Şanaz İbrahim katledilen iki gazeteci için mesaj yayınladı
YNK Politbüro Üyesi Şanaz İbrahim Ahmet, katledilen gazetecilere dönük bir mesaj yayınlayarak, “Gerçeklerin dünyaya açıklanması için bir an önce uluslararası mahkemelerde bağımsız bir soruşturma başlatılması gerekiyor” dedi.
Haber Merkezi- Haber takibi yaptıkları sırada Türk devletine ait Silahlı İnsansız Hava Aracı (SİHA) tarafından arabaları bombalanan gazeteciler Cihan Bilgin ve Nazım Daştan’ın katledilmesine tepkiler gelmeye devam ediyor. YNK Politbüro Üyesi Şanaz İbrahim Ahmet, katledilen gazetecilere dönük bir mesaj yayımladı.
Şanaz İbrahim Ahmet mesajında şu ifadelere yer verdi:
“Rojava’ya yönelik işgal girişimleri ne yazık ki sadece sivillerin katledilmesiyle sınırlı kalmıyor, aynı zamanda Rojava’da yaşananları yurt dışına ulaştırmaya çalışan özgür sesler de bastırılmaya çalışılıyor. Silahlar, hakikati kamuoyuna aktarmaya çalışan gazetecilere doğruluyor. Bizi en çok endişelendiren şey ise uluslararası toplumun bu saldırılara karşı gösterdiği sessizliktir. Gazetecilerin katledilmesi, insan haklarına ve basın özgürlüğüne yönelik acımasız bir terör eylemidir. Kobanêli, Rojavalı ve Suriyeli çocukların ellerindeki kalemler ve kameralar, silah ve mühimmattan daha güçlü olduğu için işgalciler ömür boyu bu korku içinde yaşayacaklardır.
On yıldan fazla süren Suriye halklarının mücadelesi sonucu ülkenin istikrarı ve siyasi yönetim sisteminin değişmesi için bir umut ışığı doğdu. Umut ışığının ortaya çıkmasından sonra, Türkiye tıpkı Kürdistan Bölgesi ve Irak’a yönelik işgal saldırıları gibi, Suriye ve Rojava’ya yönelik de işgal saldırısı başlattı. Bu saldırı, ülkenin güvenliğini baltalamakta, yeni bir Suriye’nin inşası, barışın sağlanması ve ülkedeki tüm halkların haklarının alınması sürecini sekteye uğratmaktadır.
Türkiye’nin kara sicili
Türkiye’nin işgal ve gazetecileri, kadınları, çocukları ve sivilleri katletme konusunda kara bir sicili olduğundan, gazetecilerin Türkiye tarafından öldürülmesi yeni bir şey değildir. Vahşi bir terör örgütü olan DAİŞ’in yenilgiye uğratılmasına karşı direnişin sembolü olan Kobanê başta olmak üzere, Suriye ve Rojava topraklarına yönelik her gün hukuka aykırı saldırılar gerçekleştirilmektedir.
Gazetecilere ve sivillere karşı işlenen bu suçu kınamakla birlikte, uluslararası toplumun da bu haksızlıklar ve suçlar karşısında sessiz kalmamasını, Suriye ve Rojava halkının evlatlarının kanının akmasına izin vermemesini talep ediyorum. Bu vahşete ve faşist zihniyete son verilmesi ve gerçeklerin dünyaya açıklanması için bir an önce uluslararası mahkemelerde bağımsız bir soruşturma başlatılması gerekiyor.
Bu temelde, iki gazetecinin ailelerine, direnişin simgesi Kobanê kentine ve yorulmak bilmeyen Rojava Kürtlerine başsağlığı diliyorum.”