Amed’den 1 Mayıs mesajı: Emekle yükselen direniş ateşi özgürlüğe yürüyor

1 Mayıs İşçi Bayramı’nda İstasyon Meydanı’nda toplanan binlerce işçi ve emekçi, emek sömürüsüne karşı direniş mesajı verdi.

Amed- 1 Mayıs İşçi Bayramı, Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) ile Amed Tabip Odası öncülüğünde, “Emeğin özgürlüğü ve demokratik toplum için 1 Mayıs’ta alanlardayız” şiarıyla, Amed’de İstasyon Meydanı’nda kutlandı.

1 Mayıs kapsamında düzenlenen mitinge işçi ve emekçilerin yanı sıra Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan ve KESK Eş Genel Başkanı Ahmet Karagöz de katıldı. İşçiler, “Emeğin sömürüsüne geçit yok. Mücadeleye devam. Yaşasın 1 Mayıs", "Atılan biziz, direnen biziz, kazanan da biz olacağız", "Emeğin özgürlüğü ve demokratik toplum için susmuyoruz", "Örgütlü mücadelemizle demokratik toplumu inşa edeceğiz", "İktidara kul, sermayeye köle olmayacağız" ve "Emekle yükselen direniş ateşi özgürlüğe yürüyor" pankartları taşıdı.

Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG), Mezopotamya Kadın Gazeteciler Derneği (MKG) ve DİSK Basın-İş, "Özgür basın, demokratik toplum" pankartıyla kortejdeki yerini aldı. Kitle sık sık “Bijî yek Gulan” sloganı attı.

Kitle, daha sonra İstasyon Meydanı'na doğru yürüyüşe geçti. Yürüyüş boyunca “Bijî yek Gûlan”, “Bijî berxwedana ketkeran”, “Jin, jiyan, azadî”, “Be serok jiyan nabe, “Bijî serok Apo” ve “Bu daha başlangıç, mücadeleye devam” sloganları yükseldi. Kitle yürüyüş sırasında hep bir ağızdan “Çarxa Şoreşe” marşını da seslendirdi. 

Miting, özgürlük ve demokrasi mücadelesinde yaşamını yitirenler anısına yapılan saygı duruşuyla başladı. 

‘En temel haklarımız yok sayılıyor’

DİSK-Genel İş Sendikası Amed Şube Eşbaşkanı Sabahat Sever, "Sadece emeğimiz değil, en temel haklarımız yok sayılıyor. Seçme-seçilme hakkımız hiçe sayılıyor; gazeteciler, öğrenciler, kadınlar, sendikacılar hedef haline getiriliyor. Toplumun her kesimi susturulmaya çalışıyor. Demokrasi işçinin emeğidir, hukuk adalet ise suyu. Bu düzen bozuk düzendir. Bu düzende kimse kazanamaz. Emeğimizin özgürlüğü için örgütlenmekten başka yolumuz yok. Savaşa ve yoksulluğa karşı barış ve adalet için, kadınların, gençlerin, emeklilerin ve işsizlerin hakları için, anadilde eğitim ve sağlık hakkı için, emeğin özgürlüğü ve demokratik toplum için alanlardayız. Hak verilmez, mücadeleyle alınır. Birleşe birleşe kazanacağız" dedi. 

TTB Merkez Yürütme Kurulu üyesi Mehmet Şerif Demir, KESK Eş Genel Başkanı Ahmet Karagöz de, mitingde kısa konuşmalar yaptı. Ahmet Karagöz, konuşmasında Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta yaptığı “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı” sonrası başlayan sürece değindi ve “Kaynaklarımızın SİHA’lara değil, parasız ulaşılabilir, nitelikli anadilde kamusal hizmete aktarılması için buradayız” dedi. 

Daha sonra Sanatçı Kasım Taşdoğan sahne aldı. Kasım Taşdoğan’ın şarkılarının ardından DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan konuştu.

Katledilen sağlık emekçilerini andı

Sokağa çıkma yasaklarında katledilen sağlık emekçileri Aziz Yural, Eyüp Ergen ve Şehmus Dursun’u anan Tuncer Bakırhan, “Onlar Kürt halkının barış mücadelesiyle dayanıştıkları için yaşamlarını yitirdiler. Onlar sadece ekmek değil adalet için, Kürde hukuk için de mücadele ettikleri için bugün aramızda değiller. Azizler gibi emek ve barış mücadelesini birlikte onurluca veren ve bugün aramızda olmayan, yaşamını yitiren bütün emekçi yoldaşlarımızı saygı ve minnetle anıyor, onların barış, emek mücadelesini zafere ulaştırma sözü veriyoruz” dedi. 

