İran ve Rojhilat’ta gençlere karşı yürütülen sessiz savaş

İran hükümetinin toplumsal ve siyasal hareketleri zayıflatmayı hedef alan politikaları sonucunda gençler arasında, özellikle de genç kadınlar arasında uyuşturucu madde kullanımının arttığını belirten kadınlar, önlenmesine yönelik kimi tavsiyelerde bulundu

HAVİN BİGİ

Urmiye- Son yıllarda özellikle uygulanan özel savaş politikalarıyla toplumda ve genç kadınlar arasında madde bağımlılığı önemli ölçüde artıyor. İran hükümetine bağlı kurumların politikaları ve hedeflenen programlarıyla ilişkili gibi görünen bu endişe verici durum, Rojhilat Kürdistan ve İran'da toplum ve kadınların geleceği üzerinde yıkıcı etkiler yaratıyor. Saha raporlarına ve uzmanların açıklamalarına göre, uyuşturucu maddeler İslam Cumhuriyeti'nin güvenlik güçlerine bağlı ağlar tarafından gençler arasında dağıtılıyor. Bu ağlar, uyuşturucuları sistematik olarak çocukların bile risk altında olacağı şekilde kullanıma sunmaktadır. Bu yaklaşım, genç neslin şimdiki ve gelecekteki sosyal ve politik sorunlardan uzaklaşmasına yönelik planlı bir politikayı göstermektedir.

Uyuşturucunun özel savaş aracı olarak kullanılması

Sivil aktivistler ve sosyologlar, Rojhilat Kürdistan ve İran'da uyuşturucunun yaygın dağıtımının, hükümetin sosyal ve politik hareketlerle mücadele stratejisinin bir parçası olabileceğine inanıyor. Bu politikaların temel hedeflerinden biri gençlerin sosyal ve politik potansiyelini zayıflatmak ve onların "Jin, Jiyan, Azadî" ayaklanması gibi devrimci hareketlere katılmalarını engellemektir. Özellikle "Jin, Jiyan, Azadî” devrimci ayaklanmasında önemli rol oynayan liselerdeki kız öğrenciler hedef alındı. Bu ayaklanmaların en yoğun olduğu dönemde okullarda ortaya çıkan zehirlenme vakaları, öğrenciler arasında panik yaratma ve devrimci hareketi bastırmaya yönelik açık bir girişimdi.

Gençler arasında uyuşturucu kullanımının yaygınlaşması, akademik başarısızlık, suçun artması, ailelerin parçalanması, toplumsal katılımın azalması gibi talihsiz sonuçları da beraberinde getiriyor. Bu durum özellikle sosyal ve kültürel gelecekte önemli bir rol oynayan ergenlik çağındaki genç kadınlar arasında daha derin etkiler yaratabilmektedir. Bu bağlamda, sivil aktivistler, genç kadınlar ve bir psikologla konuştuk ve bu krizin nedenleri ve sonuçlarına ilişkin görüşlerini aldık.

‘Uyuşturucu ticareti Devrim Muhafızları’nın denetiminde genişledi’

Sivil aktivist Maryam Sh. genç kadınlar arasında artan madde bağımlılığına ilişkin, "1990'lı yıllardan itibaren Rojhilat’taki uyuşturucu ticareti, Devrim Muhafızları’nın denetiminde genişledi. Ayrıca Ahmedinejad'ın yardımcısı Muhammed Rıza Rahimi, Rojhilat gençleri arasında uyuşturucu dağıtma politikasıyla faaliyetlerine başladı. İlk başta tüm toplumu bağımlı hale getirebileceklerini düşündüler ve bu yüzden bir süre geri durdular ve herhangi bir önlem almadılar. Ancak istenilen sonucu alamayınca tutuklamalara ve infazlara gittiler. Başından beri madde bağımlılığıyla tüm toplumu yok etme hedefiyle hareket ettiler. Liselerde, mahallelerde ve diğer yerlerde uyuşturucu satanlar kolaylıkla bulunabiliyordu. Bu kişilerin genellikle güvenlik kurumlarında aracıları bulunuyor ve sorun yaşanması durumunda davaları bu aracıların yardımıyla yargı merkezlerine ulaşmıyor” diye belirtti.

