‘Kobanê direnişi devam ediyor’

Dünya halklarına umut olan Kobanê direnişi, kendi içerisinde binlerce farklı hayat ve hikaye barındırıyor. Bu hikayelerden birinin sahibi olan Semire Ahmed, direnişlerinin hala devam ettiğini ve topraklarını bırakmayacaklarını söylüyor.

DİREN ENGÎZEK

Kobane- Suriye’de 2011 yılında başlayan isyan dalgası ile Rojava Kürdistan’ında yaşayan Kürt halkı kendi sistemini kurmayı başardı. Büyük bir devrim sürecine dönüşen dalga büyüyerek devam etti. Şam hükümetinin çıkartılmasıyla Kobane Halk Meclisi kenti yönetmeye başladı. Kobanê ismi daha sonra büyük bir direniş ile tüm dünyaya duyurulacaktı. 

Türk devleti destekli çeteler devrimin her alanına saldırıyordu. İlk olarak 2012 yılında Asifet Şimal adındaki grup Efrîn’in Qestel Cindo köyüne yaptığı saldırı boşa çıkarıldı. 11 Kasım 2012’de bu kez Serêkani’ye saldırdı. Efrîn, Halep’teki Şex Meqsut ve Eşrifiye mahalleleri ile Şehba’nın Tel Aran ve Tel Hasıl, Naman, Ehraz Beldeleri ile Bab ile Cerablus’taki Kürt köyleri de saldırı altında kaldı. 2013'te de aynı şekilde Türk devletinin desteğiyle DAİŞ'in vahşi saldırıları devam etti.

Kobanê direnişi başladı

Rojava Devrimi açısından önemli bir eşik olan Kobanê direnişi IŞİD çetelerinin 15 Eylül 2014 yılında Kobanê’ye saldırması ile başladı. Başta Kürdistan halkı, kadınları ve gençleri bu direnişi sahiplenirken dünyanın her yerinde halklar destek verdi ve her yerden direnişte yer almak için kadınlar, gençler geldi. 134 gün süren savaşın sonrasında Kobanê özgürleşti. 15 Eylül’den 26 Ocak’a kadar 600’ü aşkın YPG/YPJ savaşçısı yaşamını yitirdi.

Kobanê savaşında kalan Kongra Star üyesi Semire Ahmed savaşta yaşadıklarını, gördüklerini direnişin tanığı olarak anlattı. Kuzey ve Doğu Suriye’deki IŞİD’e karşı verilen savaşlarda Semire Ahmed’in üç çocuğu yaşamını yitirir. “1995 yılında özgürlük hareketini tanıdım. Apocuları tanıdım. Kobanê’li bir kadın olarak cephe, mahalle çalışması yürüttüm” diyen Semire Ahmed Kobanê’de bir mahalle olan Kaniya Kurda’da yaşadıklarını ve Rojava Devrimi’ne kadar Suriye Devleti’nin Kürt ailelerine sürekli işkence yaptığını ancak buna rağmen iki kadın burada çalıştıklarını söyledi.

‘DAİŞ önce köylere saldırdı’

Semire Ahmed 2012 yılına kadar Kaniya Kurda’da cephe çalışması yürüttüğünü belirterek şunları anlattı:

“Bu süreçten sonra ilk olarak Kürdistan Öğrenciler Birliği (YXK) oluştu sonrasında YPG, YPJ çıktı. Kurumlarımız açıldı. Benim çocuklarımda YXK’ de yer aldı. Kızım ve oğlum askeri harekete katıldı. Bizde yurtsever bir aile olarak onların önünü hiç almadık. Burada Yekitiya Star çalışmaları vardı. Bende orada çalışmaya başladım. 2014 yılında DAİŞ saldırdı ve savaş başladı. DAİŞ Türk devleti tarafından örgütlendirildi ve alanlarımıza saldırtıldı. İnsanlar korkuyla göç ettiler. Biz Kaniya Kurda’da kalıyorduk. Kobanê şehrine ulaşmadan önce köylere saldırdılar kızım burada şehit oldu. Adı Jin’di. 14 arkadaşı ile onların cenazelerini halada bulamadık. Kızım şehit düşünce oğlumda katıldı, iki küçük kızım vardı onları Kuzey Kurdistan’a yolladık. Ama ben, eşim ve diğer oğlum buradan çıkmadık.”

