Lübnan’da çevre krizi: Doğa tükeniyor
Lübnan, doğayı korumaya yönelik etkili sistemlerin yokluğunda çevresel açıdan hızla kötüleşen bir süreç yaşıyor.

AMAL MUHAMMED
Beyrut - Lübnan, yalnızca siyasi ve ekonomik krizlerle değil, aynı zamanda derinleşen bir çevre felaketiyle de karşı karşıya. Artan hava ve su kirliliği, azalan yeşil alanlar ve kontrolsüz sanayi faaliyetleri, yalnızca doğayı değil, insanların ruhsal ve toplumsal sağlığını da tehdit ediyor. Özellikle kadınlar ve çocuklar, bu ekolojik çöküşün en kırılgan hedefleri arasında yer alıyor. Çevre ile insan psikolojisi arasındaki güçlü ilişkiye dikkat çeken uzmanlar, sürdürülebilir bir gelecek için çevre bilincinin toplumsal bir sorumluluk haline gelmesi gerektiğini vurguluyor.
Eskiden "Yeşil Lübnan" olarak anılan bu ülkede çevresel tehditler giderek artıyor; kirlilik oranları yükseliyor, yeşil alanlar azalıyor, su kaynakları kirleniyor. Çevre Derneği Başkanı Safiye Zaza, çevre kirliliğinin kadınların psikolojisini etkileyen en tehlikeli unsurlardan biri olduğunu belirterek “Çevreyi korumak için etkili sistemler benimsemek zorundayız; bu, fabrikalar, atölyeler, çiftlikler hatta hastanelerin denetlenmesiyle başlamalı” dedi. Çevre eğitiminin evde ve okulda başladığını anlatan Safiye Zaza, “Çocuklarımıza doğaya saygı duymayı öğretmeliyiz. Çünkü çevreye saygı, kendimize saygıdır. Bu da ruhsal ve fiziksel sağlığımızı korur” şeklinde konuştu.
‘Kirlilik herkesi etkiliyor’
Doğayı savunmada kendi deneyimini de paylaşan Safiye Zaza konuşmasına şu sözlerle devam etti:
“Altı ay önce Beyrut’taki Cizvit Üniversitesi’ne giderken yaşlı bir ağacın kesilmek üzere olduğunu gördüm. Hemen müdahale ettim ve orada bulunanlardan bu kesimi durdurmalarını istedim. Çünkü bu ağaç, kirlilikten mustarip bir şehirde havayı temizliyordu. Çevreyi korumak isteyen biri ağaç diker, kesmez.”
Lübnan’ın eşliden ‘Yeşil Lübnan’ olarak tanımlandığına işaret eden Safiye Zaza, ülkenin başkentinin, özellikle Beyrut Ormanı’nın ihmal edildiğine dikkat çekti ve “Jeneratörlerden ve yakılan mazottan kaynaklanan kirlilik sadece kadınları değil herkesi etkiliyor. Bu yüzden enerji yönetimi konusunda sıkı sistemler uygulanmalı, çöp yakmak yasaklanmalı ve geri dönüşüm süreçleri etkinleştirilmelidir” diye konuştu.
‘Yaşam döngüsü korunmalı’
Ayrıca suyun, gıda ve sağlık güvenliğinin temelini oluşturduğunu vurgulayan Safiye Zaza, “Lübnan, kaynak suları ve nehirleriyle zengin bir ülke. Ancak endüstriyel kirlilik bu kaynakları tehdit ediyor. Sağlıklı gıda, temiz sulamayla başlar. Eğer su kirliyse, kendimizi kanser gibi ciddi hastalıklara maruz bırakıyoruz” dedi. Safiye Zaza, çalıştıkları derneklerin birbirine bağlı üç hedefi benimsediğini anlattı: “Su güvenliği, gıda güvenliği ve sağlık güvenliği. Hepsi tek bir noktadan, yani sudan başlıyor. Lübnan'ın dağlarında biriken karlar yeraltı sularını besliyor. Bu sular ilkbahar ve sonbaharda kaynaklara yeniden hayat veriyor. Onları korumak, doğal yaşam döngüsünü korumak anlamına gelir.”