Muş'ta kadın ve çocuklar için tedbir yok: Artan ihlaller takip edilemiyor
Muş’ta kadın katliamları, taciz ve tecavüz olaylarında faillerin korunduğunu, bu nedenle olayın üstünü örttüklerini belirten Ayşegül Söylemez, basın ve kadınların konuyu araştırmak istediklerinde ise tehditlere maruz kaldıklarına dikkat çekti.
MEDİNE MAMEDOĞLU
Muş - Türkiye’de kadına ve çocuğa yönelik hak ihlalleri artarak devam ediyor. Kadın katliamları ile doğru orantıda artan şüpheli kadın ölümleri de kadın derneklerinin merceğinde yer alıyor. Şüpheli ölüm ve çocuk istismarlarının çok sık yaşandığı kentlerden biri olan Muş’ta vakalar toplumsal yapı nedeniyle henüz yayılmadan üstü kapatılıyor. Kent merkezi ve ilçelerinde yaşanan şüpheli ölümleri araştırmak isteyen kadınların taziyeye bile gitmeleri engelleniyor. Kadın kurumları ve Muş Barosu yaşanan ihlallerin takipçisi olmakta zorlanıyor.
Kadınlar katledilip unutuluyor!
Son bir yılda kentte basına yansıyan ve yansımayan ihlallerden bazıları şöyle:
*Nargül Bozkurt (38): 7 Ağustos 2021 tarihinde Varto’nun Yukarı Alagöz köyünde şüpheli şekilde yaşamını yitirdi. Aile yaşanan duruma ilk olarak kaza ardından intihar dedi. Kazanın yere düşen silahın süpürgeye çarpması sonrası ateş alarak gerçekleştiği iddia edildi. 7 çocuk annesi Nargül Bozkurt, 6 aylık çocuğu yerdeyken ateşli silahla katledilmiş halde bulundu. Olaya dair ifadesi alınan aile üyeleri ardından serbest bırakıldı.
*Yağmur Özkan (17): Lise öğrencisi Yağmur Özkan 22 Şubat 2022 tarihinde Muş merkezde bulunan Karasu nehrine atladı. Yağmur Özkan’ın cansız bedeni 14 gün sonra bulundu. İntihar ettiği ileri sürülen Yağmur Özkan’ın başını örtmesi için ailesi tarafından baskıya maruz bırakıldığı ardından ise abisi tarafından şiddete uğradığı öğrenildi. Gördüğü baskı sonrası intihara sürüklenen Yağmur Özkan’ın nehre kıyafetlerini çıkardıktan sonra atladığı gelen bilgiler arasında bulunuyor.
*Velat Karabalık (37): Muş’un Korkut ilçesine bağlı Oğulbağı köyünde 29 Mayıs 2022 tarihinde Velat Karabalık adında bir kadın şüpheli bir şekilde yaşamını yitirdi. Ateşli silahla öldüğü belirtilen Velat Karabalık’ın vücudunda birden fazla kurşun izi olduğu öğrenildi. Konuya dair yaptığımız araştırmada Velat Karabalık’ın maddi açıdan zorlu bir hayat içerisinde olduğu ve yaşamını yitirdiği günün sabahında evli olduğu erkekten şiddet gördüğü belirtildi. Konuya dair başlatılan soruşturmaya dair açıklama yapan Muş Barosu Kadın ve Çocuk Hakları Komisyonu olayın takipçisi olacaklarını ifade etti.
*Sema Kısa (24): Muş’un Varto ilçesine bağlı Sarkan köyünde 22 Temmuz’da, Batman Kozluk ilçesi nüfusuna kayıtlı Sema Kısa, evli olduğu Muğdat Kısa tarafından işkence edilerek katledildi. Fail, olay tarihinden önce 2 çocuğuyla İstanbul’da bulunan Sema Kısa’yı köye çağırdı. Yaylada kurulan çadırlar için çobanlık yapan Muğdat Kısa, Sema Kısa’yı yaylaya çıkararak burada katletti. Olayın ardından fail tutuklanırken, Sema Kısa’nın cenazesi ise ailesi tarafından kabul edilmediği için kimsesizler mezarlığına gömüldü.
