Nisreen Abu Kamil: Kadın tutuklular fiziksel ve sözlü şiddete maruz kalıyor

Filistinli kadın tutsakların, işgalci İsrail cezaevlerinde temel yaşam ihtiyaçlarından yoksun bırakıldığını ifade eden Nisreen Hassan Abu Kamil, kadınların cezaevlerinde sözlü ve fiziksel şiddete maruz kaldığını anlattı.

RAFIF ESLEEM

Gazze – Filistinli kadın tutsaklar, işgalci İsrail cezaevlerine ilk konuldukları andan itibaren fiziksel ve sözlü şiddete maruz kalıyorlar. Öyle ki; tutukluluk yılları boyunca fiziksel ve psikolojik şiddet devam ediyor. Nisreen Hassan Abu Kamil, cezaevinde bu şiddeti yaşayan kadınlardan.

2015 yılında Hayfa'da yaşayan annesini ziyarete gittiğini anlatan Nisreen Hassan Abu Kamil, bu ziyaret sırasında hiçbir şeyden habersiz suçlandığını belirtti. Sorgulayıcının ses tonu yükselmeye başlayınca kendisini tehlikede hissettiğini belirten Nisreen Hassan Abu Kamil, kendisi hiçbir şey bilmezken direnişçilerle işbirliği yaptığına dair çeşitli sorular sorduğunu dile getirdi. Maruz kaldığı işkencenin etkileri hakkında da konuşan Nisreen Hassan Abu Kamil, bugün ellerini yukarı kaldıramadığını, ayrıca rutubetli alanlarda kalmasından kaynaklı göğüs hastalıklarına yakalandığını söyledi. İşkence odasında uyumaması için birkaç saatte bir üzerine soğuk su döküldüğünü aktaran Nisreen Hassan Abu Kamil, hakkındaki suçlama onaylanana kadar 21 gün boyunca işkenceye maruz kaldı ve 6 yıl hapis cezasına çarptırıldı.

Grevi başarılı oldu

Cezaevinde yaşadığı zorluklardan bahseden Nisreen Hassan Abu Kamil, ailesinden kimsenin kendisini ziyaret etmesine izin verilmediğini ve çocuklarını aramasının engellendiğini söyledi. İki dakikalık bir telefon görüşmesi için birkaç gün açlık grevi yapmaya karar verdiğini dile getiren Nisreen Hassan Abu Kamil, grevinin başarılı olduğunu ve çocuklarıyla konuşabildiğini belirtti. O dönemde kadın mahkûmların tutulduğu Hasharon Cezaevi’ne girdiğinde orada 63 kadın tutuklunun bulunduğunu aktaran Nisreen Hassan Abu Kamil, “Cezaevinde reşit olmayan çocuklar vardı. Bu insanın yüreğini burkuyor. Yaşamdan tamamen tecrit edilmiş olan çocuğun vücudu gördüğü işkencelere dayanamıyor. Kulakları gardiyanın sesini duymaya dayanmıyor” dedi.

İlaçları verilmiyordu

Sorgulama süresi boyunca her yere yerleştirilen kameralardan korktuğu için duşa girmediğini anlatan Nisreen Hassan Abu Kamil, ilk günlerde kendilerini rahatlatmak için kadın tutsaklarla her gün spor yapmak da dahil olmak üzere bir yaşam sistemi kurduklarını sözlerine ekledi. İsrail'in kadına yönelik diğer şiddet türlerini uyguladığını, bu nedenle kadınları ve kız çocuklarını mavi kimlik taşıma bahanesiyle 3 ila 4 yıl arasında hapis cezasına çarptırdığından bahseden Nisreen Hassan Abu Kamil, “Şeker ve astım hastasıyım. Tek bir hap bile verilmedi. Tam tersine kadın askerler acı çekmemizden zevk alıyordu. Dış dünya ile iletişimlerimiz genellikle küçük bir telsiz aracılığıyla ya da açık açlık grevi yoluyla oluyordu. Tavandaki parmaklıklardan güneş görüyorduk. Bu nedenle kadın mahkumlar yakalandığında işkence görüyorlardı” diyerek konuşmasını sonlandırdı.