Av. Raziye Öztürk: Abdullah Öcalan’ın serbest bırakılması için hukuki koşullar uygun

Abdullah Öcalan’ın serbest bırakılması için hukuki ve siyasi koşulların oluştuğunu belirten Asrın Hukuk Bürosu avukatlarından Raziye Öztürk, yasal düzenlemeler yapılarak umut hakkının uygulanması gerektiğini söyledi.

AXÎN BAHAR

İstanbul- Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın bir komplo sonucu Türkiye’ye getirilmesi hem Türkiye hem de Ortadoğu’da önemli toplumsal ve siyasal gelişmeler ortaya çıkardı. Abdullah Öcalan’ın İmralı tecridinde on yılları bulan zaman diliminde halkların birlikte demokratik ve özgür yaşamlarını temel alan felsefesinin yayılması engellenemezken, Kürt halkı ve halkların ortak geleceğine yapılan müdahaleler ise direnişle karşılık buldu. Abdullah Öcalan İmralı’da ortaya koyduğu direniş ve irade bugün yeni bir sürece kapı araladı.

Hukuki zemin ve fiziki özgürlük

Abdullah Öcalan’ın “Barış ve Demokratik Toplum” çağrısının ardından PKK Yürütme Komitesi açıklamasında Abdullah Öcalan’ın çağrısına katıldıklarını ve gereklerini yerine getireceklerini belirterek, ateşkes ilan etti. PKK, kongrenin toplanabilmesi için güvenlikli ortamın oluşturulması ve Abdullah Öcalan’ın bizzat kongreyi yürütmesi gerektiğini vurguladı. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğü yıllardır Kürt halkı ve dostlarının gündeminde. Barışa dair sözlerin birbiri ardına geldiği şu günlerde sürecin hukuki olarak güvence altına alınması ilk adım olarak istenirken bir diğer önemli başlık ise Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğünün sağlanması.

Adım atılmadı

Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğünün sağlanmasının önündeki engeller Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) kararı ile kalktı. AİHM, 2014 yılında Abdullah Öcalan'ın "umut hakkı"na dair "ihlal" kararı verdi. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi (AB BK) de, 17-19 Eylül arasında yaptığı toplantıda, AİHM’in ihlal kararını görüşerek, Türkiye’ye gerekli önlemlerin geciktirilmeden alınmasını aksi halde Eylül 2025'teki toplantıda ara karar hazırlanacağı uyarısında bulundu. Ancak “ihlal” kararı ve uyarılara rağmen hala herhangi bir adım atılmış değil.

‘Umut hakkı’ ne anlama geliyor?

Türkiye’de ‘umut hakkı’ MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin 22 Ekim'de partisinin Meclis Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada da dile getirildi. O günden bu yana da ‘umut hakkı’ farklı kesimler tarafından da tartışılmaya ve konuşulmaya başlandı. Umut hakkı, ömür boyu hapis cezasına çarptırılan ve koşullu salıverme imkanından yararlanamayan mahkumların durumuyla ilgili bir düzenlemeyi ifade ediyor. Kararın esasını AİHM'in 2013 yılında İngiltere'de Vinter ve diğerleri olarak anılan davayla ilgili değerlendirmesi oluşturuyor. Mahkeme, ömür boyu hapis cezalarının belirli bir süre sonra gözden geçirilme veya tahliye şansı olmadan uygulanmasının, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) 3’üncü maddesinin ihlali anlamına geldiğine hükmetti. 3’üncü madde de hiç kimsenin işkenceye, insanlık dışı veya aşağılayıcı muameleye tabi tutulamayacağı belirtiliyor.

Yasal düzenleme gerekiyor

Türkiye’de idam cezası 2002 yılında kaldırıldı. İdam cezasının yerine ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası getirildi. Yasa kapsamında "idam cezaları müebbet ağır hapis cezasına dönüştürülen terör suçluları hakkında şartla salıverilmeye ilişkin hükümleri uygulanmaz. Bunlar hakkında müebbet ağır hapis cezası ölünceye kadar devam eder" şeklinde düzenleme yapıldı. Sonra yapılan yasal değişikliklerle ağırlaştırılmış müebbet hükümlülerinin cezaevinde belirli süreleri 'iyi halli olarak' geçirdiği takdirde koşullu salıvermeden yararlanması mümkün hale getirildi. Ancak "Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar" dahil belirli suçları işleyenler bu haktan muaf tutuldu.

Tekliflerin yasalaşması gerekiyor

DEM Parti, daha önce ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının infazında, 25'inci yılda koşullu salıverilme şartlarının değerlendirilmesi için Meclis Başkanlığı’na kanun teklifi verdi. Bu değişikliğin kabul edilmesi ve yasalaşması halinde Abdullah Öcalan'ın koşullu salıverilmesinin mümkün olabileceği ifade ediliyor. Böylesi bir düzenlemenin yapılması aynı zamanda cezaevlerinde bulunan yüzlerce siyasi tutukluyu da ilgilendiriyor. DEM Parti’nin teklifine göre Türkiye’de idam cezasından çevrilerek ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının infazını yerine getiren bin 453 kişi var. Birleşmiş Milletler İşkenceyi Önleme Komitesi'nin 2024'teki talebi üzerine Adalet Bakanlığı'nın sağladığı verilere göre; ise Türkiye'de 4000'den fazla ağırlaştırılmış müebbet hükümlüsü bulunuyor.

