“Çocuklar yetişkin mahkemelerinde yargılanıyor!”
Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği’nden (CİSST) Hapiste Çocuk Tematik Alan Temsilcisi Cansu Şekerci, “Çocuk Koruma Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 2005 yılından beri tüm illerde çocuk mahkemelerinin kurulması ve düzenlemesi hâlâ tamamlanmadı. Bazı durumlarda ise yetişkinlerle birlikte ortak bir fiilden dolayı yargılanan çocuklar o yargı çevresinde çocuk mahkemesi bulunsa bile yetişkin hapishanesinde yargılanabiliyor ki bu sık karşılaşılan bir durum.” diyor.
EKİM ZEYNEP YAĞMUR
Ankara- Çocuk hakları örgütleri ile iş birliği yaparak, uygulanabilir bütüncül bir çocuk koruma politikası oluşturulması gerektiğini belirten Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği’nden (CİSST) Hapiste Çocuk Tematik Alan Temsilcisi Cansu Şekerci ile çocuk cezaevlerindeki hak ihlallerini, çocuklar bakımından uzun süren yargılamaları ve pandemi sürecinin getirdiği kısıtlamaları konuştuk.
• Türkiye’de neredeyse her sene bir çocuk hapishanesi kötü muamele, cinsel istismar, taciz iddiasıyla gündeme geliyor ancak çocuk hapishanelerindeki uygulamalar bir bütün olarak toplum nezdinde görünür değil. Cezaevlerindeki hak ihlalleri neden görünür olamıyor?
Genel olarak hapishanelerin görünür olmamasının sebebi, uygulamadaki yeri itibariyle toplumun görmezden gelmeyi en kolay kabullenebileceği alanlardan biri olması. Bu yaklaşım cezalandırıcı adalet sisteminin bir yansıması. Bunun karşısında yaygınlaşması ve geliştirilmesi beklenen onarıcı adalet sisteminde ise suçun, mağdurun, failin ve nihayetinde toplumun onarılması, iyileştirilmesi hedeflendiği için infaz sistemine yaklaşımın da daha yapılandırılmış hak ve özgürlükleri koruyan bir nitelikte olması beklenmekte.
Özel olarak mahpus çocukların bu sistemde daha görünmez olması ise infaz sisteminin yetişkinlere özgü planlanması ve çocukların risk ve ihtiyaçlarını gözeten yeterli düzenleme ve bakış açısının oluşturulmamasından, mahpus çocukların hak arama yöntemlerini öğrenmesi ve kullanması konusunda çalışmalar yapılmamasından, infaz sisteminin bireyselleştirilmemesinden, idari ve adli süreçlerin şeffaflık ilkesi ile yürütülmemesinden, hak ihlalleri karşısında ortaya çıkan cezasızlık tablosundan ve hapishanelerde hak temelli bağımsız izleme çalışmalarının yapılmamasından kaynaklanıyor.
• Türkiye’nin imzalamış olduğu Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme (ÇHS) ve Çocuk Koruma Kanunu’nda çocukların özgürlüğünden yoksun bırakılmasının başvurulacak en son çare olarak düşünülmesi gerektiği ve uygun olabilecek en kısa süre ile sınırlandırılması gerektiği ifade edilmiştir. Ancak bu ilke mahkemeler tarafından büyük oranda göz ardı ediliyor. Mahkemeler, çocukları özgürlüğünden yoksun bırakma kararından önce uygulanması gereken tedbirlere büyük oranda başvurmadığı için çocuğa özgü yargılamanın temel ilkesini ihlal ediyor. Çocuk hakları hareketi ve fikri bu ihlallerin önüne geçebilir mi?
Adalet Bakanlığı’nın Kasım 2018’de paylaştığı verilere göre hapishane nüfusunun yaklaşık yüzde 30’u tutukluyken çocuklar öznelinde tutukluluk oranı yüzde 57’yi gösteriyor. Bu da yargı organlarınca tutukluluğun son çare olarak uygulanmadığını bizlere anlatıyor. Çocuk Koruma Kanunu ve ilgili diğer mevzuat, suç işlediği iddiasıyla yargının önüne çıkan çocuğun korunması ve desteklenmesini sağlayacak bazı düzenlemelere aslında sahip. Buna karşılık yargı organlarının bu motivasyona sahip olmaması ciddi bir sorun. Öte yandan sadece tutukluluk süreci için değil, haklarında hapis cezasına hükmedilen çocuklar için de hapsetmenin alternatifleri mümkün kılınmalı. Uygulamada ne görüyoruz peki? Özellikle malvarlığına karşı işlenen suçlar gibi suçlarda çocukların çok kısa sürede çok fazla dosyasının olduğunu, bu dosyalar birikirken önleyici, koruyucu ve destekleyici bir adalet sistemiyle karşılaşmadıklarını, sistem böyle işlerken 16-17 yaşındaki bir çocuğun 80 farklı dosyadan 100 yılı aşkın süreli hapis cezası aldığını görüyoruz. Süreli hapis cezalarında koşullu salıverilme süresinin en fazla 28 yıl olduğunu bilsek bile 17 yaşında içeri girmiş bir çocuğun 28 yıl sonra tahliye edilmesinin onarıcı ya da destekleyici bir karşılığı bulunmamakta, özellikle böyle bir infaz sistemi içinde.
