Savaş, Ukraynalı kadınlar ve hatırlattıkları…

Ukrayna’da tüm dünyanın gözleri önünde adeta naklen yayınlanan bir insanlık dramı yaşanıyor. Ukrayna’da yaşananlar dünya tarihinde ilk değil.

SERPİL SAVUMLU

Haber Merkezi - Kadınlar yüz yıllardır dünyada savaştan başka yollar olduğunu da göstermeye çalıştı. Barış yollarını aradı, buldu, inşa etmeye çalıştı. Dünya üzerindeki savaşların en yıkıcı yanını hep kadınlar yaşadı. Savaş meydanlarında direkt kadınlara yönelik planlar çizildi; kadınlara yönelik ilan edilmemiş savaşlar yürütüldü. Taciz ve tecavüz devletlerin elinde, izleri asla silinmeyecek bir silah olarak kullanıldı.

Yaşananlar ilk değil

Halklar ve kimlik üzerinden yürütülen savaşlarda kadınlar hedef tahtasında oturtuldu. Vatan ile özdeşleştirilen kadın bedeni de hedef tahtasının odağında yer aldı. Bedeni fetih alanı olarak görülen kadının ele geçirilmesi toplumun ele geçirilmesi olarak tanımlandı. Bugün Ukrayna’da tüm dünyanın gözleri önünde adeta naklen yayınlanan bir insanlık dramı yaşanıyor. Ancak Ukrayna’da yaşananlar dünya tarihinde ilk değil. Günlerdir sığınaklarda kalan, göç yollarında yaşama tutunmaya çalışan her türlü tehlikeye açık bir halde yaşamı bilmedikleri bir yerde kurmaya çalışan kadınlar var.

Kadınlar şiddeti biliyor

Ukraynalı kadınlar için şiddet yabancı bir olgu değil. Ülkede 10 yıl önce kadına yönelik şiddet ve ev içi şiddetin engellenmesi için İstanbul Sözleşmesi imzalandı. 2021 yılında yapılan araştırmalara göre Ukraynalıların yüzde 64’ü kadına yönelik şiddetin yaygın bir olgu olduğuna inanıyor. Kadınların yüzde 67’si ise eşlerinden veya 15 yaşın üzerinde erkeklerden psikolojik, fiziksel ya da cinsel şiddet yaşadıklarını söylüyor. Kadınların sadece yaşadıkları şiddet durumunda ne yapacaklarını bilmezken, savaş ortamında nasıl bir tabloyla karşı karşıya kaldıklarını kestirmek çok zor. Ukrayna polisinin istatistiklerine göre sadece 2020 yılında kolluk kuvvetlerine yapılan şikayet sayısı 2 milyon 807 bin.

Işıkları kapatılan trenler

Medya Ukraynalı kadınların göç hikayelerini verirken sadece göstermek istediği hikayelere odaklanıyor. Düşen bombaların altında ya da hedef olma korkusuyla ki yolda birçok kadının vurulduğu ifade ediliyor; tıkış tıkış kımıldanamayacak kadar kalabalık ışıkları kapatılan trenlerde başlayan yolculuk alanına gelene kadar neler yaşanıyor? Son durağa gelindiğinde kadınları neler bekliyor? Temiz suya ulaşamama, açlık ya da yollarda açık arazide tuvalet ihtiyacının karşılanması ayrıntılarına girmiyoruz bile. Kurtuluş olarak erkekler tarafından davet edilen kadınlar, kadın tacirlerinin ellerine düşenler ve kendilerinden haber alınamayanlar… Ne durumdalar kimsenin bir fikri yok. Eminiz ki biraz daha süre geçtiğinde bu hikayeler de gün yüzüne çıkacak ve insanlar tanıklıklarını anlatacak.

Türkiye ve geçmişin kodları…

Türkiye’deki eril zihniyette savaşın tarafı olmamasına rağmen paylaşımlarıyla mide bulandırmaya ve geçmişinin kodlarını ele vermeye devam ediyor. Özellikle sosyal medyada “Ukraynalı kadın mültecileri kabul edelim” paylaşımları ile “espri” adı altında yazılanlar, kadın bedeni üzerinden yapılan “savaş paylaşımlarını” gün yüzüne çıkarıyor. 

