ÖHD Meclis Komisyonu’na kapsamlı rapor sundu

Meclis Komisyonu'na katılan ÖHD eşbaşkanları Ekin Yeter ve Serhat Çakmak dernek adına komisyona 55 sayfalık kapsamlı bir rapor sundu.

Haber Merkezi- Kürt sorununun çözümü noktasında Meclis'te kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun 13’üncü toplantısında hukuk örgütleri dinleniyor.  

Komisyon toplantısına katılan Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) eşbaşkanları Ekin Yeter ve Serhat Çakmak, yaptıkları sunumun yanı sıra çözüme ilişkin görüş, öneri ve düzenlemelerin bulunduğu 55 sayfalık raporu komisyona sundu. 10 ana bölümden oluşan raporda, anadil, infaz yasaları, yargılamalar, kadın hakları, ekolojik yıkım, cenazelere yönelik saldırılar, cezaevlerindeki keyfi uygulamalar gibi birçok başlık yer aldı. Sorunlar ve çözüm önerileri raporda yer aldı.

ÖHD’nin raporunda, politik davaların istisnai mahkemelerde yürütüldüğü ve yargının iktidarın etkisi altında kaldığı belirtildi. HSK ve AYM yapısının siyasetle bağı nedeniyle adil yargılamanın imkânsız olduğu ifade edildi. ÖHD, HSK’nın yeniden düzenlenmesini, TMK’nın kaldırılmasını ve cezasızlığa karşı etkili mekanizmaların kurulmasını önerdi.

Anadil hakkına ilişkin

Rapor, Kürtçenin eğitim, sağlık, kamu hizmeti ve yargıda kullanımına ciddi engeller getirildiğini ortaya koydu. Anayasa’nın 42. maddesi anadilde eğitimi yasaklarken, seçmeli ders uygulaması da işlevsiz bırakıldı. ÖHD, anayasal değişiklik yapılmasını, uluslararası sözleşmelere konulan çekincelerin kaldırılmasını ve kamu kurumlarında Kürtçe hizmet verilmesini talep etti.

“90’lı yıllardan günümüze savaş politikaları ekosistemi tahrip etti: köyler yakıldı, ormanlar ateşe verildi, faili meçhul cinayetlerde su kuyuları kirletildi” denilen raporda, baraj ve HES projelerinin hem doğayı hem kültürel mirası yok ettiği kaydedildi. ÖHD, barış sürecinde ekolojinin merkezi bir başlık olması gerektiğini vurguladı.

Toplantı ve gösteri hakkı

Raporda, barışçıl eylemlerin “örgüt propagandası” gerekçesiyle cezalandırıldığı, Anayasa Mahkemesi ve AİHM kararlarına rağmen bu uygulamanın sürdüğü belirtildi. ÖHD, TMK ve TCK’daki ilgili maddelerin kaldırılmasını istedi.

Katledilenlerin cenazelerine dönük  

Katledilenlerin cenazelerine yönelik saldırıların ve defin hakkının engellenmesinin insanlık onurunu zedelediği ifade edildi. ÖHD, cenaze ve defin hakkının yasal güvenceye alınmasını talep etti.

İnfaz sisteminde yasal düzenleme yapılması

Ağırlaştırılmış müebbet cezalarının tutsakları yaşam boyu umutsuz bıraktığına dikkat çekilen raporda, bunun insan haklarına ve Avrupa standartlarına aykırı olduğu belirtildi. ÖHD, koşullu tahliye hakkının tanınmasını ve umut hakkının güvence altına alınmasını istedi.

“Tutuklu ve hükümlüler sağlık hakkına erişemiyor, aile ve avukat görüşlerinde keyfi sınırlamalar yaşıyor. İletişim hakkı da kısıtlanıyor” denilen raporda, infaz sisteminde yasal düzenleme yapılması ve işkence ile ihmal politikalarına son verilmesi çağrısı yapıldı.

Kadına yönelik şiddet

Raporda, kadın cinayetlerinde “haksız tahrik indirimi” uygulamalarıyla faillerin korunduğu, yargının erkek egemen cezasızlığı yaygınlaştırdığı belirtildi. ÖHD, kadına yönelik şiddet davalarında caydırıcı yaptırımlar uygulanmasını ve toplumsal cinsiyet eşitliğine uygun yargılamalar yapılmasını talep etti.

Seçilmiş belediyelere kayyımların atanması

Seçilmiş belediyelere kayyım atanmasının yerel demokrasiyi ortadan kaldırdığı ifade edilen raporda; Kürtçe tabelaların sökülmesi, kreşlerin kapatılması ve kültürel faaliyetlerin yasaklanması demokratik irade gaspı olarak nitelendirildi. ÖHD, halkın iradesine saygı gösterilmesi çağrısı yaptı.

Uluslararası sözleşmeler

“Türkiye, taraf olduğu sözleşmelere çekinceler koyarak anadil ve azınlık haklarını uygulamıyor. BM ve Avrupa Konseyi belgeleri bu nedenle işlevsizleşiyor” denilen raporda, çekincelerin kaldırılması ve uluslararası standartların hayata geçirilmesi gerektiği belirtildi.

ÖHD’nin raporu, barış ve demokratik toplum için yargı bağımsızlığı, anadil özgürlüğü, ekolojik yaşamın korunması, kadın hakları, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi ve uluslararası hukuk standartlarının kabulünü temel koşullar olarak sundu.