“Savaş erkek iktidarının sonucudur”

Her savaş kendisiyle talan, çürüme, yozlaşma ve sömürüyü getirir. Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinden yola çıkarak esrelerini savaş ve kadın üzerine kurgulayan Yazar ve edebiyatçı Adib Rana Soleimani’ye “Savaş erkek egemen iktidarının bir sonucudur” diyor.

MOJGAN KERMASHANİ

Haber Merkezi - Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ile aslında hiç de hayatımızdan çıkmayan savaş gerçekliğinin bir kere daha keskin yüzünü göstermiş oldu. Aslında bu gerçeklik gün gibi önümüzde uzun zamandan beri duruyor çünkü yüzyıllardır aslında Ortadoğu’da savaş hiç bitmeden farklı dozlarla devam ediyor. Savaşların en belirgin olarak hayatımızın ortaya koyduğu gerçeklik ise istikrarsızlık, belirsizlik ve geleceksizlik psikolojisi oluyor. Elbette ardı sıra gelen sömürgecilik, sivil katliamları, kadına yönelik şiddet, çocuk katliamları, çocukların savaşa dahil edilmesi, sivillerin yerinden edilmesi, demografya değişimleri, toplu ölümler... Liste uzayıp gidiyor. Savaşın eğer silah ticareti yapmıyorsanız size asla bir getirisi yok!

Birleşmiş Milletler’in (BM) istatistiklerine göre yüzlerce Ukraynalı kadın Rus askerleri tarafından tecavüze maruz bırakıldı. Yazar ve edebiyatçı Adib Rana Soleimani kitaplarında sıkça işlediği savaş ve kadın olgusunu, cinsiyet ayrımcılığı ve otoritelere baş kaldıran kadınları inceliyor eserlerinde. Erkek şiddeti ve iktidarını, şiddetin yeniden ve yeniden üretimini ve savaşın yaratılmasındaki etkisini anlatıyor mikrofonlarımıza.  Sözü aslında biz daha fazla uzatmadan Adib Rana Soleimani’ye bırakalım.

Savaş erkeklerin elinde

“Savaş, siyasetin başka bir araçla sürdürülmesidir” sözünü hatırlatıyor bize ve “Savaşlar, güç kavgalarının yanlış dağılımının sonucudur, bu da ekonomik güç her el değiştirdiğinde ya da değiştirmeye başlama tehlikesi oluştuğunda gelen müdahale anlamına gelir. Savaşların kökeni ekonomiktir, çünkü binlerce yıllık bir toplum ataerkilliğe dayanır ve kendisini ayakta tutabilmesi için ekonomiye ihtiyacı vardır. Sömürmeye ihtiyacı vardır. Siyasi ve ekonomik güç erkeklerin elinde, savaşın erkek iktidarının bir sonucu olduğu söylenebilir ve dünyada cinsiyet eşitliği hakim olana kadar dünya sömürüye, kadına yönelik şiddete, namus cinayetlerine ve savaşa tanık olacaktır."

“Kadın istismarı savaş ganimeti olarak görülüyor”

Savaşta IŞİD başta olmak üzere dünyadaki pek çok savaş ve talan yapısının kadınları “savaş ganimeti” olarak değerlendirdiğini hatırlatan yazar, “Savaş alanlarında kadınların cinsel istismarı, bir savaş ganimeti biçimidir. Bu vakaların bazıları, işgalci güçlerin baskısı altında sistematik organize tecavüzlere işaret ediyor, aslında, savaş alanlarında kadınların cinsel istismarı bir savaş ganimeti biçimidir ve insan savaşlarının ilk kurbanları kadınlar ve çocuklardır” dedi.

Savaşın olduğu yerde insanlığın aslında kök hücreleri yanar. İşte bu yüzdendir her savaş ardından büyük bir yozlaşmayı da getirir. Kadınlar, erkekler, toplum, gençler, yaşlılar ve hatta doğmamış bir fetüs bile savaşın kurbanıdır. “Kadın” kelime olarak aslında birçok toplumda eşittir yaşam anlamına gelir ve “erkek” kavram kelime olarak ölümle eş değerdir çünkü tüm savaşların inşacıları erkek ve erkek zihniyetidir.

“Tarihin utancının yıkıntıları üzerinden yükseliyoruz”

İnsanlığın yazılı tarihini savaşlar ve talanlarla dolu olduğunu hatırlatan yazar, “Maalesef tarihin utancının yıkıntıları üzerinden yükseliyoruz. Ya da çöküyoruz. Savaşı çıkaran kadın ya da erkek değil. Erkek egemen zihniyettir. Ve erkek egemen zihniyetin sonunu getirmek gerekiyor. Erkekler ve kadınlar birlikte toplumda var olabilmek için eşitliği sağlama mücadelesini el ele vermeli. Yoksa her türlü baskı, savaş, şiddet bireysel değil kolektif olarak dünyayı saracak. İnsanlığın yararına, insanlığın yaralarını birlikte sarmalıyız” diyor.

“Köklerimizden, atalarımızdan aldığımız mirasla ayağa kalkacağız ve yükseleceğiz buna inanıyorum. Geçmişin utanıcını birlikte mücadele ederek, kolektif mücadele ruhu ile aşabiliriz” diye de son mesajını veriyor Rana.