Yakın tarihe bakmak yeterli

Televizyon kanallarından izlediğimiz ilk kez görüyormuşuz gibi tepki verdiğimiz bu sahneler ne sanal ne de bir bilgisayar oyunu. Üstelik ilk de değil. Tarih, yakın tarihte sistematik bir kadın kırımını bizlere gösterdi. Savaş ve çatışmaların toplumlara yansımasını en derinden hisseden kadınlar, bunu Almanya’da Hitler faşizminde, Bosna’da Sırplarda, Şengal’de IŞİD barbarlığının saldırılarında yaşadı. Sadece son yüz yıllık savaşlar ve çatışmalarda kadınların yaşadıklarına bakmak kadın kırımının boyutunu gözler önüne seriyor.

Yaşananlar görmezden gelindi

Birinci Dünya Savaşı’nda binlerce kadına tecavüz edildi. Yıllar sonra yaşananlar ile ilgili hazırlanan raporlar hiçbir zaman tam verileri veremedi. Ülkeler arasında imzalanan anlaşmalar sonrasında yaşananlar görmezden gelindi. 1915’te de tarihin en büyük soykırımlarından biri yaşandı. Ermeni ve Süryanilere yönelik gerçekleşen ve bir milyonu aşkın Ermeni, 500 bine yakın Süryani/Asuri/Keldani’nin katledildiği iki soykırımda kadınlar öldürüldü, tecavüze uğradı, fuhşa zorlandı ve alıkonularak ömür boyu sürecek travmalar yaşandı. Ermeni Soykırımı’nda tehcirler sonucunda binlerce kadın ailelerinden uzak kaldı. Ermeni ve Süryani soykırımına ilişkin araştırma yapan tarihçilerin verilerine göre; Anadolu’da 1915-1918 yılları arasında 700 bine yakın Hristiyan halklara mensup kadın katledildi.

Gettolarda kadınlar

İkinci Dünya Savaşı'nda da Alman askerleri tarafından bazı uygulamalar yapıldı. Binlerce Rus ve Yahudi kadına tecavüz edildiği ortaya çıktı. Yahudi Soykırımı’nın ardından öldürülen insanların sayısı net olarak verilemedi ancak 5 milyonun üzerinde insanın katledildiği belirtiliyor. Öldürülenlerin 2 milyonu ise kadın olarak kayıtlara geçti. Kadınlar kobay olarak kullanıldı, hizmetçi olarak çalıştırıldı… 

Uzakdoğu’daki kadınlar

İkinci Dünya Savaşı sırasında da; Japonlar Çinli kadınlara yönelik benzer uygulamalarda bulundu ve binlerce Çinli kadın ülkelerinden alınarak fuhşa zorlandı. Kore'de 300 bine yakın kadının genelevlerde pazarlandığı ortaya çıktı. Japon askerlerinin Tayvanlı kadınlara da aynı muamelede bulunduğu, mağdurların anlatımlarıyla 2000'li yılların başında belirlendi. 1947-1952 yılları arasında Kore'de 4 milyon insan katledildi, yüzlerce kadın tecavüze uğradı. 1965-1970 yılları arasında ABD’nin Vietnam'ı işgali sırasında binlerce kadına tecavüz ettiği belirtildi. 

1970'e gelindiğinde Pakistan-Bangladeş savaşı sırasında yaklaşık 200 bin Bangladeşli kadının Pakistan askerlerinin tecavüzüne maruz kaldığı, 25 bin civarında kadının tecavüz sonucu hamile kaldığı kaydedildi.

Bosna’da kadınlar

Boşnaklarla Sırplar arasında yaşanan savaşta en az 100 bin insan yaşamını yitirdi. Çatışmalar toplam üç yıl sürdü. Üç yıl boyunca 50 bin Bosnalı Müslüman kadın, Sırp ordusu tarafından ‘tecavüz kamplarında’ tecavüze uğradı ve ağır işkenceler gördü. Bosna Hersek'te kaç kadının cinsel tacize uğradığı ya da tecavüz sonucu kaç çocuğun doğduğu kesin olarak belirlenemedi.

