Kobanêli çocuklardan çağrı: Haklarımız neden korunmuyor?
Dünya Çocuk Hakları Günü’ne ilişkin konuşan Kobanêli çocuklar, bölgede yaşayan çocukların savaş koşulları içerisinde büyüdüğüne dikkat çekerek, “Bugün çocuk haklarını savunduklarını söyleyen devletler nerede? Neden bizim haklarımızı korumuyorlar” diye sordu.
DILUCAN BOZÎ
Kobanê – 20 Kasım, 1989 yılından bu yana Birleşmiş Milletler (BM) tarafından dünya genelinde çocukların karşı karşıya kaldıkları hak ihlallerini gündeme taşımak amacıyla “Dünya Çocuk Hakları Günü” olarak kutlanmaktadır. Özellikle savaş, yoksulluk ve sefaletin hüküm sürdüğü coğrafyalarda yaşam mücadelesi veren çocukları korumak ve koşullarını iyileştirmek için 20 Kasım 1989 tarihinde BM Genel Kurulu “Çocuk Haklarına Dair Sözleşme”yi imzalamış ve o tarihten bugüne 20 Kasım’ı “Dünya Çocuk Hakları Günü” olarak ilan etmiştir. Sözleşmede yer alan maddelere rağmen 32 yıldır tüm dünyada çocuk hakları ihlali sürüyor. Sözleşmenin uygulanmaması, çocukların ayırımcılığa maruz kalmasına neden olurken, yaşama, gelişme ve temel hakları önündeki engeller de kaldırılmıyor.
Maddelerin gereği yerine getirmiyor
Sözleşmeyi 197 devletin imzalarken, Türkiye ise 1995 yılında “eğitim”, “ifade özgürlüğü”, “kendi kültürünü yaşatma” ve “kendi dilini özgürce kullanma” haklarını içeren 17, 29 ve 30'uncu maddelerine çekince koyarak imzaladı. Çocuk hakları alanında yayınlanan raporlar ve açıklanan istatistikler, Türkiye’nin çekince koymadan imzaladığı maddelerin de gereğinin yerine getirilmediğini gösteriyor. Yine Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye, Rojava ve Kuzey Kürdistan’da yaptıklarına bakıldığı zaman insanlık dışı uygulamalar olduğu görülüyor.
Savaşın mağduru çocuklar
IŞİD, El-Nusra ve Türkiye’nin yaptığı operasyonlar nedeniyle Kuzey ve Doğu Suriye’de çocuklar eğitim ve yaşam haklarından mahrum bırakılıyor. Her ne kadar Çocuk Hakları Sözleşmesi birçok devlet tarafından imzalanmış olsa da çocukların hiçbir hakları yok ve çocukların varlığı korunmuyor. Ortadoğu’da savaş nedeniyle her gün onlarca çocuk katlediliyor. Bütün bunlar BM’nin gözü önünde gerçekleşiyor. Hiçbir uluslararası devlet çocuklara yönelik yapılan bu haksızlığa tepki göstermiyor. 2013 yılından bu yana Suriye topraklarında harlanan savaştan en çok etkilenenler çocuklar. 27 Eylül 2014 Türkiye’nin desteğiyle IŞİD Kobanê’ye saldırdı. Bu saldırı sonucunda bölge halkı yerinden yurdundan göç etmek zorunda kaldı. Göç sırasında çok sayıda çocuk yaşamını yitirdi. Çok sayıda çocuk da annesiz veya babasız kaldı. Halkın Kobanê’ye dönmesinin ardından 25 Haziran 2015’te Kobanê’de IŞİD intihar saldırıları düzenledi. Bu saldırılar sonucunda 35 çocuk yaşamını yitirdi. Birçoğunun anne ve babası saldırılarda öldü. Çeteler çocukların gözlerinde insan öldürdüğü için bu çocuklar bugün hala topluma sağlıklı bir şekilde katılamıyor.
On binlerce çocuk göç yolunda öldü
Her bir saldırıda halk ya göç edecekti ya da çocuklarının gözlerinin önünde yaşamasını kabul edecekti. Her anlamıyla mültecilik, ölüm anlamına geliyor. Bunlardan en somut örneği Alan’dır. Kobanê’den olan Alan 2015 yılında ailesiyle birlikte göç etmek istedikleri sırada içinde bulundukları gemi Türkiye’de batıyor ve Alan yaşamını yitiriyor. Alan gibi göç yollarında yaşamını yitiren on binlerce çocuk var.
Eğitim hakkından mahrum kaldılar
Çetelerin bu saldırılarının ardından 20 Ocak 2018’de Türkiye uçak, havan, keşif uçaklarıyla Efrin’e yönelik operasyon gerçekleştirdi. Bu operasyonlar nedeniyle Efrinliler Şehba’ya göç etmek zorunda kaldı. O süreçte göç eden Efrinliler bugün hala Şehba’da çadırlarda yaşamlarını sürdürmeye çalışıyorlar. Bu operasyon sonucunda da onlarca çocuk katledildi ya da yetim öksüz kaldı. Çocuklar ayrıca eğitim ve öğretim haklarından da mahrum kaldı.