“İnsanın gözleri ile gördükleri başka oluyor” şeklinde belirten Semire Ahmed devamında “Ülkende savaş var, sen topraklarının üzerinde kalmalısın bunu biliyordum. Birçok insan göç etti ama bir kısmı da burada Til Şayır’da kaldı. Orada çadır kurdular. Burada çok sayıda sivil şehit düştü. Onlara top attılar, havan attılar, mermi attılar ama gitmediler. Biz kadın hareketi olarak onların hep yanındaydık” dedi.

‘Erdoğan’ın sözleri boğazında kaldı’

Semire Ahmed savaş sırasında en çok Kadın Savunma Birlikleri (YPJ) savaşçılarının moralli olmasından etkilendiğini ifade ederek şunları söyledi:

“Düşmana saldırdıklarında tilili sesleri, sloganlarla ve moralleri ile saldırıyorlardı. Biz ile DAİŞ arasında iki mahalle vardı. Kaniya Kurda alanından başladılar saldırmaya ş. Serhat alanına kadar ama buradan ilerleyemediler. Kobanê’nin çok az bir kısmı elimizde kaldı. Bu halkın çocukları sayesinde burası kaldı. Bu esnada Erdoğan dedi ‘Kobanê düştü düşecek.’ Ama boğazında kaldı bu sözü. Önderlik seferberlik ilan etti. Her yerde insanlar ayağa kalktı. Bu yüzden binlerce insan Kobanê’ye geldi.”

Dört kadın bir karar alır

Kobanê’ye gelenlerin birçoğunun alanı tanımadığı için çok erken yaşamını yitirdiğini anlatan Semire Ahmed, “Kader (Kader Ortakaya) isminde bir kız vardı. İstanbullu bir kızdı herhalde hiç Kobanê’ ye de tanımıyordu. Ama televizyondan görüyor. Türk devleti onu sınırda şehit düşürdü. Cenazesini buraya getirdiler. Hiç bilmiyordu Kobanê neresi yetişemedi. Biz bu arkadaşı gördük” şeklinde konuştu.

Yaşadıkları bu olaydan sonra dört kadın olarak bir karar aldıklarını söyleyen Semire Ahmed, “Esas şimdi kalmaya karar vermiştik. Hiçbir şeyden korkmuyorduk, arkamızda bıraktığımız çocuklar aklımıza gelmiyordu. Burada savaşan gençler bizim çocuklarımızdı. Onlar her şeyi bırakıp gelmişti, biz onların annesiydik nasıl onları bırakıp gidebilirdik. Yemek yapıyorduk, yaralılara yardım ediyorduk” dedi. Ayrıca burada kaldıkları süreçte yaralılarla ilgilendiklerini aynı zamanda yaşamını yitiren savaşçıları defnettiklerini de sözlerine ekledi. 

Semire Ahmed: Ben en çok Diyar’dan etkilendim

Savaşta birçok olaya tanıklık ettiklerini belirten Semire Ahmed şunları ifade etti: “Bir arkadaş vardı adı Diyar’dı, evin tek çocuğuydu. O da seferberlik ile gelmişti. En çok ondan etkilendim. Bizi çağırdılar dediler yaralanmış, onu çıkartmaya çalışıyorlardı. Ben gittim yanında durdum annesini sayıklıyordu. Dedim ‘ben senin annenim’ ona sarıldım. Ağladı. Sonrasında şehit düştü. Onun mendili yanımdadır. Şehit düşen çocuklarımın eşyalarının yanında. Benim bir parçam gibiydi. Savaştan sonra annesi geldi yanımıza bizi ziyaret etti, ona da anlattım.”