5 bin bebek dünyaya geldi

1991 ve 1992 yıllarında Somali'de yaşanan savaşta da binlerce kayıp vardı. 300 bin Somalili de savaş ve yoksulluktan dolayı ülkelerini terk etti. Kenya'daki mülteci kamplarında yüzlerce Somalili kadının kampta görevli askerlerin tecavüzüne uğradığı uluslararası raporlara yansıdı. Ruanda'da da 1994-1995 yıllarında yaşanan iç savaşta, sayıları 250 bin ve 500 bin arasında değişen Tutsi kadınına, Hutular tarafından tecavüz edildi. Tecavüzler sonucu 5 bin bebeğin dünyaya geldiği kayıt altına alındı.

Kaçırılan kadınların sayısı bilinmiyor

2003'te ABD’nin Irak’ı işgali sonrasında yapılan çalışmalar ülkede 100 binden fazla sivilin öldüğünü ortaya koydu. Saldırılarda ölenlerin yüzde 44’ü kadınlardı. Kadınlar, yaygın bir şekilde tecavüz tehdidi ile karşı karşıya kaldı. Irak’ta kaçırılan ve öldürülen, kadın tacirlerinin eline düşen kadınların sayısı bilinmiyor.

Suriye’de yaşananlar

Açıklanan veriler hiçbir zaman net sayıyı yada yıkımı vermedi. Günümüzde Ortadoğu’yu paylaşım savaşı ve özelde Suriye’de yaşananlar, Ukrayna’dan önce savaşla ile ilgili gerçekleri bir kez daha gösterdi. Suriye’de cihatçı gruplar ve onların destekçileri girdikleri her alanda kadın bedeni üzerinden işgal gerçekleştirdi. Suriye’de başından beri kadınlara yönelik uygulamalar “vahşet” sözleri ile tarif edildi. Savaşın, işgalin bugün de sürdüğü ülkede kadınlara yönelik suçların istatistiği yok. Savaş nedeniyle en az 6,1 milyon Suriyeli evlerinden oldu, 5,6 milyon kişi de ülke dışına kaçtı. Mülteci olan Suriyelilerin yarısını kadınlar oluşturuyor. Kadınların gittikleri Türkiye, Lübnan ve Ürdün gibi ülkelerde, fuhşa zorlandıkları ve para karşılığı eş olarak satıldıkları biliniyor. Kadınlar kaldıkları kamplarda da temel ihtiyaçlarından yoksun ve her türlü şiddetle yaşamaya çalışıyor. 

Şengal’de pazarlarda satıldılar

IŞİD 2014’de Musul’u işgal etti. Ardından Êzidî Kürtlerin yaşadığı Şengal’i işgal etti. 3 Ağustos 2014’te işgal edilen Şengal’de erkekler kurşuna dizildi. Kız çocuk ve kadınlar ise esir alındı. Zorla Alıkonulan Kadınlar İçin Mücadele Platformu’nun verilerine göre 7 bin kadın ve kız çocuğu IŞİD tarafından kaçırıldı. Bu kadınlardan birçoğunun akıbeti hala bilinmiyor. Yıllar sonra kaçabilen kadınlar ailelerine teslim ediliyor. Kaç kadının pazarlarda satıldığı, kaçının tecavüz sonucu bebek dünyaya getirdiği, kimin yaşayıp yaşamadığı net değil.

Yaşamı kadınlar doğuruyor

Kadınlar her zaman “barış” ve yeni eşit bir dünya kurma çabası içinde oldu. Tüm bu sayılan zulüm içinde kadınlar yaşadıkları onca şeye rağmen direnmekten ve mücadele etmekten geri durmadı. Rojava Devrimi’nde Kürt kadınların örgütlülüğü ve mücadelesi tüm dünya kadınlarına umut oldu. Bundandır ki devrim “Kadın Devrimi” olarak anıldı. Bugün Ukrayna’daki kadınların da Rus askerleri karşısındaki direnişi, topyekün kadın tarihinin bir yansıması olarak karşımızda duruyor. Kadınlar nerede hangi koşulda nasıl olursa olsun savaşın tam ortasında barıştan yana cümlelerini kurmaya devam ediyor. “Savaşlarda en çok kadınlar vuruluyor” tezi yukarıda yazılanlarla anlatılmaya çalışılsa da savaşın karşısında tam da bu sebepten en önde kadınlar yer alıyor. Çünkü kadınlar yaşamı kendilerinden doğuruyor.