86 çevre örgütünden açıklama: Doğayla barışılmadan kalıcı barış sağlanmaz

Ekoloji örgütleri çatışmalı süreçte doğa tahribatıyla yüzleşmek amacıyla Meclise sunacakları raporu açıkladı. Örgüt temsilcileri çatışmalı süreçte yaşanan doğa tahribatı ile yüzleşemeden kalıcı bir barışın sağlanamayacağını vurguladı.

Haber Merkezi- Ekoloji örgütleri, Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'na sunacakları “Doğayla Barış Raporuna” ilişkin basın toplantısı düzenledi. Basın toplantısına çok sayıda sivil toplum kuruluşu temsilcisi katıldı. 86 çevre örgütünün imzacı olduğu raporun bugün komisyona sunulacağı belirtildi.  

Rapor ekolojik yıkımları kayıt altına alıyor

İklim Adaleti Koalisyonu aktivisti Ecehan Balta, süreç ile birlikte yeni bir dönemin yaşandığını belirterek “Adına barış, çözüm ya da çatışmasızlık diyelim, fakat bu sürecin doğayla da barışı içermesi gerektiğini düşünüyoruz. Doğa bir özne olarak sürece dahil edilmediği sürece kalıcı ve adil bir barış mümkün değildir. Bu nedenle 86 ekoloji örgütü olarak hazırladığımız ‘Doğayla da Barış’ inisiyatif raporunu Meclis Komisyonu’na sunduk. Rapor; köy boşaltmaları, güvenlik barajları, orman yangınları, yasak bölgeler, ekosistem tahribatı ve kadınların doğadan koparılması gibi çatışma süreçlerinde yaşanan ekolojik yıkımları kayıt altına alıyor. Sadece silahların susması değil; toprağın, ormanların, nehirlerin, kültürel yaşam biçimlerinin ve gelecek kuşakların haklarının da korunması gerektiğini vurguluyoruz” şeklinde konuştu.  

Türkiye’nin dört bir yanından ekoloji örgütleri, sendikalar ve demokratik kitle örgütleriyle hazırladıkları raporun bir yol haritası olduğunu vurgulayan Ecehan Balta, “Doğayla barışmadan toplumsal barış olmaz. Bizim çağrımız; barış sürecinin toplumsallaşması, ekolojik adaletin sağlanması ve gelecek kuşaklara yaşanabilir bir ülke bırakılmasıdır” dedi.  

‘Bir yol haritası sunduk’

Avukat Mehmet Horuş da en temel meselelerden birinin çatışmalı dönemin yol açtığı ekolojik tahribatların envanterinin çıkarılması olduğunu açıklayarak şunları dile getirdi:

“Biz bu konuda raporda bir yol haritası sunduk. Ancak yıllardır süren çatışmaların yarattığı büyük yıkım, kamu olanaklarıyla programlı bir şekilde ortaya konmalı ki toplumsal olarak kalıcı barışa ilerlenebilsin. Ekoloji hareketlerinin en büyük kaygısı ise bu sürecin sermaye ve şirketler için fırsata çevrilmesidir. Son torba yasa bunun somut örneği. Kaya gazı ve petrol aramaları, güneş santralleri ve orman kıyımlarıyla eko kırım süreçleri sürüyor. Biz de doğayla barışılmadan kalıcı barış olmayacağını söylüyor, sermayenin fırsatçılığına karşı duruyoruz. Zeytin, barışın simgesidir. Bugün Filistin’den Efrin’e, Akbelen’e kadar aynı eko kırım yöntemleri sürdürülüyor. Bu pazar Muğla’da zeytinleri savunmak ve barış için buluşacağız. Kamuoyunu da bu çağrıya katılmaya davet ediyoruz.”

Örgütlerin ortak talepleri 

Toplantıda son olarak Ecehan Balta, örgütlerin ortak taleplerini şu sözlerle açıkladı:  

“* Doğanın bir hak öznesi olarak tanınması 

* Ekolojik Hakikat Komisyonlarının kurulması 

* Tüm ekolojik zararların envanterinin çıkarılması 

* Yıkıma yol açan kurum ve şirketlerin hesap vermesi 

* Barış sonrası süreçte doğanın yeniden sermayeye açılmasının engellenmesi 

 * Ekolojik adalet sağlanmalı."