Uygulamanın düzeltilmesindeki ana sorumluluk ve yetki, yasama, yürütme ve yargı organlarındadır. Evrensel insan haklarının yasal metinlere sokulması, bu düzenlemelerin uygulamaya geçirilmesi için gerekli alt yapı, eğitim ve iyileştirme çalışmalarının yürütülmesi ve yargılamalarda insan haklarının, çocuk yargılamalarında öznel olarak çocuk haklarının, temel alınması aynı zamanda bir sorumluluktur da. Çocuk hakları hareketi ise araştırma, izleme, savunuculuk, raporlama faaliyetleriyle ve uzmanlık alanlarıyla bu sistemin geliştirilmesinde önemli bir kaynak haline gelmekte. Anılan organların sivil toplumu ve çocuğun katılım hakkını gözeterek çalışmalar yürütmesi, bu hak ihlallerinin önüne geçilmesi için önemli bir çözüm yoludur.
• Devlet bu sözleşmeleri imzalayarak çocuklara ilişkin hak yükümlülüklerini kabul ettiyse, neden hâlâ çocuklar yoksullukla, ayrımcılıkla ve eşitsizlikle karşı karşıya kalıyor?
Hak ihlallerinin önlenmesi için bir sözleşmenin imzalanmış olması tek başına yetmez. Bunu uygulamak üzere sistemin dönüştürülmesi ve geliştirilmesi, uygulayıcının hak temelli yaklaşımının sağlanması gerekir. Sözleşmelerden doğan yükümlülüklere rağmen hak ihlallerinin önüne geçilmesi için gerekli bir denetim mekanizması olmadığı ve hak temelli bir uygulama benimsenmediği müddetçe ihlallerin önüne geçilemeyecektir.
“Çocuk mahkemelerinin kurulması ve düzenlemesi hâlâ tamamlanmadı”
• Çocuklar bakımından uzun süren yargılamalar, Çocuk Koruma Kanunu'nda belirtilen temel ilkelerden biri olan süratli yargılamanın sağlanamadığını gösteriyor. Pandemi sürecinin getirdiği kısıtlamalar, davaların görülme süresini daha çok uzattı. Soruşturma ve kovuşturma aşamalarında çocuk dosyaları öncelikli olarak ele alınabilir mi?
Çocukların işlediği iddia edilen suçların yargılaması, kural olarak çocuk savcılıkları, çocuk mahkemeleri ve çocuk ağır ceza mahkemeleri tarafından yürütülür. Adli sürecin ayrıca bir mahkeme tarafından yürütülmesi süreci hızlandırabilecek bir durum. Fakat kural buyken Çocuk Koruma Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 2005 senesinden beri tüm illerde çocuk mahkemelerinin kurulması düzenlemesi hala tamamlanmadı. Bazı durumlarda ise yetişkinlerle birlikte ortak bir fiilden dolayı yargılanan çocuklar o yargı çevresinde çocuk mahkemesi bulunsa bile yetişkin hapishanesinde yargılanabiliyor ki bu sık karşılaşılan bir durum.
Yetişkin mahkemelerindeki yargılamalar çocuk mahkemelerindeki yargılamalardan da daha uzun sürüyor. Sanık sayısı, mahkemenin yükü vb. sebeplerle. Yargılamaların uzun sürmesindeki bir diğer sebep, dosyaların Yargıtay’da uzun süreler beklemesi. İlk derece mahkemesi makul denilebilecek bir sürede dosyayı sonuçlandırsa da Yargıtay’da çocuk yargılamaları için ihtisas dairesi olmadığı için dosyaların uzun seneler devam etmesi tutukluluklarının bir o kadar süre daha uzaması anlamına geliyor. Bu esnada yaşı dolan çocuklar artık gençler olarak yetişkin infaz sistemine dahil oluyorlar ve bu onların aleyhine de bir sonuç doğuruyor, özellikle açık ceza infaz kurumlarına ayrılma sürelerinde. Hatta infaz düzenlemelerinde koşullu salıverilme-denetimli serbestlik süreçlerinden etkilenebilmeleri için hükümlü olmaları gerektiğinden dosyalarının istinaf ya da temyiz edilmesindense bir an evvel kesinleşmesini tercih ettiklerini öğreniyoruz kurduğumuz iletişimde. Yargılamalar dolayısıyla karşımıza çıkan uzun tutukluluk süreleri, çocukların adil yargılanma haklarından tabiri uygunsa vazgeçtikleri bir sonuç doğuruyor.
