Kürt kadın hareketinin iktidarlara karşı soluksuz mücadelesi-1

AKP iktidarının kadın düşmanı politikalarına karşı, kadın mücadelesinin en etkin gücü haline gelen Kürt kadın hareketi ulusal ve kadın özgürlüğü mücadelesiyle yerel, bölgesel ve uluslararası düzeyde yeni bir yaşamın inşasına devam ediyor.

DELAL SARI

Haber Merkezi- AKP’nin 20 yılı aşan iktidarı döneminde yürüttüğü cinsiyetçi, ırkçı, militarist, ayrımcı, şiddet, savaş üreten politikalarına karşı Kürt kadın hareketi de sözüyle ve eylemleriyle soluksuz bir mücadele yürüttü.  Gerek kitlesellikleri gerekse örgütlenmelerinin gücüyle kadın mücadelesinin en etkin gücü haline gelen Kürt kadın hareketi, ulusal ve cinsel kimlik mücadelesi sürecinde ürettiği politikalarla yerel, bölgesel ve uluslararası düzeyde yeni bir yaşamın inşasına devam ediyor.

Toplumsal sorunların çözümünü Kadın Kurtuluş İdeolojisinde görerek, demokratik-ekolojik ve kadın özgürlükçü paradigma temelinde örgütlenen Kürt kadınları, kadının yaşamın her alanında öz gücünü açığa çıkarmaya çalıştı.

Kamusal alanda ‘politik özne’ oldu

Kürt kadınları, kitlesel eylemlere, mitinglere, Kürt siyasi partilerine aktif bir şekilde katılmaya başlayarak kamusal alanda “politik özneler” olarak daha fazla görünür olmaya başladı. 2001’den itibaren sadece kadınların katılımıyla 8 Mart kutlamalarını başlatan Kürt kadınları, tümüyle özerk bir kadın örgütlenmesiyle ilerledi. Erkeklerden bağımsız örgütlenmeler yaratarak kadınlarla ilgili kararları erkeğe bırakmadı.  Sokakta, evde, iş yerinde her yerde erkek egemen sisteme karşı politika üreterek ilerledi. 

Kadınların cenazelerini kadınlar sahiplendi

2000’lerden itibaren “namus” adı altında katledilen kadınların cenazelerini yine sadece kadınlarca sahiplenilmesini başlatan Kürt kadınları, ataerkil toplumsal değer yargılarına karşı da hesaplaşma sürecine girmiş oldu. Bir yandan Meclis’te temsil edilen, diğer yandan tüm kadın örgütlenmelerini bir çatı altında toplayan Kürt kadınları, tüm baskıcı ve şiddete dayalı iktidar ilişkilerini ortadan kaldırmak için örgütlenmesini genişletti.

Çok bileşenli çatı örgütlenmeleri

Her alanda süren erkek egemenliği ile mücadele etmek için özerk bir yapılanmaya ihtiyaç duyan Kürt kadın hareketi, 2000’lerden başlayarak çatı örgütlenmeleri aracılığıyla giderek kitle tabanını genişletti.  Çatı örgütlenmeleri ise, kadın aktivistlerden, seçilmiş kadınlardan ve sendika gibi karma yapılardan gelen kadınlardan oluştu.

Demokratik Özgür Kadın Hareketi (DÖKH) çatısı altında örgütlenmesini sürdüren Kürt kadınları 2015 yılında gerçekleştirdiği 1’inci Kadın Kongresi’nde DÖKH’ü feshederek yeni örgütlenme modeli olan kongre ile yoluna devam etti.  Daha sonra Kongreya Jinên Azad (KJA) /Özgür Kadınlar Kongresi ile birlikte oluşturulan konfederasyon biçimindeki özgün örgütlenmeleri OHAL kapsamında çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile kapatılsa da şu an Tevgera Jinên Azad /Özgür Kadın Hareketi (TJA) çatısı altında örgütlenmesini sürdürüyor.

Kadınlar aktif olarak siyasette

Erkeğin egemen olduğu bir diğer alan olan siyasette de kadınlar özne olmak için büyük çaba gösterdi. Kürt kadın hareketi tüm engellere rağmen siyasete katılım için direndi. 1991'de parlamentoda tek kadın milletvekilleri varken (Leyla Zana) 2007'de 8 kadın vekil Meclis'e girdi. Genel seçimlerde 2011 yılında 11 kadın, 2015 yılında 31, 2018 yılında 24 kadın Milletvekili Meclis’e girdi.