Çocukların hakları korunmuyor
9 Ekim operasyonundan kısa bir süre sonra Girê Spî’den olan 6 yaşındaki Sara Rifet adındaki çocuk okula gittiği sırada Türkiye’nin keskin nişancıları tarafından hedef alınarak katledildi. 9 Ekim 2019’da Türkiye uçak, havan, obüslerle Cizîr ve Fırat bölgesine operasyon yaptı. Bu operasyon sonucunda Serêkaniyê ile kırsal bölgeleri, Girê Spî, Siluk ve kimi kırsal bölgeler Türkiye ile çetelerin kontrolüne geçti. Buralarda yaşayan yurttaşlarda Kuzey ve Doğu Suriye’nin değişik kentlerine göç etmek zorunda kaldı. Bu bölgelerdeki yurttaşların çocukları bütün çocukluk haklarından mahrum bırakılmış durumda. Yasaklı kimyasal silah kullanımı sonucunda da Serêkaniyê’den olan 13 yaşındaki Mihemed bedeninin birçok parçasını kaybetti. Yaşanan bütün bu olaylara rağmen çocuk hakları komiteleri, insan hakları örgütleri duruma sessiz. Kobanêli çocuklar konuya ilişkin ajansımıza konuştu.
“Güvenli bir yerde yaşamak istiyoruz”
Kendini bildi bileli savaşın içinde olduklarını belirten 12 yaşındaki Aca Eli, “Yaşamımız savaş olmuş durumda. Türk devletinin saldırıları nedeni çocuklar toplumun içine bile giremiyorlar. Kobanê’de yaşanan savaş nedeniyle hala toparlayamayan çocuklar var. Bizim sınıfımızda olan kimi çocuklar var hala korkuyorlar. IŞİD’in gelmesinden, annesiz ve babasız kalmaktan korkuyorlar. Diğer ülkelerde çocukların keyfi yerinde biz burada ya ölüyoruz ya da sakat kalıyoruz. Bugün hala çocuklar Türk devletinin mayınlarından kaynaklı yaşamını yitiriyorlar. Çoğu zaman eğitim hakkımızdan mahrum kalıyoruz. Güvenli bir yerde anne ve babalarımızla yaşamak istiyoruz” diye konuştu.
“Dünya kulağını çığlıklarımıza kapattı”
Demir işi yapan Mihemed Mustafa da, “Benim yaşımdaki çocukların okulda olması gerekirken, ben çalışıyorum. Buna mecburum. Çocuk haklarını savunduklarını söyleyen devletler sözleşmelerine göre hareket etmiyorlar. Eğer sözleşmelerine göre hareket etmiş olsaydılar bugün bizim durumumuz böyle olmazdı. Benim gibi çocuklar her gün ya öldürülüyorlar ya da annesiz babasız kalıyorlar. QSD dışında bugüne kadar hakkımızı savunan kimseyi görmedik. Mihemed adındaki çocuğun kimyasal silah ile nasıl yakıldığını gördük ve bu olaya şahit olduk. Sesi dünyada yankı buldu ama herkes onun sesine kulağını kapattı. Türk devletine herhangi bir ceza vermediler” dedi.
“Kürt çocukları yaşamasın istiyorlar”
12 yaşındaki Şeyda Ehmed, “Bu bölgede yaşayan çocukların hepsi savaş içinde büyüdü. Bugün çocuk haklarını savunduklarını söyleyen devletler nerede? Neden bizim haklarımızı korumuyorlar? Saldırı olduğunda çok korkuyoruz ve saklanıyoruz. Günlerce dışarı çıkmıyoruz ve biliyoruz ki dışarı çıktığımız takdirde öldürüleceğimizi biliyoruz. Birçok arkadaşımı bu şekilde kaybettim. Çoğu göç etmek zorunda kaldı. Anne babasız kalmaktan korkuyoruz. Türk devleti Kürt çocuklarının yaşamasını istemiyor” ifadelerini kullandı.
“Savaş istemiyoruz”
“Savaş istemiyoruz” diyen Mihemed Enwer ise, “Bölgemizde olan savaşın kurbanı biz çocuklar oluyoruz. Okumak istiyoruz ölmek değil. Ölmek ve annesiz babasız kalmak istemiyoruz. Savaş çocukları yetim öksüz bıraktı. Her şeyden mahrum kalmamıza neden oldu. Bir bayram olduğunda çocukların mutlu olmadığını görüyoruz. Çünkü yetim ve öksüzler. Kamplarda yaşayan çocukların durumu iyi değil. Evlerinden uzaklar ve hep evlerine geri dönmek istiyorlar. Bu savaşın son bulmasını ve kanın durmasını istiyoruz. Çocuklar bir araya gelip oyunlar oynayabilsinler istiyoruz” şeklinde konuştu.