“Çocuklar, tecrit koşullarına maruz kaldı”
• Cezaevindeki çocuklar korona sürecinden nasıl etkileniyor? Covid-19 sürecinde hapishanelerde temizlik, hijyen ile ilgili ekstra ne tür önlemler alındı?
Aslında sivil toplumun çağrısı çocukların salgının başında tahliye edilerek tahliye edildikten sonra da güvenli bir yaşam alanına sahip olmalarıydı. Tahliyeler virüs kaynaklı olmadı ama infaz düzenlemesindeki değişiklikle çocuk yaşta hapsedilen kişilerin çocukken hapishanede kaldığı sürelerin hesaplanmasında misli yöntemi kullanıldı. Bir de Covid-19 izniyle tıpkı açık hapishanelerdeki mahpuslar gibi eğitim evlerindeki çocuk mahpuslar da izne ayrıldı. Bunun dışında çocuk hapishanelerine özgü bir sağlık tedbiri uygulanmadı. Hapishanelerin dezenfeksiyonu gibi idarelerin aldığı önlemlerin her hapishanede standardize olmadığını gözlemlediğimizden çocuk hapishanelerinde bunun ne kadar düzenli uygulandığına ilişkin periyodik bir bilgimiz yok. Tüm dünya için bir bilinmezlikle gelen bu süreçte mahpus çocukların anlaşılır ve açıklayıcı bilgilere ulaşması da tabi mümkün olmadı. Aile ziyaretleri kaldırıldığı, etkinlikler iptal edildiği için aslında tecrit koşullarına maruz kaldılar. Bunun dışında kendi sağlıklarından ziyade ailelerinin sağlıklarından endişe ettiklerini fark ettik.
• Pandemi sürecinde işsizliğin ve yoksulluğun artmasıyla cezaevlerindeki çocukların ailelerinden maddi destek görmeleri güçleşti. Ailelerinden ekonomik destek alamayan çocuklar infaz kurumlarında temiz içme suyu, ek gıda ve ek hijyen malzemelerine erişebiliyor mu?
Mahpus çocukların ekonomik zorluklar içinde bulunduğu, gözden kaçırılmaması gereken bir gerçek. Bu salgın öncesinde de böyleydi. Dediğiniz gibi bu dönemde belki daha fazla çocuğa sirayet etti. Normalde hapishanelerde her şey paralıdır. İçme suyu da izlediğiniz televizyon için kullanılan enerji de günlük öğününüz de. Ekonomik durumu olmayan çocukların temizlik malzemelerine ve temel gıdalara ücretsiz erişimiyle ilgili bir düzenleme yok. Fakat bize gelen mektuplarda bazı hapishane idarelerinin durumu olmayan mahpuslar için temizlik malzemelerini dönem dönem ücretsiz temin ettikleri bilgisine ulaştık. Bunun standardı olmaması ve inisiyatifte kalıyor olması ciddi bir sıkıntı tabi. Ayrıca sadece korona virüsle sınırlı olarak değil, tüm zamanlarda hapishanelerde salgın riski var. CİSST’in de dahil olduğu bir kampanyayla hapishanedeki tüm mahpusların temizlik malzemelerin ücretsiz erişimini talep ediyor ve bunun mevzuata geçmesini hedefliyoruz. Böylelikle sağlık hakkına erişimleri konusunda somut ve süreğen bir adım atılmasını hedefliyoruz.
“Hapishanedeki çocuklar için eğitime erişmek hep zordu”
• Pandemi nedeniyle hapishanelere ziyaretçi sınırlaması hakkında ne düşünüyorsunuz? Çocukların aileleri ile görüşmemeleri hak ihlali değil mi?
Pandemi ile birlikte mahpus çocukların tutulma şartları bize birtakım gerçekleri gösterdi. Örneğin genel olarak çocuklar uzaktan eğitime geçti ve uzaktan eğitimin teknik yeterlilikleri, faydası, ulaşılabilirliği tartışılmaya başlandı. Aslında hapishanedeki çocuklar için eğitime erişmek hep böyle zordu ki onlara sunulan bir internet de yok. Sokağa çıkma kısıtlamaları getirildi ve insanlara bu izole olma hali bir süre sonra zorlayıcı geldi. Aslında hapishanelerdeki çocukların pek çoğu bu izolasyonu çok daha ağır şartlarda ve uzun sürelerde yaşıyorlar.
