Gazeteci Rahila Gupta: Türk ve Kürt toplumlarının barış içinde yaşaması önemlidir

Gazeteci Rahila Gupta, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın “Barış ve Demokratik Toplum” çağrısına Türk devletinin kulak vermesi gerektiğini söyleyerek, “Türk ve Kürt toplumlarının barış içinde yaşaması, kimliklerini özgürce ifade edebilmesi önemli” dedi.

Haber Merkezi- Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta Kürt sorunun demokratik çözümü ve kalıcı barış için yaptığı asrın çağrısı olarak tanımlanan “Barış ve Demokratik Toplum” çağrısına birçok kesimden destek gelmeye devam ediyor. Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) İmralı Heyeti’nin, İmralı’ya yaptığı üçüncü görüşme ardından yapılan çağrıya, başta Barış Anneleri, kadın örgütleri olmak üzere farklı kesimlerden destek açıklamaları geldi.

Abdullah Öcalan’ın çağrısının Türk devleti tarafından dikkate alınması gerektiğini kaydeden Kadın haklarını savunan örgüt South Hall Black Sister üyesi ve Gazeteci Rahila Gupta, iktidara olan güvensizliğini ifade ederek, düşüncelerini ajansımızla paylaştı.

‘Abdullah Öcalan keskin bir düşünürdür’

Konuşmasının başında Kürt mücadelesini destekleyen biri olduğunu vurgulayan Rahila Gupta, “Barış ve uzun süredir devam eden Kürt mücadelesine demokratik bir çözüm çağrısında bulunulması her zaman memnuniyetle karşılanmalıdır. Ben, Kürt mücadelesini destekleyen biri olarak konuşuyorum ve Kürt halkının kimliklerini savunmak ve baskıdan uzak, özgürce yaşamak için verdikleri mücadelede kanlarıyla bedel ödediklerini biliyorum. Abdullah Öcalan, keskin bir düşünürdür; Kürt halkı onu büyük bir saygıyla anıyor ve dünya siyaseti ile Ortadoğu’nun rolüne dair yaptığı analizler genellikle isabetli olmuştur” diye belirtti.

‘O halde, en bariz soru şu: Neden şimdi?’

Yapılan görüşmelerin detaylarını bilmediği için kendisini “dış gözlemci” olarak tanımlayan Rahila Gupta, AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın çağrıya dönük kamuoyuna sağlıklı bir açıklama yapmadığını kaydetti. “PKK’nin silah bırakması ve barış çağrıları daha önce de yapılmıştı, ancak başarıya ulaşamadı; hatta bazen şiddetin artmasına neden oldu” diyen Rahila Gupta, sözlerini şöyle sürdürdü:

“O halde, en bariz soru şu: Neden şimdi? Eğer Ortadoğu’nun kriz içinde olduğu şu anki dönemi, son barış girişimiyle aynı zamana denk gelen 2011’deki Arap Baharı’yla kıyaslarsak, bugün durum oldukça farklı görünüyor. O dönem bir umut anıydı. Ortadoğu’daki otoriter diktatörlüklerin halkın gücüyle devrilebileceği bir an olarak görülüyordu. Ancak bugün, Ortadoğu yeniden bir kargaşa içinde. Özellikle İsrail’in Hamas ve Hizbullah ile savaşı, İran’ın zayıflaması, Esad’ın düşüşü, Suriye’de bir İslamcı partinin yükselişi gibi birçok önemli gelişme bölgedeki jeopolitik dengeleri tamamen değiştirdi. Ancak bu durum bir umut anı gibi hissettirmiyor. Aksine, İsrail’in faşizme kayışı, HTŞ’nin İslamcılığı ve Erdoğan’ın otoriterliği gibi yönelimlerle güçlerin daha da sertleştiği bir dönem gibi görünüyor.”

‘Öcalan’ın demokratikleşme çağrısı yapması önemli’

Rahila Gupta, bölgedeki son değişimlerin Türkiye’nin konumunu güçlendirdiğini de ifade ederek, “Suriye’de Türkiye destekli bir hükümet var ve dolayısıyla tüm kartlar Erdoğan’ın elinde gibi duruyor. Esad iktidardayken, Esad ve Erdoğan arasında bir tür denge vardı. Bu denge ya da boşluk içinde Rojava varlığını sürdürebildi. Belki çok rahat olmasa da, yine de varlığını koruyabildi. Bir diğer mesele ise Irak’taki Kürtler. Erdoğan, Irak Kürtleriyle her zaman iyi ilişkiler içinde oldu. Hatta bu ilişkiler daha da güçlendi. Bunun yanı sıra, HTŞ, QSD’nin Suriye Ulusal Ordusu’na dahil edilmesini talep ediyor. Öcalan’ın demokratikleşme çağrısı yapması önemli, ancak Erdoğan neden bu çağrılara kulak versin ki? Kendisi tam da anayasayı değiştirerek demokrasiyi zayıflatmak ve iktidarını olması gerekenden daha uzun süre devam ettirmek isteyen biri” dedi.

İktidarın ‘barış’ çağrılarına yaklaşımına değinen Rahila Gupta, ekonomik kriz, AB üyeliği gibi etkenlerin de iktidarı barışa zorladığını kaydederek, MHP Genel Başkanı ayrıca iktidar ortağı Devlet Bahçeli’nin de bu süreci neden başlattığını anlayamadığını söyledi ve “Daha önce barış görüşmelerinin başarısız olmasının sebebi olarak milliyetçilerin sürece engel olduğu öne sürülmüştü” şeklinde konuştu. 

‘Kürt halkı ve liderliği her zaman keskin bir siyasi zekâya sahip olmuştur’

Kuzey ve Doğu Suriye Kadın Devrimi’nden etkilenen Demokratik Konfederalizm deneyiminden etkilenen bir kadın olarak endişelerinin olduğunu vurgulayan Rahila Gupta, devrime ve kazanımlarına zarar verecek politikalara karşı uyardı. Rahila Gupta, son olarak şunları söyledi:

“Tüm bunları söylerken, bir dış gözlemci olarak eksik bilgilere sahip olduğumu vurgulamak isterim. Ancak Kürt halkı ve liderliği her zaman keskin bir siyasi zekâya sahip olmuştur. En zorlu siyasi koşullar altında sadece hayatta kalmayı değil, aynı zamanda gelişmeyi de başardılar. Dolayısıyla, eminim ki bu süreci dikkatle takip edeceklerdir. Benim dile getirdiğim kaygılar ve şüpheler onların da dikkate aldığı noktalar olacaktır.

Son olarak, Türkiye hükümetine çağrım, PKK’nin çağrısına kulak vermeleridir. Bu, rasyonel bir çağrıdır. Hem Türk hem de Kürt toplumlarının barış içinde bir arada yaşaması, haklarına kavuşması, kimliklerini ve kültürlerini özgürce ifade edebilmesi önemlidir.”