Yaşanan ekonomik krize dikkat çeken Tuncer Bakırhan, konuşmasına şöyle devam etti: “Bunun en büyük faturasını emekçiler, emekliler, çalışanlar ödüyor. Enflasyonun, ekonomik krizin bedelini ödemekle yetmiyorsunuz bir de kaynakların savaş politikalarına aktarılmasından kaynaklı her gün yeni vergilerle cebinizden, sofranızdan, ekmeğimizden ve zeytinimizden çalıyorlar. Dolayısıyla emek ve barış mücadelesi birdir, ayrılmaz. Barış emek olmadan olmaz. Emek olmadan, emekçi olmadan da barış olmaz. Sayın Öcalan’ın 27 Şubat’taki ‘Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’ da aslında barışla birlikte emekçilerin hakkını ve hukukunu savunan, ekonomide adaleti savunan, taşeronlaştırmaya karşı, iş cinayetlerine karşı barışı ifade ediyor. Kadın emeğinin daha görünür olmasını ifade ediyor. Eğer 27 Şubat’taki ‘Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’na emekçilerle, ezilenlerle, emeklilerle, çalışanlarla, Kürtlerle, Alevilerle birlikte sahip çıkabilirsek bizi güzel günler bekliyor olacak. Dolayısıyla bu çağrıyı sahiplenmek en çok siz emekçi kardeşlerimizin görevidir. 

Bu vahşi düzen en çok sizi sömürüyor. Bu sermaye dostu düzen cebinizden, alın terinizle aldığınızı, bir avuç sermayedara peşkeş çekiyor. Bu düzen karşısında beraber olmalıyız, birlikte olmalıyız, örgütlü olmalıyız, güçlü olmalıyız. Bu ülkeyi emekçilerin hakkıyla, Kürt’ün kimlik talebiyle, Alevilerin eşit yurttaşlık haklarıyla buluşturmamız gerekiyor. İmralı adasında Sayın Öcalan’la birlikte 4 saat kaldık. Sizlere şunu aktarmak istiyorum; O masada sadece Kürt sorunu konuşulmadı. En çok da işçiler, emekçiler, kadınlar, gençler konuşuldu. Sayın Öcalan’ın ‘Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’nda emekçinin alın terinin hakkı vardır. Sayın Öcalan aynen şunu söyledi; ‘Kapitalizm, umudumuzu çalıyor.’ Dolayısıyla umudumuzu, çözümü ve barışı da büyütmek boynumuzun borcudur. Çağrıyı toplumsallaştırarak, barışı fabrika fabrika, ev ev, sokak sokak emekçilerin gündemi ve ortak talebi haline getirebilirsek güzel günlere ulaşacağız.  

DEM Parti, adaleti barındıran ekonomi mücadelesi veriyor

DEM Parti bu rantçı, çıkarcı ekonomi yerine, üretimci, adaleti barındıran bir ekonomi mücadelesi veriyor. DEM Parti sadece barış mücadelesi yürütmüyor. Sizin bizimle dayanıştığınız gibi biz de gece gündüz demeden her direnen işçinin, emekçinin, greve gidene yoldaşlarımızın yanında olduk. Emekçilerin olduğu, mücadele ettiği bir yerde hakkımıza, hukukumuza ve demokratik haklarımıza kavuşmak da o kadar yakındır. Kurtuluşumuz birbirine bağlıdır. Emek sorununun olmadığı, emekçilerin haklarının aldığı bir Türkiye’de Kürt sorunu da çözülür. Kurtuluş bir arada ise birlikte mücadele etmekten başka bir şansımız yok. Örgütlü Kürt halkıyla, örgütlü Türkiye emekçi sınıfı birlikte mücadele etmek zorundadır. Demokratik barışçıl, emeğin hakkını aldığı Kürt sorununun demokratik yollarla çözüldüğü bir Türkiye sözümüz vardı. Onu gerçekleştireceğimize inanıyoruz.” 

Miting, sanatçı Helîm Omerî'nin seslendirdiği ezgiler eşliğinde çekilen halaylarla son buldu.