Şilan Ahmed: Hareket silahı bırakıp diyaloğa yöneliyor
On yıllardır süren çatışmaların ardından Özgürlük Hareketi, silahlı mücadeleden siyasi diyaloğa geçiş adımları atıyor. Bu stratejik dönüşüm, Kürt halkının haklarını barışçıl yollarla savunma kararlılığını ve bölgede yeni bir barış umudunu gündeme taşıyor.
					HELEN AHMED
Süleymaniye- Türkiye’deki barış süreci, Ortadoğu’nun en karmaşık ve uzun soluklu meselelerinden biri olarak öne çıkıyor. On yıllardır süren çatışmalar, sadece silahlı bir mücadele değil; Kürt halkının kimliği, siyasi ve kültürel hakları üzerinde derin bir tartışmayı da yansıtıyor. Son dönemde Özgürlük Hareketi’nin silahlı mücadeleden siyasi diyaloğa yönelmesi ve barış yoluna girmeye yönelik adımlar atması hem Türkiye içinde hem de uluslararası arenada barış umutlarını yeniden canlandırıyor. Bu gelişmeler, Kürt hareketinin stratejik bir dönüşüm geçirerek toplumsal ve siyasi haklarını barışçıl yollarla savunma kararlılığını gözler önüne seriyor.
Türkiye devleti ile Kürtler arasındaki ilişkiyi yeniden tanımlamayı amaçlayan süreçte yeni siyasi dönüşüm işaretleri ortaya çıkmaya başladı. Bu çabalar, Türkiye’deki iç reformlar ve yetkililerin daha açık bir dil benimsemesiyle desteklenirken, barış meselesinin ilerlemesine katkı sağlıyor. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın girişimleri, bu süreçte tarihi bir dönüm noktası olarak öne çıkıyor. Abdullah Öcalan’ın barış ve demokrasi çağrısı, uluslararası ilgi çekiyor ve Kürt halkının barış yanlısı olduğunu kanıtlıyor. Uluslararası alanda bu girişimlerin tanınması, Kürtlerin taleplerinin meşruiyetini attırdı ve Kürtlerin adil ve barışçıl bir çözüm arayışında olduklarını pekiştirdi.
‘PKK Kongresi bir dönüm noktası oldu’
Uluslararası İlişkiler ve Diplomasi alanında uzman Şilan Ahmed, PKK Kongresinin hareketin seyrinde önemli bir dönüm noktası oluşturduğunu belirtti. Şilan Ahmed, “Kongrede, Abdullah Öcalan’dan iletilen mesajlarla silahlı mücadeleden demokratik siyasi mücadeleye geçiş çağrısı yapılmış ve bu mesajlar hareket içinde geniş yankı uyandırmıştır. 11 Temmuz’da yapılan açıklama ile siyasi mücadeleye hazır olunduğu belirtilmiş ve bu adım, silahın bırakılmasına sembolik bir geçiş olarak değerlendirilmiştir. Bu dönüşüm sadece bir yöntem değişikliği değil, siyasi ve sosyal boyutları olan derin bir adım olarak görülmektedir. Hareket, siyasi ve kültürel hak taleplerini barışçıl ve demokratik yollarla sürdürme kararlılığını ortaya koymuştur” diye ifade etti.
‘Çekilme stratejik bir dönüşüm’
Şilan Ahmed, Özgürlük Hareketi’nin 26 Ekim’de Kuzey Kürdistan ve Türkiye’den çekilmesinin, siyasi güven inşası sürecinde ikinci adım olarak görülebileceğini belirtti. Bu kararın Türkiye’ye, hedefin artık silahlı çatışma değil, ciddi bir siyasi diyaloğa katılım olduğunu gösterdiğini ifade etti. Şilan Ahmed, çekilmenin sadece taktiksel bir saha hareketi değil, stratejik bir dönüşüm olduğunu da vurguladı. Şilan Ahmed’e göre Türkiye, bu çekilmeyi geçici bir taktik adım olarak değerlendirmiş ve derin bir güven inşası sağlanamadığı için barış süreci hala kırılgan durumda.
‘Kadınlar Hareketin tarihinde önemli rol oynadı’
Şilan Ahmed, kadınların barış sürecinde görevlendirilmesinin yeni bir anlayış getirdiğini belirtti. Kadınların, barış inşasında merkezi bir rol oynadıklarını ifade eden Şilan Ahmed, bunun, sadece siyasi müzakerelerle sınırlı olmayan sosyal bir değişim anlamına geldiğini anlattı. Türkiye’nin bu aşamada, barış sürecini ilerletmek için doğrudan siyasi sorumluluk üstlenmesi gerektiğini vurgulayan Şilan Ahmed, Kürtlerin temel kültürel haklarının tanınmasının ve siyasi tutuklu dosyalarının yeniden ele alınmasının hayati önem taşıdığını söyledi.
Şilan Ahmed, gerçek barışın, tarafların karşılıklı güven inşa etmesiyle sağlanabileceğini ve yalnızca şekli anlaşmalarla mümkün olmadığını vurguladı. Şilan Ahmed, “Türkiye, Kürt meselesini sadece bir güvenlik sorunu değil, insan hakları sorunu olarak ele alırsa, bu yaklaşım Türkiye’de barışın güçlenmesine ve bölgenin istikrarına katkı sağlayacaktır” dedi.