Bu pandemi öncesi-sonrası karşılaştırmasını hapishanedeki çocukların dış dünyayla iletişimine uyarlarsak şunları söyleyebilirim: Türkiye’de 8 ilde çocuk hapishanesi var. Bunun anlamı hapishanelerdeki çocukların büyük bir çoğunluğunun ailelerinden uzakta tutuluyor olmasıdır. Salgından önce de özellikle ekonomik sebeplerle ve sağlık sebepleriyle abartısız senelerce ziyaretçisi olmayan çocuklar olduğunu biliyoruz. Salgın döneminde Adalet Bakanlığı bir önlem olarak ziyaretleri kaldırırken -şu an kısmi olarak yapılabiliyor- her mahpusa haftada 10 dakika fazladan telefon görüşmesi hakkı verdi. Yani mahpuslar, artık haftada 20 dakika telefon görüşmesi yapabiliyor oldular telefon kartı satın alabildikleri müddetçe. Halbuki özellikle çocuk mahpuslar için ziyaretçi gelip gelmemesi, salgından bağımsız bir problemdi. Salgın bize gösterdi ki telefonla görüşerek aileleriyle iletişimleri güçlendirilebiliyorken çocuklar için bu durum, bu zamana kadar gözetilmemişti. Özce aileleriyle görüşememeleri, çocuklar için bir hak ihlali evet, ama bu sadece salgının doğurduğu bir problem değil, çocukların tutulma koşullarından kaynaklı bir problem.
“Tüm çocuklu mahpusların infazı ertelenmeli”
• Anneleriyle birlikte cezaevinde kalmak zorunda olan çocukların beslenme, eğitim, sağlık gibi ihtiyaçları nasıl karşılanıyor? Bu durumdaki çocuklar için salgın riski nasıl azaltılabilir?
Hapishanelerdeki 0-6 yaş grubu çocukların izleme, hem kadın hem de çocuk tematik alanlarımızda yürütülüyor. Hem annelerle kurulan iletişimle hem de çocukların haklarına erişimi üzerinden yapılan araştırmalarla ortak bir izleme yapmayı tercih ediyoruz. 0-6 yaş arası anneleriyle birlikte kalan çocukların beslenmesi bakımından diğer mahpuslardan farklı bir iaşe bedeli düzenlenmiştir. Çocuklu ve hamile kadınların iaşe bedeli pandemi başında mahpusların bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi amacıyla 13.03.2020 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere 12 TL’den 18.00 TL'ye çıkarılmıştı. Günlük 18 TL karşılığı besinin 0-6 yaş arası çocuğun ve annenin ihtiyacını karşılayamadığı düşünülmektedir. Bazı hapishanelerden zaman zaman çocuk için özel mama verilmediğine dair de başvurular almaktayız. Eğitim ihtiyaçları bakımından ise özellikle erkek hapishanelerinde kalan kadınların yanlarındaki çocukların kreş ya da okul öncesi eğitim gibi imkânlardan, kurumda bu tesislerin bulunmaması sebebiyle faydalanamadığını görüyoruz.
Diğer taraftan pandemi ile ön plana çıkan bir başka sorun ise 0-6 yaş arası çocukların dışarıyla bağlantısının tamamen kesilmesidir. Daha önce dışarıdaki ebeveynin yanına giden çocuklar ihtiyaç duyduğunda tekrar mahpusun yanına gelebiliyordu. Pandemi ile birlikte çocuğunu hapishane dışına gönderen mahpusların tekrar çocuklarını yanlarına alamadığını ve hatta aylardır çocuklarını göremeyen mahpusların bu sebeple başvurularda bulunduğunu gözlemledik.
Hapishane ortamının özellikle salgın döneminde 0-6 yaş arası çocuklar için uygun olmadığı öte yandan bu yaştaki çocuğun annesinden ayrılması da başka sıkıntılar yarattığı için kanaatimizce salgın başında tüm çocuklu mahpusların infazı ertelenmeli ve bu süreci güvenli ve sağlıklı bir şekilde evlerinde geçirmelilerdi. İnfaz yasasında hem hamile hem de çocuklu mahpuslara yönelik bazı düzenlemeler yapılmasına rağmen bu düzenlemelerin de ne yazık ki suç tipine göre farklılaştığını gördük.
• Son olarak kaç çocuk şu an ceza infaz kurumlarında tutulmaktadır? Pandemi nedeniyle yeni infaz düzenlemesi ile kaç çocuk tahliye edildi? Bu rakamlara ilişkin bilginiz var mı?
Bu soruları hem pandemi nedeniyle infaz değişikliklerinden etkilenerek tahliye olan çocukları hem de güncel çocuk istatistiklerini Adalet Bakanlığı’na yaptığımız bilgi edinme başvurularında soruyoruz fakat uzun süreden beri bunun cevabını alamıyoruz. En son Aralık ayında hem 0-6 yaş hem de 12-18 yaş için yaptığımız bilgi edinme başvurularında kurum içi işleyişle ilgili olduğuna dayanılarak bu bilgiler bizimle paylaşılmadı.