Siyasete katılımla kadınların dönüşümü hızlandı. Siyaset alanındaki kadın örgütlenmesi 1997’de kadın komisyonu, 2000’de kadın kolları, 2005 itibarıyla kadın meclisleri şeklinde devam etti. Sırasıyla partilerde yüzde 25, 35, 40 kadın kotası uygulandı ve nihayetinde eşbaşkanlık uygulamasına geçildi. Kürt kadın hareketi, eş başkanlığı yasal bir kazanıma dönüştürdü, mecliste yüzde 50 temsiliyet iddiasını kurdu, belediyelerde fiili eşitlik politikasını uyguladı. Parlamentoda kadın sayısı en yüksek olan partiler Kürt partileri oldu. Kadın adaylar, partinin kadın birimlerince belirlendi. Yüzlerce kadın belediye meclis üyesi ve belediye eşbaşkanı oldu.

Kadın temsiliyeti hedef alındı

1999 yerel seçimlerinde ilk kez Kürt siyasi kimliğini temsilen katılan Halkın Demokrasi Partisi (HADEP) 37 belediyenin yönetimini kazandı. 30 Mart 2014 tarihinde yapılan yerel seçimlerde Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) 95 belediye yönetimini, 29 Mart 2009 yerel seçimlerinde ise 99 belediye yönetimini kazandı. Kazanılan belediye yönetimi sayısı arttıkça yönetici ve siyasetçi Kürt kadın sayısı da arttı.

17 yıllık yerel yönetimlerde kadınlar, eşbaşkanlık ve kadın merkezleri gibi oluşumlarla kadınları ve onların ihtiyaçlarını önceleyen, çocuklardan bağımlılara, yaşlılardan engellilere sosyal ihtiyaçları karşılamayı hedefleyen uygulamaları ile önemli bir deneyim biriktirdi. Kadına yönelik şiddetle mücadele için Diyarbakır, Van ve Mardin büyükşehir belediyelerinde kadın sığınakları açtı, şiddet hattı kurdu. Birçok il ve ilçe belediyelerinde ise kadın danışma merkezleri açtı. Kadına yönelik çalışmalar belediyenin asli görevlerinden kabul edilerek, bütçe ona göre ayarlandı. Belediyelere bağlı kadın merkezleri, kadına karşı şiddeti önleme çalışmalarını ön planda tutarak, kentteki kadın kurumlarıyla iş birliği içinde etkin bir çalışma yürüttü.  Belediyelerdeki kadın çalışmaları için ise farklı mesleklerden yüzlerce kadın istihdam edildi.

Toplumsal cinsiyet eşitliğini gözeten, kadına yönelik şiddeti engellemek için belediyelerin çalışanlarıyla yaptıkları toplu iş sözleşmeleri önem kazandı. Bu açıdan ilk toplu sözleşme 2004 yılında Diyarbakır /Kayapınar Belediyesi ile Genel-İş sendikası arasında imzalandı. Toplu iş sözleşmesinde kız çocuklarını okutmayanların eğitim yardımından yararlanamayacağı ile işçinin aile içi şiddet uygulaması durumunda aylık ücretinin yarısının şiddete uğrayan aile üyelerine verileceği hükümlerine yer verildi. Adana'nın Seyhan İlçesine bağlı Küçükdikili Beldesinin DTP'li kadın başkanı Leyla Güven ise bunlara, ikinci eş getiren işçilerin kıdem tazminatı almadan sözleşmesinin feshedileceği hükmünü de ekledi. Kadın hareketinin deneyimi ve birikimi güncel yerel yönetim politikalarının bir parçası haline geldi. Katledilen kadınların cenazelerinin kitlesel olarak sahiplenilmesi, taciz ve tecavüz faillerinin teşhir edilmesi, kadın davalarının takip edilmesi gibi birçok çalışma yürüttü. 

