Leyla Şems El-Din: Beden dili diğer diller üzerindeki en etkili dildir

Beden dilinin insanlar üzerindeki etkisinden söz eden Antropoloji ve medya araştırmacısı Dr. Leyla Şems El-Din, beynimizin içinden çıkan ve vücudun kaslarına yansıyan davranışları ve refleksleri tam olarak anlamak gerektiğini belirterek, beden dili üzerine eğitim veren kurumların olduğunu ancak materyallerin olmadığına işaret etti.

CAROLİNE BAZZI

Beyrut – Konuşulmayan beden dilinin diğer diller üzerinde en etkili dillerden biri olduğunu belirten Antropoloji ve medya araştırmacısı Dr. Leyla Şems El-Din, insanların kendi beden dilini anlamalarının ve duygularını kontrol etmelerinin önemli olduğunu işaret etti. Beden dilinin sürekli bir dil olduğunu ve tüm dünya dillerinden ayrılamayacağına ifade eden Leyla Şems El-Din, beden dilinin el, göz, beden hareketleri ve tavırlarla ifade edildiğini söyledi. Leyla Şems El-Din, bu dilin konuşmayla birlikte ortaya çıktığını ve sözden daha etkili olduğunu vurguladı.

“Beden dilini bilmek gerekir”

İnsanın kendi beden dilini bilmesinin önemine değinen Leyla Şems El-Din, şunları ifade etti: “Her yaptığım bir davranışın konuştuğum insanlara iki kez ve dengeli etki etmesini sağlayabilirim. Başkalarıyla iletişim kurmak, aydın, kültürel ve sosyal zorlukların üstesinden gelmek, ticari, medya, aydın, kültürel, ideolojik gibi hedeflere ulaşmak için doğduğumuzu düşünüyorum. Bu nedenle önümdeki araçlar kolaylaştırıldığında, diğer kişinin yanına geçerek, engelleri aşmak ve insana ulaşmak için davranışıma destek olacaktır. Beynimizin içinden çıkan ve vücudun kaslarına yansıyan davranışları ve refleksleri tam olarak anlamak gerekir. Bunun iççinde oturma şeklimizden tutun kirpiklerimizin oynamasına kadar beyin yönlendiriyor. Bunlar bilindiği oranda karşınızda oturduğunuz insanın beden dilinden rahat olup olmadığını anlıyorsunuz. Ben yanıma gelen insanın rahat olmadığını anladığımda onu rahatlatacak gerekçeler kullanıyorum ki; alışverişimiz etkili olsun.”

Eğitimde beden dili neden yok?

Medyanın günlük insanların günlük yaşamına etkisi hakkında da konuşan Leyla Eşms El-Din, “Beden dili tüm insanlar, üniversite öğrencileri, aynı evdeki aile bireyleri için iş ve sosyal ilişkiler açısından önemlidir. Bu dilde eğitim veren birçok enstitü var ancak ne yazık ki eğitim materyallerinde yok. Ortaokul, ilkokul ve üniversite materyalleri arasında beden dili materyalleri neden yok? Bu durum medya tarafından neden açıklığa kavuşturulmuyor? Siyasetçiler ve liderler bile beden dili eğitimi ve beden dili kontrolü eğitimleri alıyor. Bu dilin insanlar üzerindeki etkisi büyük olduğu için çok önemlidir. Bilimsel araştırmalar bir kelimenin diğerine etkisinin sadece yüzde 7 olduğunu, kelimenin ses tonunun yüzde 38 oranında etkilendiğini gösteriyor. Aynı zamanda yüzde 55 ise görsel ve beden dili iletişimine bırakılmıştır. Yani bunun insanlar üzerinde etkisi çok büyüktür” dedi.

Çevrenin beden dili üzerindeki etkisi nedir?

Geleneklerin, göreneklerin, çevrenin ve insan eğitiminin beden dili üzerindeki etkisine dikkat çeken Leyla Şems El-Din, “Özellikle sosyal bilimlerde ve beşeri bilimlerde bir kavramı öğreneceksek araştırmaya güvenmemiz gerektiğine inanıyoruz. Ancak çevrenin ve toplulukların mahremiyeti olan çok önemli bir konuyu da gözden kaçırıyoruz” diye belirtti. İletişim kurulan kişinin kültürü hakkında da bilgi sahibi olunması gerektiğine işaret eden Leyla Şems El-Din, Japonya’da birkaç saniye birinin gözünün içine bakmak saygısızlık olduğunu ve bu bilinmediği takdirde etkili bir iletişimin kurulamayacağını sözlerine ekledi.

“Sadece beden dilini bilmek yeterli değildir”

Psikolojik durumun beden üzerindeki etkisinden de söz eden Leyla Şem El-Din, “Sadece beden dilini bilmek yeterli değildir. Dili öğrenip pratik yapmalıyız. Alışkanlık haline getirmek için ise eğitmemiz gerekir. Ancak bazen bunun üzerindeki kontrolü kaybedebiliriz. Bunun için psikolojide uzmanlaşmadan önce öğrenmemizi sağlayan yöntem ve araçlar var. Bize düşünce felsefesini öğreten ve duygularımızı kontrol etmemizi sağlayan basit araçlardır. Oturduğumuz insandan reaksiyon alamadığımız ve duygularımızı kontrol edemeyeceğimizi hissettiğimizde onlardan birkaç dakikalığına uzaklaşmak için izin isteyebiliriz. Konu kolay değil ama aynı zamanda zor da değil. Hepsi bir şeyleri nasıl kabul ettiğimiz, hareketlerini nasıl değerlendirdiğimiz ve kanalların nereden geçtiği anlamına geliyor” ifadelerini kullandı.

“Kadın konusu odaklandığım temel konu”

Medyanın kadın sorununa yaklaşımı hakkında da değerlendirme yapan Leyla Şems El-Din, “Kadın konusu, tüm toplumlarda hassas ve temel bir konudur. Kadın konusunu aile ve toplum sorunundan ayırmıyorum ama araştırmam daha çok kadın ve kadın görüşleri üzerine. Çünkü kadınlar toplumun temel taşıdır. Kadın davası neden önemlidir? Çünkü toplumumuzda kadına yönelik uygulamalar haksızdır ve toplumdaki rolümüz de mevcut adaletsizliklerle yüzleşmektir. Kadın konusu odaklandığım temel konudur. Bu nedenle medya aracılığıyla kadın davalarının nasıl ele alındığını ve toplumun onlarla nasıl ilgilendiğini takip ediyorum” şeklinde konuştu.

“Medya kadının toplumdaki aktif rolünü ortaya çıkarmalı”

Kimi değişikliklere rağmen medyanın hala kadın sorunlarının çözümündeki olumsuz rolünü eleştiren Leyla Şems El-Din, “Kadın sorunları kimi vesilelerle tartışılıyor. Örneğin kadına yönelik şiddet ile mücadele günü, 16 Gün kampanyası gibi günlerde tartışılıyor. Kadın sorunları tüm kanallarda ve bazen haberlerde yer alıyor. Kampanyalardan sonra, medya kadın konularında sessizleşiyor ve ancak üzücü bir olay olursa yer veriyorlar” ifadelerini kullandı. Kadın sorunun etkili sonuç vermesi için medya alanında kalıcı olarak yer alması gerektiğine işaret eden Leyla Şems El-Din, medyanın kadının toplumdaki aktif rolünü ortaya çıkarması gerektiğine işaret etti.