Kiğı’daki kadınlardan maden tepkisi: Ellerini doğamızdan çeksinler

Kiğı’da ÇED’in olumlu yönde rapor verdiği maden ocağına dair görüştüğümüz kadınlar, daha önce yapılan barajla doğalarına ve kendilerine getirilen zararın madenle ikiye katlanacağına dikkat çekerek, “Ellerini doğamızdan çeksinler” dedi.

MEDİNE MAMEDOĞLU

Çewlîg - Bingöl Metal Madencilik tarafından Kiğı (Gêxî) ilçesine bağlı Eskikavak, İlbey, Maltepe, Aysaklı köyleri ve bu köylere bağlı mezraları kapsayan yaklaşık 500 hektarlık bir alanda kurşun, gümüş ve çinko çıkarmak amacıyla bir maden ocağı kurulmak isteniyor. Birçok baraj ve maden sahasıyla işgal edilen Peri Vadisi’nde yapılmak istenen bu ocak için vadinin yanında bulunan bir dağa kazılar yapılmaya başlandı. Dağın içinden yapılacak çalışma ile maden arayacak Kurşun-Çinko-Gümüş Kompleks Cevher Maden Ocağı projesine ise ÇED geçtiğimiz günlerde olumlu raporu verdi. Verilen rapora ve yapılmak istenen madene tepki gösteren bölge halkı, yıllardır devam eden doğa talanına, “Devletin sillesi varsa bizim de sopalarımız var. İzin vermeyeceğiz” şeklinde tepki gösterdi.

Suları kirlenen köylüler hastalandı

ÇED’in olumlu raporu kararının ardından dağın içini oyarak maden çalışmasına başlayan şirket ilk olarak bölgenin yeraltı sularına zarar verdi. Madenin arandığı dağa yakın olan birçok köyde içme suyu kirlenirken, yurttaşlarda kirlenen su nedeniyle hastalandı. Bölgelerinde yıllardır var olan baraj nedeniyle ne hayvancılık ne de ekim yapamadıklarını ifade eden köylü kadınlar, gelecek olan madenle de köylerin tamamen susuz kalacağına işaret etti. Kadınlar inşa edilen baraj, maden gibi çalışmalarla doğalarının yıllardır talan edildiğini, devletin bunlarla asıl amacının ise bölgeyi insansızlaştırmak olduğunu ifade etti.

“Amaçları bölgeyi yok etmek”

Konuya dair görüştüğümüz yurttaşlardan Sabahat Bayakır, madenin yapılmasını istemediklerini söyledi. Madenle birlikte ne kendi ne de çocuklarının geleceklerinin kalmayacağını ifade eden Sabahat Bayakır, maden ve barajlarla devletin bölgeyi yok etmeyi amaçladığını kaydetti. Sabahat Bayakır konuşmasının devamında şunlara yer verdi: “Kaç gündür milletin hepsi hasta, yer altı sularımız kirlendi. Artık sularda ne varsa bilmiyoruz, hepimiz hastayız. Bunlar doğamıza, insanımıza ve hayvanımıza zarar veriyor. Ekin ekiyorsun ekinden bir verim alamıyorsun. Bahçe ekiyorsun bir sebze çıkmıyor. Neden; çünkü doğamızı mahvettiler.”

“Ellerini doğamızdan çeksinler”

Madenin yapılmasını istemediğini sözlerine ekleyen Sabahat Bayakır, “Gerekirse her türlü tepkiyi gösterir ama izin vermeyiz. Yürüyüş de yaparız. Yeter artık. Ellerini bizim doğamızın üzerinden çeksinler. Buralardan ellerini çeksinler, yeter bize yaptıkları. Burada sadece maden yaptılar. Yarın öbür gün benim köyüm bunlar yüzünden kalmayacak. Bizim mezarlarımız her şeyimiz burada. O yüzden buradan gitmeyiz gitmek de istemiyoruz” sözleri ile tepkilerini dile getirdi. 

“Maden barajın zararlarını ikiye katlayacak”

Kadınlardan Ayten Kartak ise barajlarla getirilen zararın madenlerle daha çok artacağını bilgisini paylaştı. Gelecek madenle yeraltı sularının kesileceğine dikkat çeken Ayten Kartak, suların kesilmesiyle yaşamın sona ereceği ve hayvanlarının öleceğini söyledi. Ayten Kartak, “Burada önce baraj yaptılar. Barajdan sonra sularımız kesildi, yağmur yağmamaya başladı. Ondan dolayı bu madene razı değiliz. Hayvanlarımız susuz, köy susuz kalıyor. Ondan dolayı istemiyoruz birçok zararı oluyor. Bu madenin bize birçok zararı olacak. Hayvanlarımız ölecek bundan sonra su da gelmez, suları da keserler. Ben kabul etmiyorum. Yanımıza gelip ‘madeni yapacağız izin verin’ dediler ama istemedik. Onlar dağa girecek dağa girdiklerinde suyu kesecekler, hem bizler hem de hayvanlar susuz kalacağız. O zaman bizler ne yapalım? Baraja da razı değildik madene de razı değiliz. Buna izin vermiyoruz ve engel olacağız” şeklinde konuştu.

“Yeter artık!”

Kadınlardan Selime Bayakır ise şunlara değindi: “Burada arıcılık yapıyoruz, tarlamız var. Onlarda ne yapıyor gelip suyumuzu zehirliyorlar. Baraj yaptılar buraya onun bir ton zararı oldu. Şimdi de suyumuzu kirletmek istiyorlar. Bizler istemiyoruz yeter artık! Kesinlikle istemiyoruz eğer böyle devam ederse hepimiz oranın kapısına gideceğiz. Su giderse bizler ne yaparız, nasıl yaşayacağız burada. Yaşayamayız.”