Eşbaşkanlık eşit temsiliyetin somut adımı oldu

Eşbaşkanlık eşit temsiliyetin ilk somut adımı oldu. Kürt kadın hareketi, tüm demokratik örgütlenmelerde, kurumlarda ve organlarda kadınların özgün-özerk örgütlenmesini esas aldı. Eşit temsile dayalı katılımı ve eşbaşkanlık sistemini geliştirmeyi de demokratik siyasetin bir gereği olarak gördü. Bu süreçte elde edilen her kazanım sadece Kürt kadınlarının değil, Türkiyeli ve Ortadoğu’daki kadınların hayatında da önemli etkilere sahip oldu.

Mahallelere yayılan “kadın meclisleri”, "kadın dayanışma merkezleri", belediyelerde yapılan "kadın meslek edinme kursları", kadın dergileri, kültür sanat oluşumlarındaki kadın grupları, kadın sanatçılar ile "feodal" toplum bilincinde yepyeni bir uyanış yarattı.

Kadın platformlarıyla ortak mücadeleyi önemsedi

AKP iktidarının saldırılarına karşı, Kürt halkının hak mücadelesinin yanı sıra kadın mücadelesini de veren Kürt kadın hareketi, kadının ve erkeğin değişim mücadelesi için çalışmaya devam etti. Kadına yönelik şiddete karşı “Kadın Kırımına Hayır” gibi kampanyalar düzenledi. Erkek-devlet şiddetine karşı Türkiye ve Kürdistan’daki kadınların aralarında oluşturduğu bağ ise son 10 yılda daha da güçlendi. Türkiye ve uluslararası kadın platformlarıyla birlikte kadına yönelik şiddet başta olmak üzere kadın bedenine, kimliğine, iradesine ve emeğine karşı geliştirilen her türlü saldırıya karşı ortak mücadele etti. İstanbul Sözleşmesi, CEDAW ve 6284 Sayılı Yasa ve sözleşmelerin etkin biçimde uygulanması için mücadele etti.

Müzakere ve barış sürecinde ‘kurucu özne’ talebi

Dili, kültürü, kimliği gasp edilen Kürt kadınları, bunun için mücadele ettiğinde de devlet şiddetine maruz kaldı. AKP iktidarının ırkçı, şoven, savaş politikalarına karşı eşitlik, kardeşlik, adalet, özgürlük ve barış taleplerini daha güçlü dile getirdi. Silahların sustuğu ‘çözüm sürecinde’, Kürt halkının içine girdiği yeniden inşa sürecinin ‘kurucu öznesi’ olmaya karar veren Kürt kadın hareketi hem Türkiye’deki hem de Ortadoğu’daki kadın örgütleriyle temaslarını artırdı.

Kürt sorunu ve Ortadoğu’daki çatışmalardan kaynaklı sorunlarla birlikte erkek ve devlet şiddetine karşı da mücadeleyi sürdüren Kürt kadın hareketi, Türkiye kadın hareketiyle ve feministlerle ilişkilerini 2000’lerden itibaren daha güçlü etkileşimlerle şekillendirdi. Kürt sorunun çözümü için barış için ittifaklar kurdu.

Barış İçin Kadın Girişimi (BİKG), müzakere ve çözüm eksenli Kadın Özgürlük Meclisi (KÖM) bu bağlamda oluşan ve feministlerle ittifakların yapıldığı yapılardır. Barış ve çözüm için ortaklıkların kurulduğu alanlar 2015’ten sonra büyük ölçüde dağılsa da Kürt kadın hareketi bugün TJA olarak patriyarkayla mücadele eden kadın yapılarının parçası olmayı sürdürüyor.

Dünya Kadın Yürüyüşü delegasyonunda yer aldı

Kürt kadınları, sadece Kürdistan ve Türkiyeli kadınlarla değil dünya kadınlarıyla da ortak çalışmalar yaptı. Hem Türkiye’de hem de uluslararası ölçekte farklı kadın hareketleriyle geniş bir ilişki ve ittifak ağı kurdu. Dünya Kadın Yürüyüşü'nün delegasyonunda yer alan Kürt kadın hareketi, aynı zamanda Kürt Ulusal Kadın Forumu'nun önemli bir bileşeni. Ortadoğu kadın örgütleriyle de çeşitli temaslar ve dayanışma ağları içerisinde yer alarak dünya kadın hareketleriyle ortak mücadele zemininde kadın haklarının ve kadın kazanımlarının geliştirilmesi için mücadele yürütüyor.

