Nereden çıktı bu topuklu ayakkabılar?

İlk üretilen topuklu ayakkabıların kadınlarla hiçbir ilgisinin olmadığını biliyor muydunuz? Şu ayakkabıların hikayesini birlikte okuyalım.

Haber Merkezi- Ayakkabıyı kim buldu? Nasıl buldu? Bu soruların cevabı yok. Ama kimi arkeolojik çalışmalara göre ayakkabının kullanımı tarih öncesi zamanlara denk geliyor. Günümüzde dünyanın en eski ayakkabısının adresi ise Ermenistan. Bilim insanları daha birçok yerde kategorilere ayırarak “dünyanın en eski” ayakkabılarını buldular. Örneğin İtalya’da tam 5.800 yıllık kar ayakkabıları bulundu ve arkeologlar buluşlarını “dünyanın en eski ayakkabısı” etiketiyle basına duyurdu.
Ayakkabıların politikleştiği dönem
Ayaklarımızı koruma ihtiyacından günümüze dev bir moda endüstrisine dönüşen ayakkabılar, sadece “ayakkabı” değiller. Hele kadınlar için hiç öyle değiller. Renginden modeline, kullanılan deriden etiketine ve elbette topuğuna kadar kim olduğumuzu, ne olduğumuzu hatta nerede olduğumuzu gösteren ayyakkabılar var. Şu sıralar “olmaz” demeyin; topuklu ayakkabı kullanımının bile politikleştiği bir dönemden geçiyoruz. Peki nerden çıktı bu topuklu ayakkabılar? M.Ö. üretildiği sanılıyor ama yine de net bir tarih yok. Aslında ilk üretilen topuklu ayakkabıların kadınlarla bir ilgisi de yok.
Rivayetlere göre…
Rivayetler ilk olarak Mısırlı çiftçileri anlatıyor. Çiftçiler toprağa batmamak için ayakabılarının altlarına birer topuk yerleştiriyor. Romalılar, aktörler için ahşap ve mantardan yapılan platform tabanlı topuklu ayakkabılar üretiyor. En çok da at sürerken sabit kalınabilmesi için ayakkabılarda kullanılmış topuk. Yine bir rivayete göre kasaplar yerlere saçılan kanlardan korunmak için ayakkabılarına topuk takarlarmış.  
 Ah Cetherine…
Ama şıklık için tasarlanan ilk ayakkabının hikayesi başka. Aslında topuklu ayakkbının bir statü meselesi haline gelmesinin ilk tohumu 1533 yılında atılıyor. Floransa’nın ünlü ailelerinden Mecidislerin kızı Cetherine de Mecidis bir dük ile evlendirilecek. Cetherine ufak tefek minyon bir kız. Aile yardım için Leonardo da Vinci’den yardım ister. Çare yeni bir topuklu ayakkabıda bulunur. Herkes sonuçtan memnundur çünkü Cetherine düğününde uzun boylu ve ihtişamlıdır. Düğünün ardından herkes Cetherine’den etkilenir ve ayakkabıları taklit etmeye başlar. İşte topuklu ayakkabının aynı zamanda statü göstergesi sayılması böyle başlar. Özellikle 18. yüzyılda Paris modanın merkezi haline gelir ve topuklu ayakkabılar kadınların “zenginliğini, cinselliğini, şıklığını” gösteren en önemli şey olur. Topuklu ayakkabılar markalarıyla bir sınıf göstergesi olsa da günümüzde daha çok kadınlık ve cinsellik üzerinden yorumlanıyor.
Adımları ne ile atmalı?
Yazılı medyanın “kadınlar ne ister?” başlıklı “habersizliklerinden” biri de “kadınlar neden topuklu ayakkabı giyer?” başlıklı haberleridir. Bolca yönlendirmenin ve tıklamanın olduğu bu haberlerde kadınların topuklu ayakkabı giydiğinde nasıl çekici olduklarını okuyabilirsiniz. Bugün “dayatılan güzellik algılarından biri de bu” desek abartı olmaz.  Sağlıklı olabilmek için uzmanlar günde ortlama 9 bin adım atılması gerektiğinde ortaklaşıyor ancak bu adımları hangi ayakkabı ile atacağınız önemli. Topuklu ayakkabının kanser kadar tehlikeli olduğunu savunan da var az topuğun iskeletimiz için iyi olacağını söyleyenler de.
Japonya’da zorunlu
Fakat mesele sağlık değil. Mesele topuklu ayakkabı giyip giymemenin kadınlar üzerinde bir baskı aracı haline gelmesi. Mesela Japonya. Ülkede şirketlerde çalışan kadınların topuklu ayakkabı giymeleri zorunlu. Bu zorunluluğa karşı kadınlar tarafından geliştirilen tepki zaman zaman herkesin dikkatini çekiyor. Kadınlar Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’ndan konu ile ilgili yasal düzenleme yapılmasını istiyor. Ancak bakan kadınlar için uygun olanın topuklu ayakkabı olduğunu savunuyor.
Müdürün yasağı
Türkiye’de ise topuklu ayakkabı ile ilgili yapılan en son tartışma elbette “muhafazakarlıkla” bağlantılıydı. Bu kez bambaşka bir yerden politikaya bağlandı. Ankara’nın Sincan ilçesinde bir ilkokul müdürü kadın öğretmenlere topuklu ayakkabı giymeyi yasakladı. Müdür bu tarz bir ayakkabı giymenin önce dinen caiz olamayacağını belirtti ardından yürürken çıkan sesin dersin ahengini bozacağını söyledi. Konu Meclis gündemine taşınmıştı. Sonuç olarak yüzyıllar sonra bile kadınların ayakkabıları da isyan sebeplerinden biri haline geldi.