Güvenlik nedeniyle ismini açıklamayan Urmiye'den liseli bir öğrenci, "Lisede sentetik uyuşturucuları dağıtanları herkes tanıyor. Geçen yıl kızlardan biri, sınıf arkadaşlarından birinden sentetik madde aldıktan sonra hayatını kaybetti. Ölen kızın ebeveynleri de bu olayın peşini bırakmadı ancak şu ana kadar herhangi bir sonuca ulaşamadılar. Bu tür sentetik hapların kullanımı yaygın. Öğrencilere uyuşturucular ilk birkaç kez ücretsiz veriliyor, ancak bağımlı hale geldikten sonra ellerindeki tüm parayı uyuşturucuya veriyorlar. Hatta bunun için hırsızlık ve benzeri yollara başvuruyor. Parklarda takma adlarla uyuşturucu reklamı yapan kişiler her zaman vardır. Müşterileri tanımlamak için özel işaretler kullanmak gibi yöntemler kullanıyorlar" ifadelerinde bulundu.

‘Gençler psikolojik olarak en savunmasız duruma düşebiliyor’

Güvenlik nedeniyle ismini açıklamayan psikolog bir kadın da konuyla ilgili şu değerlendirmeyi yaptı:

"Her türlü uyuşturucunun kullanılmasının insanların ruhu üzerinde olumsuz etkileri vardır. Bu tür uyuşturucular bazı hastalıkları tetikler. Bu maddelerin tüketimi sonucu ortaya çıkan halüsinojenik durumlar, kişiyi normal şartlarda aklının almayacağı hareketler yapmaya yöneltebilir. Genç kadınların ekonomik açıdan aileye bağımlı olmaları nedeniyle çoğu zaman bu maddeleri tüketmenin masraflarını karşılayamıyorlar ve baskıya maruz kalabiliyorlar, hatta cinsel istismara uğruyorlar. Bu gençlerin yaşamları ciddi şekilde etkileniyor. Akademik performansta ciddi bir düşüş ve eğitime devam etmede yaşanan sorunlar bunun başlıca sonuçlarıdır. Uzun vadede kişisel ve sosyal yaşamları da istihdam alanı da dahil olmak üzere ciddi zorluklarla karşı karşıyadır. Psikolojik olarak bu gençler, duygusal ve ruhsal bağımlılıklar nedeniyle en savunmasız duruma düşebiliyorlar.

İlk adım kamuoyunun bilinçlendirilmesidir. Toplumun uyuşturucu kullanımının tehlikeleri konusundaki farkındalığını artırmak için okullarda ve ailelerde eğitici çalıştaylar ve bilgilendirme programları düzenlenmelidir. Sivil kurumların güçlendirilmesi de çok gerekli. Bağımlılığın önlenmesi alanında çalışan kar amacı gütmeyen kuruluşlar ve sosyal aktivistler desteklenmelidir. Hükümetin bu konudaki rolünün ortaya çıkarılması için bağımsız soruşturmaların yapılması ve güvenlik güçlerinin ve ilgili kurumların uyuşturucu dağıtımındaki rolüne ilişkin net raporların yayınlanması büyük önem taşıyor. Ayrıca mağdurlara yönelik desteğe öncelik verilmelidir. Bağımlılar için rehabilitasyon merkezlerinin kurulması hayati bir rol oynayabilir. Bölgenin sosyal ve kültürel değerlerini canlandırabilmemiz ve bu felaketin yayılmasını önleyebilmemiz için bu krizin sivil toplum, sosyal aktivistler ve insan hakları örgütlerinin ortak çabalarını gerektiriyor.”