‘Abdullah Öcalan’ın aleyhine yasalar çıkarıldı’

Asrın Hukuk Bürosu avukatlarından Raziye Öztürk, Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğünün sağlanması için hukuki ve siyasal zeminin uygun olduğunu belirterek, “umut hakkı”nın uygulanması gerektiğini belirtti. Abdullah Öcalan’ın yargılanmasının 2 ay içerisinde gerçekleştiğini ve Abdullah Öcalan’ın idamına karar verildiğini hatırlatan Raziye Öztürk, daha sonra idam cezasının yasal düzenlemelerden kaldırıldığını söyledi. Abdullah Öcalan’ın müebbet hapis cezasına çarptırıldığını kaydeden Raziye Öztürk, “O dönem itibariyle müebbet hapis cezası belli bir süreyi öngörüyordu. Ömür boyu cezaevinde kalacağı anlamına gelmiyordu. Bu Sayın Öcalan açısından lehe bir yasal düzenlemeydi, ancak zamanla aleyhe yasalar çıkarılmaya başlanıldı” dedi.

‘Abdullah Öcalan’ın cezası dönüştürüldü’

2005 itibariyle ise “Öcalan yasaları” denilen yasalar çıkarılmaya başlanıldığına dikkat çeken Raziye Öztürk, “Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası müessesesi getirildi. Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası müessesesi bir kimsenin ömür boyu cezaevinde kalması anlamına geliyordu. Hiçbir şekilde koşullu salıvermeden, herhangi bir ceza indiriminden yararlanamaması anlamına geliyordu. Sayın Öcalan’ın cezası da bu şekilde dönüştürüldü ve ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası olarak yeni bir rejim inşa edildi. Yani ‘yasal’ bir düzenleme yapılmıştı. Ancak bu yasallığın hukuki ve kanuni bir tarafı yoktu” diye belirtti.

‘Sizin bu hakkı tanımanız gerekiyor’ dendi’

Raziye Öztürk, Abdullah Öcalan’ın avukatlarının bu yasal düzenlemeler ile verilen karara karşı AİHM’e başvuru yaptığını ve Abdullah Öcalan ile ilgili yapılan bu başvuruda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 3’üncü maddesinin ihlal edildiğine karar verildiğini hatırlattı. Raziye Öztürk, “AİHS’nin 3’üncü maddesi işkence yasağı anlamına gelen bir maddedir ve AİHM dedi ki; ‘bir kimsenin koşullu salıverme hakkı olmadan, bir ömür boyu cezaevinde tutulması işkence yasağına aykırıdır. Dolayısıyla siz bir kimseye ceza verdiğiniz andan itibaren onu bu belirsizliğe itemezsiniz ve bu kişinin bir umut hakkı vardır. Sizin bu hakkı tanımanız gerekiyor.’ Bunu genelde ülkelerin tasarrufuna bırakıyor. AİHM ‘en fazla 25 yıl sonra, bu kişinin durumu yeniden gözden geçirilmeli’ diyor. Çünkü ilk ceza verdiği koşullar ile 20 yıl sonra koşullar değişebilir” dedi.

‘Yasal düzenleme yapılmalı’

AİHM’nin Türkiye’ye bu konuda infaz yasasında düzenleme yapması gerektiğini belirtiğini söyleyen Raziye Öztürk, “AİHM, En fazla 25 yıl sonra kurulacak olan bir mekanizma ile kişinin tutukluluk durumu, tahliye durumu gözden geçirilmesi gerekiyor ve siz bu kişiye bir umut hakkı tanımak zorundasınız diyor. Yani ‘bir kişi cezaevine girdiği andan itibaren ne kadar sonra durumunun değerlendirileceğini bilmesi gerekiyor’ dedi. ‘Umut hakkı’ Sayın Öcalan’a verilen cezaya karşı yapılan başvuru sonrasında AİHM kararında geçen bir ibaredir” ifadelerini kullandı.

‘Koşullar gerçekleşmiş’

Türkiye şartlarında umut hakkının nasıl hayata geçirileceğine dair de değerlendirmelerde bulunan Raziye Öztürk, AİHM’nin umut hakkı ile ilgili bir karar verdikten sonra Türkiye’nin de bu karar uyması gerektiğini ifade etti. Raziye Öztürk, şöyle devam etti: “Anayasa’nın 90’ıncı maddesine göre, uluslararası sözleşmelerde belirtilen hususlar kanundan üstündür. Dolayısıyla bu karara göre; Türkiye’nin bir mekanizma kurması gerekiyor ve koşullu salıverme imkanı getiren bir düzenleme yapması gerekiyor. Bu ne anlama geliyor? Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının şu anki var olan yasal düzenlemeden çıkarılarak, kişilere koşullu salıverme tarihini öngörecek bir düzenleme anlamına geliyor. AİHM kararına göre de siyaseten de Sayın Öcalan’ın fiziki özgürlüğü şart. Buna dair koşullar gerçekleşmiş durumdadır. Bunun sağlanması gerekiyor. Bu haliyle Türkiye’deki yasalar şu an uygun değil, başta infaz yasası olmak üzere, Ceza Muhakemesi Kanunu’nda değişikliklerin yapılması lazım, Terörle Mücadele Yasası’nda maddeler değiştirilmeli. Bu değişiklikle başta Öcalan olmak üzere, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alan tüm siyasi mahpusların umut hakkından faydalandırılması gerekiyor. Umut hakkıyla Abdullah Öcalan’ın serbest bırakılması mümkündür.”