Afganistan’da kadınlar sessizce ölüme sürükleniyor

Taliban’ın yönetime getirilmesinin ardından şüpheli kadın ölüm oranlarında ciddi bir artış yaşanıyor. Parvan vilayetinde çalışan sağlıkçı Naziye Vefa, her gün 3 ile 5 kadının “intihara teşebbüs” iddiasıyla hastaneye getirildiğini belirtti.

BAHARİN LEHİB

Parvan- Afganistan’da erkek egemen toplum yapısı ve Taliban rejiminin baskıları, kadınların yaşam hakkını her geçen gün daha fazla tehdit ediyor. Kadınların eğitimden, iş hayatından ve temel haklardan mahrum bırakılması, onları bir bilinmezlik içine sürüklüyor. Sosyal yaşamdan koparılarak eve kapatılan kadın, erkek şiddetine maruz bırakılıyor. Son yıllarda ülkede kadınlar arasında şüpheli ölüm oranlarında ciddi bir artış yaşanırken, bu trajik tablo ülkenin pek çok vilayetinde sessiz bir krize dönüşmüş durumda.

Kadınlar şiddetten kaçamıyor, aileler suskun

Afganistan’da köklü ataerkil yapılarla beslenen toplumsal normlar, kadınları sistematik olarak şiddetin ve ayrımcılığın hedefi haline getiriyor. Kadınlar, çoğu zaman aile içi şiddet, zorla evlilik, ekonomik baskı ve toplum baskısıyla karşı karşıya kalıyor. Bazı aileler, şiddet gören kadınlara destek olmak yerine sessiz kalıyor ya da baskıya ortak oluyor.

Herat ve Parvan vilayetlerinden gelen haberler, durumun ne denli iç karartıcı olduğunu ortaya koyuyor. Taliban’ın 2021 yılında iktidara gelişiyle birlikte, kadınların kamu alanından tamamen dışlanması ve temel özgürlüklerinin askıya alınması, şüpheli kadın ölümlerinde artışa neden oldu.

Rakamlar korkutucu

2023 yılında Zan Times ve The Guardian tarafından Herat vilayetinde yapılan ortak araştırma, şüpheli kadın ölümlerinin ciddi şekilde arttığını gösteriyor. Sadece bir yıl içinde 123 kadının şüpheli şekilde yaşamını yitirdiğine dair kayda geçerken, 15 kadın hayatını kaybetti.

Herat’taki psikolojik sağlık yetkililerine göre; Taliban rejiminin yeniden kontrolü ele geçirdiği 2021–2022 yıllarında kadınların yüzde 90’ı intihara sürüklendi. Kadınlar arasında ölüm oranı ise erkeklere kıyasla çok daha yüksek.

8 Subh gazetesi ise 2024 yılı ortalarında yayımladığı haber dosyasında, son üç yılda 27 vilayette toplam 130 kadının intihar teşebbüsünde bulunduğunu yazdı. Ancak sansür nedeniyle gerçek sayının bunun çok üzerinde olduğu tahmin ediliyor.

‘Her gün en az üç kadın intihara teşebbüs iddiası ile geliyor’

Parvan vilayetindeki bir hastanede görev yapan sağlık çalışanı Naziye Vefa, her gün 3 ila 5 kadının intihar girişimi iddiasıyla hastaneye getirildiğini belirtiyor. Taliban’ın ise bu durumu çözmek yerine sağlık personeline baskı uyguladığını aktarıyor.

Naziye Vefa’nın anlattığı iki trajik vaka, Afgan kadınlarının yaşadığı acının somut birer örneği: “Zeyneb Navab (22), sürekli tacize uğradığı kaynanası ve şiddet gördüğü eşi nedeniyle zehir içerek intihar etti. Yedi gün süren tedaviye rağmen yaşamını yitirdi. Vücudunda ağır darp izleri vardı. Medine Ali (17), lise öğrencisi olan Medine, Taliban'ın getirdiği eğitim yasağı nedeniyle okuldan uzak kaldı. Ailesinin baskısıyla karşı karşıya kalan genç kız, intihar girişiminde bulunduğu iddia edildi ve üç gün sonra hayatını kaybetti.

Kadın katliamları artıyor, medya susturuluyor

Zan Haber Ajansı'nın 2024 yılında yayımladığı rapor, kadın cinayetlerinde de ciddi bir artış yaşandığını gösteriyor. Ancak Taliban’ın medya üzerindeki ağır sansürü nedeniyle bu tür bilgiler uluslararası kamuoyuna ulaşmakta zorlanıyor. Suçluların çoğu zaman ceza almadığı, vakaların üstünün örtüldüğü belirtiliyor.

Bu bir toplumsal kriz değil insanlık felaketidir

Afganistan’da kadınlara yönelik şiddet, yalnızca toplumsal değil, derin bir insani felaket boyutunda. Bu felaketi besleyen sistem, sadece Taliban’dan ibaret değil; ataerkil yapılar, aile baskısı ve sessizlik de bu düzenin parçaları.

Uluslararası insan hakları kuruluşları, Birleşmiş Milletler ve kadın hakları örgütleri bu sessiz soykırıma karşı daha etkin adımlar atmalı. Afganistanlı kadınların sesi olmak, onların yaşama hakkını savunmak bugün her zamankinden daha büyük bir sorumluluk olarak önümüzde duruyor.