Kadınlar mücadeleyi meclise taşıdı

Kürt kadın hareketi ile Türkiye kadın hareketinin ve toplumdaki tüm kadınların sesi olmak için Meclis'te yer alan Kürt kadın vekillerinin, Meclisteki bütün kadın milletvekilleriyle bir araya gelmek ve siyasi parti grupları dışında (partiler üstü) bir kadın meclisi grubu oluşturma çağrısına mecliste grubu bulunan partiler olumlu yanıt vermedi.

Bunun üzerine Kürt kadın vekilleri, Mecliste Parlamento Kadın Grubu'nu oluşturdu. Meclisteki grup toplantı salonuna sadece kadınların gelmesi ve divan ile konuşmacıların kadınlardan oluşması sağlandı. Mecliste ilk kez farklı kurumların kendi içlerinde belirledikleri kadınlara konuşma ve kendilerini ifade etme olanağı sağlanmış oldu. Kadınların sesi artık Meclis Kürsüsünden topluma ulaşmaya başladı.

Hem genel kurulda hem de komisyon çalışmalarında kadınların yaşadıkları sorunları ve talepleri dile getiren Kürt kadın vekilleri, kadına yönelik her türlü şiddetin ve kadın katliamlarının önlenmesi, kadın istihdamının artırılması, kadınların çalışma koşullarının iyileştirilmesi için defalarca Meclise soru, araştırma önergeleri verdi. Kadına dair cinsiyet eşitlikçi ve özgürlükçü bir bütçenin oluşmasının sağlanması için çalışmalar yürüttü. Yeni anayasanın hazırlanma sürecinde kadın, LGBTİ+’lar, tüm halkların hakları ve ekoloji konusunun anayasada yer alması için çaba gösterdi.

İstanbul Sözleşmesi'nin imzalandığı süreçte Mecliste kadın örgütleri ile çalışan kadın vekiller, sözleşmenin imzalanmasında, Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu’nun (KEFEK) kurulmasında önemli rol oynadı. 

Kadın temsiliyeti ve kazanımları hedef alındı

2009’da “KCK operasyonu” adı altında yapılan ve aralarında kadın siyasetçi ve seçilmişlerin de olduğu binlerce kişi gözaltına alınıp tutuklandı. 2016’nın son aylarında ise belediyelere kayyum atanarak, kadın mücadelesinde uzun yıllardır yer alan çok sayıda seçilmiş belediye eşbaşkanı, milletvekili, belediye meclis üyesi ve Kürt kadın siyasetçi tutuklandı. Kürt kadın hareketinin hayata geçirdiği bütün kurumların kapısına kilit vuruldu. AKP iktidarı, kayyum atamalarıyla gözaltı ve tutuklamalarla özel olarak kadınları yerel siyasetten uzak tutmaya çalıştı. Bu nedenle kayyum atamaları genel siyasal nedenlerin yanı sıra, özel olarak eşbaşkanlık, kadın temsiliyeti ve kadın kazanımlarını hedef aldı.

Şiddet Meclis’e taşındı

AKP iktidarı, sokakta, üniversitede, gözaltında, cezaevinde uyguladığı şiddet politikalarını Meclis’e taşımaktan geri durmadı. Kürt kadın vekillerini her önerilerinde "Bunlar zaten terörist" diyerek hedef alan AKP iktidarı, hemen her gün cinsiyetçi söylemleriyle Meclis’te kadınların iradesinin ve sözünün yansımadığı bir siyasi ortam oluşturmaya çalıştı. Dokunulmazlıkları kaldırmaya çalışan AKP, aynı zamanda kadın hareketinin tarihsel kazanımlarını ve özgür kadın mücadelesini tasfiye etmeyi amaçladı. Buna karşı Kürt kadınları, “Yaşamıma, kentime, kültürüme, geçmişime, geleceğime, bedenime ve cenazeme dokunursan, öz örgütlülükle ve öz savunmayla demokratik temelde direneceğim” mesajını verdi ve öyle de yaptı.

Yarın: AKP iktidarına karşı direnen Kürt kadınları-2