Savaşta yaşam devam ediyor

Savaş sırasında sınırda bekleyen ailelerin durumuna da değinen Semire Ahmed yaşadıklarını şu olay ile paylaştı: “Bir gün beni çağırdılar ve dediler bir kadın hamile çocuğu olacak ne doktor var ne de ebe, beni de çocuğu doğurtmam için çağırıyorlar. Ben de bilmiyorum. Gittim bir traktörün kasasını ev gibi kullanıyorlar. Hava çok soğuk. YPJ’li arkadaşların yanına gitsem olmaz diye düşündüm, onlar bilmez. Tanıdığım anneleri tek tek gezdim birini buldum ve getirdim. Soğuk gelmesin diye biz diğer anneler kadının etrafında durduk. Bir annede ebelik yaptı. Bir kız çocuğu geldi dünyaya. Dediler adını ne koyalım kızın annesi dedi, şehit bir arkadaşın adı olsun. Dediler Semire’nin kızı yeni şehit oldu, o zaman adı Jin olsun. Öyle, o savaşta doğan kız çocuğunun adı Jin oldu. Geçen yıl onu gördüm sarışın bir kız çocuğu olmuştu, büyümüştü. Ben annesini tanımadım ama o beni tanıdı hemen.”

Semire Ahmed, ayrıca Özerk Yönetim’den erkeklerinde onlar ile kaldığını, eşinin de savaşa girdiğini belirtti. “YPJ’li arkadaşlar bana diyordu sizin gibi anneler olursa Kobanê düşmez. Haklarını yememek lazım 8 erkek arkadaş da bizimle kaldı. Onlarda bizimle yemek yapıyorlardı” diyen Semire Ahmed sözlerine şunları ekledi: “Onlarda yaralılara yardım ediyorlardı. Akşamları nöbet tutuyorlardı. Kadın arkadaşlar burada kalıyor o zaman bizde kalırız dediler, bizde savaşçıların yanında kalırız dediler.”

‘Kobanê bu savaşçılar sayesinde ayakta kaldı’

Kobanê’nin bu savaşçılar sayesinde ayakta kaldığını dile getiren Semire Ahmed, “Onlar olduğu için ölümden hiç korkmadık. Biz bir eve girdik bir arkadaş şehit düşmüştü. Şehit düşmeden önce kendi kanıyla ben ‘Kobanê’ye borçluyum’ diye duvara yazmıştı.  Parçasını, canını ruhunu vermişti ama hala ben borçluyum demişti.  Eğer Kobanê direnişinde çocuklarımız şehit düştüyse, biz buradan çıkmayız hiçbir güç bizi buradan bir yere çıkartamaz.”

‘Kuzey Kurdistan halkı bize çok yardım etti’

Kuzey Kurdistan halkının sınırda 4,5 ay nöbet tuttuğunu ve yardımlarının çok olduğuna dikkat çeken Semire Ahmed şunları aktardı: “Bakur halkı yağmur, kar dinlemedi. Kobanê direnişi boyunca onlarda bizim yanımızdaydı. Kuzeye geçen Kobanêlileri kucakladılar. Biz çok teşekkür ediyoruz. Ne lazımsa burada bize gönderiyorlardı. Şehitlerimizi kaldıramıyorduk, Kuzey Kurdistan’a yolladık şehitlerimizi onlar defnetti.”

‘Topraklarımızı bırakmayacağız’

Semire Ahmed, son olarak Kuzey ve Doğu Suriye’nin hala Türk devleti ve çeteleri tarafından tehdit altında olduğunu vurgulayarak, “Her gün havan, top atıyorlar sınırlarımıza, suyu kesiyorlar. Sınırda insanlarımızı katlediyorlar. Birçok kişi saldırılar yüzünden bu yıl şehit oldu. DAİŞ’e Türk devleti yardım ediyor önce onları bizim karşımıza çıkardılar, şimdide doğrudan bize saldırıyorlar. Biz bu tehlikenin farkındayız. Kobanê direnişi devam ediyor, bitmez. Kobanê halkı, kadınlar ve özellikle anneler olarak her zaman ayakta olacağız. Topraklarımızı bırakmayacağız.”