Dêrazor’da savaş ve yoksulluğu aşarak büyüyen kriz: Eğitim

Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi, Dêrazor Kantonu’nda eğitime devam edemeyen çocukları yeniden okula kazandırmak için çaba gösterse de, okul terki olgusu giderek derinleşiyor.

ZEYNEB HALİF

Dêrazor- Boğucu ekonomik koşulların yüzlerce aileyi çocuklarını okuldan alarak çalışmaya zorladığı bir dönemde, Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi, savaş ve IŞİD işgali yıllarında eğitimden kopan çocuklar için kapsayıcı bir eğitim ortamı yaratmaya çalışıyor. Ancak yoksulluk, bilinç eksikliği ve sosyal koşullar bu çabaları kuşatıyor.

Birçok faktör çocukları okul sıralarından çok iş piyasasına itiyor; başta savaşın zayıf bedenleri üzerindeki ağır etkisi geliyor. Kurtuluşa rağmen, çocuklar hala bedel ödüyorlar. Sadece evlerinin yıkımıyla değil, aynı zamanda en temel hakları olan eğitimden mahrum kalıyorlar. Deyrezor Kantonu’nda okul sıraları boş, çantalar unutulmuş eşyaya dönmüş durumda. Okul terki, artık sessizce bütün bir kuşağın geleceğini tehdit eden bir uçuruma dönüşmüş durumda.

Artık okuldan ayrılma yalnızca savaşın veya aşırı yoksulluğun sonucu değil; aynı zamanda sosyal ve eğitimsel yapıda derin bir bozulmayı da yansıtıyor. Birçok aile, ağır ekonomik sıkıntılar nedeniyle çocuklarını erken yaşta çalışmaya göndermek zorunda kaldığı için, eğitimin faydasına olan inancını da yitirmiş.

Okul yerine bir iş bulmak zorundalar

Çocuklardan Salih Hüseyin el-Vezir, ailesinin kendisine ihtiyacının oluğunu belirterek “Okulu bıraktım çünkü evin bana ihtiyacı var. Araba boyacılığı yapıyorum, kardeşimin masraflarına yardım ediyorum. Okulu seviyorum ama okul bana ekmek vermiyor... Aileme bakmak için çalışmak zorundayım” diyor. Bir başka çocuk, Ala da benzer bir hikâye anlatıyor: “Okumayı çok istedim ama imkanlarım yetmedi. Babamla birlikte pazarda eşya satıyoruz. Okula dönmeyi hayal ediyorum ama maddi durum izin vermiyor.”

Bu çocukların hikayeleri, defterlerini tezgahlara ve iş aletlerine değiştiren binlercesini yansıtıyor. Yeterli aile desteğinden yoksun oldukları için bu döngüden çıkamıyorlar.

Anneler: Çocuklarımız okusun istiyoruz ama…

Sekiz çocuk annesi Hule el-Kellab, eğitimin artık ailesi için bir seçenek olmadığını söylüyor ve konuşmasına “Sekiz yıldır mülteciyiz. Kiralar yüksek, hayat çok zor. Çocuklarım okula gitmeden büyüdü çünkü onları gönderecek imkânımız yok. Oğlum şimdi on yaşında ve artık dönmek istemiyor” sözleriyle devam ediyor.

İki çocuk annesi Meryem el-Hamad da benzer bir durumdan söz ediyor:
“Kocam hasta, aileyi geçindirmek bana kaldı. Pazarda satış yapıyoruz ama çoğu zaman kazancımız yok. İki oğlumu çalışmaya göndermek zorunda kaldım. Okumalarını isterdim ama şartlar elimizden güçlü.”