Çocuklar da ihlallerden payını alıyor
*Muş merkezde bir çocuk akrabası A.K. tarafından cinsel istismara maruz bırakıldı. İstismarın ardından bir araya gelen aile üyeleri, mağdur çocuğun ailesine 80 bin TL para teklifinde bulunarak olayın üstünün kapatılmasını istedi. Mağdur çocuğun ailesi fail ailesine, “Çocuk 12 yaşına gelince sizin gelininizdir” sözü verdi.
*Muş Merkez Karşıyaka Kuran Kursu’nda 3 Temmuz tarihinde 12 yaşındaki M.H.Y. isimli bir çocuk kemeriyle tuvalet kapısının koluna asılmış bir şekilde bulundu. Kuran Kursu’nda yaşanan olayın ardından Muş Devlet Hastanesi’ne kaldırılan çocuk yaşamını yitirdi. Olaya dair açılan soruşturmada iki kişi tutuklanırken, soruşturmanın ne aşamada olduğu henüz bilinmiyor.
“Taviz vakalarında anlaşmaya gidiyorlar”
İhlallerin artarak devam ettiği kentte konuya dair Halkların Demokratik Partisi (HDP) Muş Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşegül Söylemez ile konuştuk. Aileler ve kanaat önderleri gibi kişilerin henüz kendileri araştırma bile yapamadan olayların üstünü kapattığına dikkat çeken Ayşegül Söylemez, ailelerin özellikle taciz vakalarında kendi aralarında anlaşmaya gittiğini aktardı. Ayşegül Söylemez, anlaşmaların genellikle maddiyat üzerinden olduğunu söyledi.
“Olayların cinayet olduğu apaçık ortada”
İntihar süsü verilen olayların cinayet olduğunun apaçık olmasına rağmen ölümlerin örtbas edildiğine yer veren Ayşegül Söylemez, “Bu ölümlerin nedenlerini sorduğumuzda bizlere o kadar trajikomik gerekçeler söyleniyor ki biz bile şaşırıyoruz. Mesela geçtiğimiz sene yaz aylarında Varto’da bir kadın şüpheli şekilde yaşamını yitirdi. Bizlere önce intihar dediler nasıl oldu diye sorduğumuzda da işte silah yerdeki süpürgenin üzerine düşüp ateş alıyor öyle kadın ölüyor denildi. Bu tarz şeylere insanların inanmasını bekliyorlar. Bu durumları araştırıyoruz. Kadınların olaya dahil olmaması için kanaat önderleri, ileri gelenler dediğimiz grup elinden gelen her şeyi yapıyor. Bizlerin gerçekleri ortaya çıkaracağımızı, üzerinde duracağımızı çok iyi biliyorlar. Ama şimdi kadın öldürülüp intihar süsü veriliyor, ondan sonra ne olduğunu diye soran bizlerin taziyeye gitmesi engelleniyor” sözlerini kullandı.
“Kadınlar ve basın tehdit ediliyor”
Yaşanan vakaların takipçisi olmakta eksik kaldıklarını ve önlerinin de aileler tarafından kapatıldığı dikkat çeken Ayşegül Söylemez, ailelerin kendilerine “Kurcalamayın, karışmayın” gibi tehditvari söylemlerde bulunduğunu ifade etti. Ayşegül Söylemez, konuşmasının devamında şunlara yer verdi: “Yerel basın da aynı tehdit ve baskılar nedeniyle yazıp teşhir edemiyor. Bu noktada tamamen hem basın hem de hukuki anlamda kolektif bir çalışma yürütülmelidir. Yaşananlar baro tarafından ele alınıp konuşulmalıdır. Biz bugün şehirde yaşanan bir olaya ya da hak ihlaline dair bir avukat bulamıyoruz.”
“Önlem için kolektif bir çalışma yürütülmeli”
Yaşananların karşısında durmak ve tedbir almak için kolektif bir çalışmanın yürütülmesi gerektiği çağrısında bulunan Ayşegül Söylemez, “Muşta kadın dernekleri bile kolektif bir çalışma yürütemiyor. Neden siyasi partilerle çalışmıyoruz gibi bahaneler üretiliyor. Ama bizim ortak bir noktamız var o da kadın olmak. Kadın cinayetleri ya da şiddet vakalarına karşı kentte bir araya gelemiyorsak o zaman bizlerde yapılanlara susuyoruz. Muşta ve ilçelerinde çocuk ya da kadınlar çok ciddi hak ihlallerine maruz bırakılıyor. Bizim bu noktada kurumlar ve kadın dernekleri olarak bir araya gelip çalışmamız gerek” şeklinde konuştu.