar da Rojava'nın sesi oldular. Biz de her ne olursa olsun onların kamera ve kalemlerini yerde bırakmayacağız" mesajı verdi.
Amed- Mezopotamya Kadın Gazeteciler Derneği (MKG) ve Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG), Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik SİHA saldırısıyla katledilen gazeteciler Cihan Bilgin ve Nazım Daştan’a dair açıklama yaptı.
Amed'in Ofis Semti'nde Sanat Sokağı'nda yapılan açıklamaya, siyasi parti ve sivil toplum örgütü temsilcilerinin yanı sıra DİSK Basın-İş, Amed Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) ve çok sayıda gazeteci katıldı. Katledilen gazeteciler Nazım Daştan ve Cihan Bilgin’in fotoğraflarının yer aldığı "Kalemimizde, kameramızda yerde kalmayacak" pankartı açıldı. Açıklamada sık sık "Özgür Basın susturulamaz" sloganı atıldı. Açıklamayı, DFG Eşbaşkanı Selman Çiçek yaptı.
40 yılı aşkın süredir gerçekleri duyurmaktan taviz vermedi
Açıklamada şu ifadelere yer verildi: "On yıllardır Özgür Basın Kürdistan'da, Ortadoğu'da ve dünyanın dört bir yanında hakikatleri duyurmak için çalışıyor. En zor şartlarda tüm riskleri ve tehlikeleri göze alarak gerçekleri halka duyurmanın arayışında oldu ve halen de o arayışını sürdürüyor. Bu arayışta birçok arkadaşımız katledildi, birçoğu tutuklandı. Ama bu mücadele asla durmadı. 40 yılı aşkın süredir JİTEM'cilere, kontralara, çetelerin saldırılarına rağmen gerçekleri duyurmaktan asla taviz vermedi.
Nerede bir karanlık varsa aydınlatmak için mücadele ettiler
DAİŞ, Ortadoğu'nun birçok yerinde vahşet uygularken, hakikati duyuranlar en çok Özgür Basın çalışanları oldu. DAİŞ, hakikatler duyulmasın diye gazetecileri hedef alıp katletmekten geri durmadı. Denizler, Nujiyanlar bu mücadelenin yol göstericileri oldular. Şengal'de, Kobanê'de, Rakka'da DAİŞ’in vahşi uygulamalarını dünyaya duyurdular. Yaşamları pahasına gerçekleri duyurmaktan vazgeçmediler. Savaşın en çok hedefi haline gelenler şüphesiz ki gazeteciler oluyor. Bugün de iki gazeteci arkadaşımızın katledildiğini öğrendik. Her iki arkadaşımız, DAİŞ Kobanê'ye saldırırken günlerce haber peşinde koştular. Kobanê'nin özgürlüğünü dünyaya duyurdular. Nazım Daştan ilk günden son güne kadar Kobanê direnişinin hem tanığı hem de sesi oldu. Cihan Bilgin DAİŞ'in vahşet merkezine dönen Rakka'nın özgürleştirilmesi hamlesinde ilk günden son güne kadar esaret altında tutulan ve özgürlüğe susayan kadınların sesi oldu. Kamera ve not defterleriyle nerede bir karanlık odak varsa aydınlatmak için mücadele ettiler.
Nazım ve Cihan gerçeği dünyaya duyurdukları için hedef alındılar
Ne var ki DAİŞ'i Kobanê üzerine saldırtanlar, DAİŞ'in arka bahçesi olanlar, DAİŞ yenilince bugün başka isimler altında tekrardan Kobanê'ye saldırı hazırlıkları yapıyorlar. Nazım ve Cihan bu gerçeği dünyaya duyurdukları için hedef alındılar. Nazım Daştan katledilmeden birkaç saat önce sanal medya hesabından şöyle yazmış: 'Ateşkes iddialarının aksine Türkiye ve bağlı çeteleri #Kobanê başta olmak üzere #Rojava'ya büyük saldırı hazırlığında...'
Suriye'de kirli planlar devreye konuluyor. Özellikle dünyada özgürlük mücadelesinin sembolü haline gelen Kobanê düşürülmek isteniyor. Ancak Türkiye Kürtlerle bir sorunları olmadığını söylüyor. Eğer gerçekten sorun yoksa o zaman Nazım ve Cihan neden katledildi? Tek derdi Kürt kazanımlarını ortadan kaldırmak olanlar, elinde sadece kamera olanları uçaklarla bombalıyorlar. Bir yandan demokrasi ve barış diyenler diğer yandan Kürt halkı özgür yaşamasın diye her türlü saldırı hazırlığındalar. Demokrasi havarisi kesilenler, söz konusu Kürtler olunca en kirli savaşı yürütmekten geri durmuyor. Bu gerçekler açığa çıkınca da gazetecileri katlediyorlar. Kirli planları deşifre edilince hunharca saldırıyorlar. Kirli planlarından vazgeçeceklerine suçu gazetecilere yüklüyorlar. Oysa esas sorumlu bu planları yapanlardır.
Özel savaş medyasının yalanlarını gözler önüne serdiler
Nazım ve Cihan bizzat savaş alanlarına gidip halkı durumdan haberdar etme arayışındaydılar. Her iki arkadaşımız kirli planları ortaya çıkarmanın yanı sıra özel savaş medyasının yalanlarını gözler önüne serdiler. Yine son paylaşımlarından birinde Nazım şunu diyor: 'Korku, panik ve tedirginlik özel savaş medyasının en çok beslendiği aygıtlardır. Dezenformasyon ve manipülasyon üzerinde bir atmosfer yaratılmaya çalışılıyor. Rojava bunlara karşı da savaşıyor. Öz gücünden yoksun bir temelin algısı ve bakış açısı, karşıya artı olarak geçer.'
Onların kamera ve kalemlerini yerde bırakmayacağız
Cihan Bilgin, günlerdir saldırı altında olan Tişrîn Barajı'ndan son gelişmeleri dünyaya duyurdu. Yandaş medyanın gerçekleri örtbas eden zihniyetini açığa çıkarmak ve halkı habersiz bırakmamak için tüm tehlikeleri göze alarak çalışmalarını sürdürdü. Onlar her zaman hakikatin sesi oldular. Son anlarına kadar da Rojava'nın sesi oldular. Biz de her ne olursa olsun onların kamera ve kalemlerini yerde bırakmayacağız. Asla gerçeği duyurmaktan vazgeçmeyeceğiz. Özgür Basın hakikatleri duyurmaya devam edecek. Onların amaçlarını gerçekleştirinceye kadar Özgür Basın bu yolda yürümeye devam edecek."
Açıklama "Özgür Basın susturulamaz" sloganlarıyla sona erdi.