‘Çocuklar yıllarca eğitimden koptu’

Dêrazor Kantonu Eğitim ve Öğretim Kurumu Eşbaşkanı Şuruk Bataha, okul terkinin, IŞİD’in kontrolü döneminde yıllarca süren ihmal ve dışlanmanın sonucu olduğunu belirtiyor. Şuruk Bataha, “Bu dönemde, etkin eğitim kurumları olmayan bir kuşak yetişti; yıllarca eğitimden koptular” diyor. Şuruk Bataha’ya göre en büyük zorluk, uzun yıllar okula gitmemiş çocukları yeniden eğitime kazandırmak ve “Bu çocuklarda kaygı var; ayrıca sınıfta akranlarıyla aralarında büyük farklar bulunuyor” şeklinde konuşuyor. Şuruk Bataha, Özerk Yönetim’in okul terkiyle mücadele kapsamında alternatif eğitim programları başlattığını belirterek “Eğitimden kopan çocuklar için ‘eğitsel entegrasyon’ sınıfları açtık, psikolojik ve sosyal destek sunuyoruz. Ayrıca ailelere eğitimin önemini anlatan bilinçlendirme kampanyaları yürütüyoruz” diye ifade ediyor.

Ancak bu çabalar tek başına yeterli değil; yerel toplum desteği ve uluslararası kuruluşların katkısı da gerekiyor. Eğitim programlarının finansmanı ve yoksul ailelere teşvik sağlanması elzem.

Yıpranmış altyapı ve yeniden inşa planları

Savaş nedeniyle Deyrezor Kantonu’nda onlarca okul hasar gördü. Bu da sınıf ve eğitim tesislerinde ciddi eksiklikler yarattı. Özerk Yönetim okulları onarmaya ve temel ihtiyaçları karşılamaya çalışıyor, ancak kaynaklar yetersiz. Şuruk Bataha’ya göre bugün en önemli konu, eğitimi uzun vadeli bir direniş aracı olarak görmek. Şuruk Bataha, konuşmasına şu sözlerle devam ediyor: 
“Eğitim bir lüks değil, çocukları aşırılıktan ve yoksulluktan korumanın en etkili yoludur. Her çocuğu yeniden okula kazandırmak, geleceği yeniden inşa etmektir. Deyrezor’daki okul terki yalnızca istatistik değil, süregelen bir toplumsal trajedidir. Çocuklar eğitim fırsatlarını kaybediyor, zorla çalıştırılıyor, dilenciliğe veya aşırılığa sürükleniyor. Özerk Yönetim büyük çaba gösteriyor, ama bu sorumluluk ailelerin, toplumun ve uluslararası kuruluşların ortak görevidir.”

Şuruk Bataha konuşmasını şu sözlerle sonlandırıyor:

“Okula dönüş, hayata dönüş demektir. Bu, güvenli bir gelecek, sağlam bir toplum ve ikinci bir şansı hak eden çocuklar için atılan ilk adımdır.”

Özerk Yönetim ve okul terkiyle mücadele çabaları

Bugün eğitimden uzak kalan çocuklar, yarının en yoksul, en savunmasız ve hatta en radikalleşmiş bireylerine dönüşebilir. Deyrezor Kantonu’nda okul terkini çözmek, yalnızca okulları onarmak veya yeni sınıflar açmakla mümkün değil; kapsamlı bir yaklaşım gerekiyor. Bu da çocuklara psikolojik destek sağlamaktan, öğretmenlerin yeniden eğitimine ve toplum ile okul arasındaki güvenin tesisine kadar uzanan bir süreci kapsıyor.

Özerk Yönetim, savaş döneminden beri okuldan uzak kalan çocuklar için “eğitsel entegrasyon” programları yürütüyor; özel sınıflar açıyor, psikolojik ve pedagojik destek sunuyor. Ancak yoksulluk ve işsizlik oranlarının yüksekliği bu çabaların tek başına yeterli olmasını engelliyor. En büyük zorluklardan biri, eğitim yaşını geçmiş çocukların yeniden okula kazandırılması; bazıları utanma duygusu veya çalışma hayatına bağlanmış olmaları nedeniyle geri dönmek istemiyor.