‘Demokratik ulus tüm toplulukların haklarını güvence altına aldı’

Kuzey ve Doğu Suriye’de yaşayan Hristiyan bileşeninden Sîham Qeryo, “Demokratik ulus, tüm toplulukların haklarını güvence altına aldı. Yıllarca süren inkâr ve ayrımcılığın ardından Hristiyanlar yeniden özgürce varlıklarını sürdürüyor” dedi.

NUR EL-AHMED 

Rakka-Suriye’de farklı inanç ve topluluklar, özellikle cihadist Heyet Tahrir el-Şam’ın (HTŞ) kontrolündeki bölgelerde ve Türkiye ile bağlı grupların işgali altındaki alanlarda saldırıların hedefi olurken, Kuzey ve Doğu Suriye’deki Hristiyan toplumu barış içinde yaşıyor ve bölgede varlığını sürdüren özerk yönetimde aktif rol alıyor.

Suriye iç savaşının başlamasıyla birlikte birçok inanç ve topluluk, halkın devrimini elinden alan otoriter rejimlerin ve cihadist çete grupların hedefi haline geldi. İbadet yerleri bombalanırken, soykırım saldırılarının asıl amacı toplumların birliğini ve inanç çeşitliliğini parçalamak oldu. Bu saldırılardan en çok etkilenenlerden biri, Suriye kurucu unsurlarından sayılan Hristiyan toplumu oldu.

19 Temmuz Devrimi’nin ardından bölge yönetimini üstlenen Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi, farklılıkların korunması ve herkesin haklarının güvence altına alınması için demokratik ulus modelini hayata geçirdi.

‘Hristiyan toplumu tarihsel bir sıçrama yaşadı’

Demokratik Halklar Meclisi Eş başkanı ve Hristiyan bileşeninden Sîham Qeryo, demokratik ulus projesinin ortak yaşamı esas alarak bölgedeki inanç ve toplulukların tarihinde önemli bir değişim yarattığını söyledi. Sîham Qeryo, “Hristiyanların kimlikleri tanınıyor, dini mekânlarımız korunup restore ediliyor. Nitekim 2022 yılında Kuzey ve Doğu Suriye Kültür ve Tarihi Eserler Kurulu tarafından Katolik Ermeni Kilisesi onarılarak kutsal eşyaları yeniden yerine konuldu” dedi.

Tarihin köklü varlığı

Hristiyanlığın köklerine değinen Sîham Qeryo, “Hristiyanlık iki binden fazla yıllık bir geçmişe sahip. Aramiler olarak bilinen ilk topluluklardan bu yana farklı isimlerle; Arami, Keldani, Asuri, Süryani, Melkî, Yakubi ve Mehelmî olarak varlıklarını sürdürdüler” dedi.

Hristiyan toplumu, tarih boyunca Mezopotamya’da Dicle ve Fırat arasında yaşamış, el sanatları ve kültürel üretimiyle öne çıkmış köklü halklardan biri olarak tanımlanıyor. Sîham Qeryo, “Dillerini, kültürlerini ve dini kitaplarını hâlâ korumaları onların en büyük zenginliğidir” diye ekledi.

Soykırımlar ve sürgünler

Hristiyan toplumunun tarih boyunca defalarca sürgün ve katliamlarla karşı karşıya kaldığını hatırlatan Sîham Qeryo, şunları söyledi: “1933 yılında Ninova’daki Hristiyanlar, Osmanlı saldırısı sonucu büyük bir katliama uğradı ve yüzlerce kişi yaşamını yitirdi. Hayatta kalanların önemli bir kısmı ise zorla göç ettirilerek Hesekê’ye yerleşmek zorunda kaldı. 2014’te DAİŞ’in Rakka’yı ele geçirmesiyle Hristiyanlar bir kez daha hedef oldu. ‘Kâfir’ ilan edilen birçok aile göçe zorlandı; Rakka’daki üç kilise tamamen yıkıldı, dini eserler yağmalandı ve kutsal kitaplar yakıldı.”

‘Bölge gücünü çeşitliliğinden alıyor’

2017’de Rakka’nın özgürleştirilmesinin ardından Özerk Yönetim, etnik ve dini çeşitliliği güvence altına alan demokratik ulus modelini hayata geçirdi. Sîham Qeryo, “Bu model, tüm toplulukların haklarını anayasal ve yasal güvence altına aldı. Yıllarca süren inkâr ve ayrımcılığın ardından Hristiyanlar yeniden özgürce varlıklarını sürdürüyor. Bugün Kuzey ve Doğu Suriye’de Hristiyan toplumu kimliği, kültürü ve inancıyla tanınıyor; ibadetlerini özgürce yerine getirebiliyor” dedi.

‘Toprağımız, kimliğimiz, ortak geleceğimizdir’

Sîham Qeryo sözlerini şu çağrıyla sonlandırdı: “Hristiyan halkı bu toprakların en kadim topluluklarından biridir. Kiliselerimizin ve dini mirasımızın korunması için çalışıyoruz. Tüm Hristiyanlara çağrımız; kendi topraklarına dönmeleri, kiliselerini yeniden inşa etmeleridir. Bu toprak hepimizin ortak evidir, kültürümüzü ve kimliğimizi birlikte korumak görevimizdir.”