Mısırlı genç kadınlar sünnet travmasını atlatamıyor

Mısır’da eski geleneklerden olan ve daha sonra suç kapsamına giren “kadın sünneti” olgusu, hala devam ediyor. Çocukken bu olgunun etkisinde kalan birçok kadın, tedavi görerek bu travmayı atlatmaya çalışıyor.

ASMAA FATHİ

Kahire – Birleşmiş Milletler’e (BM) göre, Mısır’da kız çocuklarına yönelik yapılan  ‘kadın sünneti’ bir şiddet türü sayılıyor. Aynı zamanda Mısır yasaları, genç kızların cinsel organlarını "iffet" bahanesiyle deformasyona uğratarak onlara bir çeşit zulüm aracı sayılan bu geleneği suç kapsamında görüyor. Bütün bunlara rağmen Mısır’da hala ‘kadın sünneti’ olgusu yaygın bir şekilde görülüyor. Gelenek ve göreneklerin bir parçası olarak nitelendiren bu olgu birçok kadında travmalara yaratarak, hayat kalitelerini düşürüyor. Bu suç alışkanlığından kurtulmanın gerekliliği konusunda farkındalık geliştirmek ve bu tür uygulamaları yasaklayan yasalarla birlikte buna direnmek gerekiyor. Sünnet edilen kadınlar yaşadıkları sıkıntıları ajansımıza anlattı.

“Sürekli kabuslar görüyordum”

Hind Ali, sevinerek sünnet edildiğini ve olacakların iyi bir şey olduğuna inandırıldığını belirterek, "Aralarına şarkılar serpiştirilmiş, bir parçamın kesilmesiyle biten bir düğün ve seyirciler benim çığlığıma hayret ediyordu ve iki saat boyunca ağladım. Bir şok yaşadım ve bunu büyüyene kadar unutmadım, daha sonra psikiyatriye başvurdum. Çünkü sürekli kabuslar görüyorum” diye belirtti.

“İyileşme umudum var”

Yaklaşık iki yıldır tedavi gördüğünü ve daha tam olarak iyileşmediğini aktaran Hind Ali, doktorum bana gençliğimde sünnet işleminin bu ardışık kabusların ana katalizörü olduğu konusunda güvence verdi diyerek, “Bugüne kadar her seferinde aynı acıyı hissediyorum ve normal bir hayata dönebilmem için İyileşme umudum var" dedi.

"Doktorlardan nefret ettim"

Samar Emad, doktorlardan nefret ettiğini bunun sebebinin ise küçükken yaşadığı sünnetten kaynaklandığını belirtti ve şöyle konuştu: “Küçükken yaşadıklarımı unuttum sandım ama reklamların birinde çocukluğuma çok benzeyen bir köylü kızı gördüğüm anda hatırladım.”

“Acılarımla yüzleştim”

Anne ve babasına karşı uzun yıllar nefret duygusu yaşadığını kaydeden Shaima Samir de, psikolojik destek aldığını söyledi. Shaima Samir, “Acılarımla yüzleştim ve bu yüzleşmeden sonra doğal olarak iyileştim. Artık bunlarla başa çıkabileceğimi düşündüğüm andan itibaren evi terk ettim. Annem ve halam ürkütücü görünüşe sahip bir kadınla geldiler. Sadece neşterini hatırladığım bir kadın. Onlardan nefret ettiğimi söyleyemem ama tüm erkeklerden nefret ediyorum ve onları affetmedim. Umarım onları affetmemle tedavim biter” şeklinde konuştu.

“Eşime yabancılaştım”

On yıl önce evlendiğini ve çoğu zaman eşiyle sorun yaşadığını aktaran Hoda Al-Ragheb ise, buna çözüm olarak evlilik danışmanına başvurduğunu belirterek, “Eşime karşı çok yabancılaşmıştım. Daha sonra psikiyatriye başvurdum. Oda bana bu yaşadıklarının sünnetin bir sonucu olarak ortaya çıktığını ifade etti. Kadınların sünnetin sonuçlarından muzdarip olduğuna dair birçok hikaye biliyorum. Bu davaları alan kurumlardan birinde çalışıyorum ve evlendikten hemen sonra kız çocuklarını sünnete zorlayan eşler gördüm” ifadelerinde bulundu.