Farklı ülkelerden kadınlar mücadele deneyimlerini paylaştı
"Pandemi Sürerken Patriyarkayla Mücadelemiz, Dünyadan Feminist Mücadele Deneyimleri" adlı online panelde Hindistan, Tanzanya, Arjantin, Güney Afrika’dan kadınlar mücadele deneyimlerini paylaştı. Kadınlar mücadele ile önemli kazanımların elde edildiğine dikkat çekerek, ataerkil düzene karşı mücadele verildiğini söyledi.
Ankara - Kadın Dayanışma Vakfı tarafından 6 Haziran’da "Pandemi Sürerken Patriyarkayla Mücadelemiz, Dünyadan Feminist Mücadele Deneyimleri" adlı online bir panel gerçekleştirilirken, Hindistan, Tanzanya, Arjantin, Güney Afrika'dan konuşmacılar katıldı. Panelin açılış konuşmasını Kadın Dayanışma Vakfı gönüllüsü Esma Nur Kaşram yaparken, panelin kolaylaştırıcılığını da Nihan Damarlı yaptı. Sunumların ardından yapılan tartışmaya katılan çok sayıda izleyici dünyanın dört bir yanından benzer kadınlık durumlarına ve mücadele biçimlerine dikkat çekti.
“Kadınlar gece sokakta olmanın politik yönünü anladı”
Panelin ilk konuşmasını yapan Hindistanlı Mahima Taneja, kurucusu olduğu Women Walk at Midnight (Kadınlar Geceyarısı Yürüyor) grubunun oluşma sürecini ve kadınlar üzerindeki özgürleştirici etkisini anlattı. 2012 yılının Eylül ayında tüm Hindistan’ı sarsan bir tecavüz vakasının ardından aylarca süren protestolarla birlikte, kadınlar olarak gece sokakta olmanın politik yönünü anladığını söyleyen Mahima Taneja, şunları belirtti: “Gece yarısı sokağa çıkmak bir kadın için güvenli değil dendi yıllarca, bunu içselleştirdik. Tecavüz edilerek öldürülen kadın arkadaşımızın öldürüldüğü tarihte, onun bindiği otobüsün rotasını takip ederek yürüyüş yaptık. O gece yürüyen kadınlar olarak bir şeylerin izini sürdük; bu bir dayanışma ve yas tutma yürüyüşüydü. Her ay bir mahallede yürümeye, sınırları aşmaya, ayrıcalıklıların dünyasına hem girmeye, hem de o ayrıcalıkları kırmaya başladık.”
“Tanzanya’da kadınlar toprak gaspına uğradı”
Tanzanya’nın Darüsselam şehrinden katılan Christina Mfanga, kendilerini sömürerek iflasa sürükleyen, ellerinden birikimlerini ve evlerini alan finans kuruluşlarına ve bankalara karşı bağımsız örgütlenmelerini kuran Tanzanyalı kadınların deneyimlerini paylaştı. Kadınların mücadele ettiği yoksulluğun nedenlerini “Neoliberal politikalar ve programlar bağlamında gelen yatırımlar sonucunda toprak gaspına uğrayan çok fazla kadın olduğunu gördük. Evsiz kadınlar toprak gaspı nedeniyle evlerinden zorla atılmış ve tarım yaptıkları arazilerinden olmuşlardı. Başka yerlerde iş bulmak zorunda kalan bu kadınlara gasp edilen toprakları karşılığı verilen tazminat çok orantısızdı” sözleriyle açıkladı.
“Arjantin’de kadınlar önemli kazanımlar elde etti”
Arjantin'de kadın katliamlarına karşı örgütlenen ve feminist kadın grevini de örgütleyen "Ni Una Menos" (Bir Kişi Daha Eksilmeyeceğiz) feminist kolektifinden Cecilia Palmeiro da şunları dile getirdi:
“Arjantin’de kadınlar 1921 yılından bu yana kürtajın yasak olması nedeniyle mücadele vererek, önemli kazanımlar elde ediyor. Kürtaj yasası 2020 yılı sonunda onaylanarak Arjantin parlamentosundan geçti. Tüm kürtaj karşıtı söylemlere ve kampanyalara rağmen kadınlar sokaklara döküldü ve Arjantin'de kürtajın yasalaşmasını mümkün kıldı. 6 yıl, bizim özel bir feminist dalga olarak nitelendirdiğimiz bir dönem. Güney Amerika’da başladı ve dünyanın farklı yerlerine ulaştı.
“2017 yılında ilk uluslararası kadın grevinin çağrısını yaptık”
Arjantin’de 2015’te ulusal ve uluslararası medyadaki kadın düşmanı kampanyaları hedef almaya başladık. Hem kadınlara hem de kadınsı bedenlere karşı bir saldırı vardı. Feminist kazanımların geri alınmaya başladığı bir süreçti. Mikro faşizmlerin ortaya çıktığını gördük. 2015’te bin kişiyle kitlesel olarak sokaklara çıktık, bu aynı zamanda ülkede kolektif kadın hareketinin de doğuşu oldu, ulus ötesi bir harekete dönüştü, bütün kıtaya ve dünyaya sirayet etti. 2016’da örgütlenen ve kapitalist üretim biçimlerine müdahale etmeyi de hedefleyen kadın grevi önemliydi. Hayatlarımız önemli değilse ‘gidin bizsiz üreyin ve üretin’ dedik, kadın grevleri ve feminist grevleri başlattık. 2017 8 Mart’ına geldiğimizde ilk uluslararası kadın grevinin çağrısını yaptık, bu küresel feminist hareketin dönüşümünde önemli kilometre taşlarından biriydi. Feminizm aynı zamanda marjinalleşmiş topluluklarda, gecekondularda, kent çeperlerinde kendini göstermeye başladı, sadece orta sınıfla sınırlı kalmadı.”
“Güney Afrika’da kadınlar ataerkil düzene karşı mücadele veriyor”
Güney Afrika’da Abahlali baseMjondolo hareketinin üyesi Zandile Nsibande ise, kadınların toprak ve barınma hakkı mücadelesi deneyimlerini paylaştı: “Kadınlar bir yandan ev tahliyeleri ve yıkımlara karşı direndi, bir yandan komünler, bahçeler ve altyapı inşa etti, bir yandan da cinsiyetçilikle ve şiddetle mücadele etti. Yoksulluk kadınları daha derinden etkiledi. Kadınların bölgedeki topraksızlaştırma ve mülksüzleştirmeye karşı mücadele deneyimlerinin özgün yapısını ortaya koydu. Ataerkil düzene karşı çıkmak isteyen kadınların mücadelelerine destek olduk. Kadınlar sömüren tüm kültürel ve eşitsiz uygulamalara karşı çıktı ve kadınlar HIV gibi bulaşıcı hastalıklara karşı korunmalarını da amaçladık.