Amed’de kayıp yakınları Ali Tekdağ için adalet istedi
Amed’de kayıp yakınları bir kez daha adalet çağrısında bulunurken eylemde kayyımlara dikkat çekildi ve “Kayyımları geri çekin” denildi.
Amed- İnsan Hakları Derneği (İHD) Amed Şubesi ve kayıp yakınları eylemlerinin 822’nci haftasında “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” şiarıyla bir kez daha buluştu.
Koşuyolu Parkı’ndaki Yaşam Hakkı Anıtı bir araya gelen kayıp yakınlarına siyasi parti temsilcileri ve insan hakları savunucuları destek verdi. Eylemde Amed’in Sûr ilçesinde bulunan Şêx Seîd (Dağkapı) Meydanı’nda 13 Kasım 1994’te gözaltına alınan ve kaybettirilen Ali Tekdağ’ın hikâyesi okundu.
‘Kayyımları geri çekin’
Eylem de ilk olarak konuşan İHD Amed Şube Başkanı Ercan Yılmaz, “Kürt meselesinin çözülmemesinin birçok bedeli oldu bunlardan biri de kaybedilen ve faili meçhul kurban giden insanlar. Geçen günlerde yine kayyım haberi ile uyandık. Bu hukuksuz uygulamalara karşı kolluk güçleri yurttaşların hakları olan protesto haklarını kullanmalarına çok sert müdahale ettiler. İradeyi yok sayarak, yurttaşlık bağını güçlendiremezsiniz. Biz buradan kayıp yakınları olarak kayyıma karşı olduğumuzu bildiriyoruz. Kayyımları geri çekin” dedi.
‘Devlete hakkımı helal etmiyorum’
Ardından söz alan Ali Tekdağ’ın kardeşi İffet Mutaş da “Kardeşim evden çıktı, bir daha gelmedi. İşkenceye maruz kaldı. İşkencelerden sonra eve geldiğinde tanıyamıyorduk. Daha önce 19 defa tutuklandı. Devlete hakkımı helal etmiyorum. Biz cenazelerimizi istiyoruz. Annem, babam kardeşimin hasreti ile gittiler. Biz bunları unutmayacağız. O benim hem kardeşimdir, hem de arkadaşımdı. Ölene kadar elimiz yakasında olacak. Size ne yaptılar Ali de diğer kayıplar da şehittir” şeklinde konuştu.
Yıllardır bir tek haber alınamadı
Ali Tekdağ’ın hikayesini İHD Yönetim Kurulu üyesi Berfin Elçi okudu. Ali Tekdağ’ın kaybettirilme hikâyesi eşi Hatice Tekdağ’ın anlatımıyla şöyle:
“13 Kasım 1994 günü evden beraber çıktık ve Şêx Seîd Şekerbank’a kadar dolmuşla gittik. Sonra Ali, ‘5 dakikalık bir işim var döneceğim sen bekle’ dedi. Yaklaşık 15 dakika sonra geldi. Fakat yanımda durmayarak geçti. ‘Ali’ diye seslendim. Bana eliyle ‘git’ diye işaret etti. Sivil silahlı 3-4 kişi arkasından gidiyordu. Eşim köşeyi dönmek üzereyken koşmaya başladı. Arkasından silahlı kişiler ateş etmeye başladı. Eşim kendisini yere attı. Aynı kişiler eşimin ceketini çıkarıp kafasına sardılar. Orada bulunan bir binanın içine soktular. 10 dakika sonra beyaz bir minibüs geldi. Minibüse bindirip, çevik kuvvet yönünde hareket ettiler. Bu olaylar olurken, bankanın önünde askerler ve bir trafik polisi vardı. Ateş edilmesine karşın bu şahıslar hiç karışmadı.
Ertesi gün DGM savcılığına dilekçe ile başvurdum, ‘Bu olay yenidir sonra gel’ dediler. Ben bir hafta beklemeden, 3 gün sonra tekrar gittim. Ondan sonra her gün gittim. Yaklaşık 2 ay sonra, kapıdaki polis her gün gelmeme kızarak, bir gün beni savcılığa çıkardı. Savcı ‘Bana şahit göster’ dedi. Ben de ‘Şahit benim’ dedim. Kızımı ve beni, odadan dışarı çıkardı. Bir yere telefon etti ve tekrar bizi odaya çağırdı. ‘Telefon ettim bizde değilmiş’ dedi. Aynı sıralarda Diyarbakır Cezaevinde tutuklu bulunan Seyfettin Demir, Özgür Gündem Gazetesine ‘Ben, Ali Tekdağ ile birlikte gözaltındaydım. Ali ‘beni öldürecekler aileme söyleyin diye bağırıyordu’ şeklinde bir açıklama yapmış. Bunun üzerine tekrar savcıya gittik. Savcı ‘burada Seyfettin Demir’in dosyası var, ama Ali Tekdağ diye birine ait dosya yok’ dedi. Bu girişimden sonra ev adresimi aldılar ve ‘Bir daha buraya gelme’ dediler. O zamandan bu yana eşim ile ilgili her hangi bir bilgi alamadım.”
Ali Tekdağ için adalet istendi
Berfin Elçi, Ali Tekdağ’ın akıbetinin ortaya çıkması için ailesinin yaptığı tüm başvuruların sonuçsuz bırakıldığını belirterek AİHM’in Ali Tekdağ dosyasında Türkiye’yi mahkûm ettiğini hatırlattı ve “Bir kez daha burada gerçeklerin ortaya çıkarılması ve sorumluların tespit edilip yargı önüne çıkarılarak cezalandırılmasını istiyoruz. Ali Tekdağ için adalet istiyoruz” dedi.
Açıklama oturma eyleminin ardından sona erdi.