Yaşamını yitiren YPJ’li Arîn Bahoz’un gözünden Minbic’i özgürleştirme hamlesi

Minbic’in özgürleştirmesi hamlesinde yer alan ve 1 Ocak 2022’de yaşamını yitiren YPJ savaşçısı Arîn Bahoz, 2018’de verdiği bir röportajında, “Büyük bedeller verdik ama yine de Minbic’i özgürleştirdik” diyerek, hamle nin zaferle sonuçlanmasını anlatıyor.

EZDA BARAN

Hesekê –DAİŞ çetelerinin işgal ettiği yerlerden biri de Minbic kentiydi. Burada yaşayan kadınlara çarşaf giydirildi ve her türlü baskı uygulandı. Minbic’in Özgürleştirilme Hamlesi başladığında birçok kadın savaşçı bu hamlede en ön cephelerde yerini aldı. Bunlardan biri de 1 Ocak 2022’de yaşamını yitiren YPJ savaşçısı Arîn Bahoz isimli kadın savaşçıydı. 2016 yılında hamle başladığında

Kadın Koruma Birlikleri (YPJ) savaşçısı Arîn Bahoz, büyük bir heyecanla yönünü Minbic’e verdi. O süreçte tarihi bir karanlık olarak kadına çarşaf farz kılınmış ve bu karanlıktaki kadınları aydınlığa kavuşturmak için yönünü Minbic’e veren isimlerden. 1 Ocak 2022’de bir hastalık nedeniyle yaşamını yitiren Arîn Bahoz, 2018’deki bir videosunda Minbic’e yolculuğundan bahsediyor.

“Hamle heyecan yarattı”

Minbic’in özgürleştirmesi hamlesini adım adım anlatan Arîn Bahoz, “Hamle başlatıldığı zaman Kobanê’ye bağlı bir köydeydik. Bizler Reqa’ya gideceğimizi düşünüyorduk. Ancak yönetimdeki arkadaşlar gelip bizimle toplantı yaptılar. O zaman Minbic özgürlük hamlesine başladığımızı anladık. Bu bizim tabur için büyük bir heyecandır. Arkadaşlarımız bir yandan Kobanê’den geldiler. Bizlerde Cizîrê güçleri olarak hamle kapsamında harekete geçtik. Girê Xwedê’yi tutmadan önce planlamamızı yaptık. İlk gün keşif yaptık. Suyu nasıl geçeceğimizi düşünüyorduk. Planlamamızı yaptık ve harekete geçtik. Gittiğimizde Girê Xwedê’yi tuttuk. Bir hafta orada kaldık” diyor.

“Birçok yere mayın yerleştirmişlerdi”

“Girê Xwedê’da ağaçlardan Arapça ‘Allah’ yazmışlardı” diye belirten bulunan Arîn Bahoz, “Bu yüzden Girê Xwedê adı veriliyor buraya. İlk çatışma burada başladı. Çeteler, Girê Xwedê’de küçük bir üsse keskin nişancılarını yerleştirmişlerdi. Buraya yönünü verenler hedef alınıyordu. Elimizden geldiğince kendimizi savunuyorduk. Birçok yere mayın yerleştirmişlerdi. Arkadaşlarımız orayı mayınlardan temizlemeye çalıştılar ki bizler ilerleyebilelim diye. O süreçte arkadaşlar üç-dört gün bizlere erzak getiremedi. Bir hafta bu tepede kaldık. Daha sonra tepeyi İç Güvenlik Güçlerine teslim ettik. Bir gece kaldıktan sonra bir köye geçtik. Çetelerin yerini köylülere sorduk. Bu şekilde çetelere operasyon düzenledik. Çetelerin büyük kısmı köylülerin elbiselerini giymişti, bu yüzden büyük zorluk çektik. Kaç köy temizlendi ancak diğer köylerde çeteler çok fazlaydı” sözleri ile yaşananlara dikkat çekiyor.

“En çok o kara çarşaflardan etkilendim”

Çocuk, kadın ve yaşlıların kendilerini büyük bir sevinç ile karşıladıklarını kaydeden Arîn Bahoz, konuşmasına şöyle devam ediyor: “O zaman içimizde ayrı bir duygu oluşuyordu. En çok o kara çarşaflardan etkilendim. Kadınların yüzü komple kapalıydı. Sadece gözleri görülüyordu. Bu beni çok acıtıyordu. Bir insan nasıl böyle kölece bir yaşamı kabul edebiliyor diyordum. Halk büyük bir zulüm ile karşı karşıya kalmıştı. Bu yüzden de büyük bir sevinçle bizi karşılıyorlardı. Büyük bedeller verdik ama yine de Minbic’i özgürleştirdik. İnsanı güçlendiren şey o kadar bedellerin ardında halkın rahat oluşunu görmektir.”

“Büyük bir direniş yaşandı”

Minbic’de büyük bir direnişin yaşandığından bahseden Arîn Bahoz, “Heval Bengî şehit olduğunda ben o arkadaşın cenazesini kaldırdım ve Qamişlo mezarlığında defin ettim. Şehit Bengi, ‘Bu savaşta şahadetler olacaktır. Ama önemli olan bu savaşı sürdürüp başarılı olmaktır’ diyordu. Şehit Sila da ‘Yanınızda hangi arkadaş şehit düşerse düşsün önemli olan onun silahını kaldırmanızdır ve onun yerine savaşa devam etmenizdir’ diyordu. Şehit Sila ve Gulistan akrabaydılar. Ancak bunu hiç yansıtmıyorlardı. Şehit düşünceye kadar da hep ön saflardaydılar” diye belirtiyor.

“Çocukların gülüşleri bizi mutlu ediyordu”

“Hamlenin sonlarına doğru o kadar şahadet yaşanmasına rağmen hiçbir arkadaş bir adım geri atmadı” diyen Arîn Bahoz, son olarak şunları ifade ediyor: “Arkadaşlar arasında sürekli büyük bir coşku vardı. Minbic’te çocukların gülüşlerini gördüğümüzde çok mutlu oluyorduk. Şehit Bengî, Dersîm, Sila ve Koçerîn şahsında tüm şehit arkadaşları anıyoruz. Nerede olursa olsun halkımıza yönelik bir saldırı varsa bizler bu saldırılar karşısında direneceğiz ve direnişimizi sürdüreceğiz.”