HTŞ, İdlib'te eşleri ölen kadınların evlerine el koyuyor

Türk devletine bağlı çete grubu HTŞ'nin denetimindeki İdlib'te kadınlar, yaşadıkları evleri eşlerinin üzerine kayıtlı olduğu için HTŞ veya eşlerinin aileleri tarafından çocuklarıyla evlerinden çıkarılarak, mülk paylaşımlarından yararlandırılmıyorlar.

HEDÎL EL-OMER

İdlib – Kadınlar yüzyıllardır var olan haklarını geri almak için büyük bir mücadele içinde. Bu hakların başında yaşam hakkı geliyor. Devlet- erkek şiddetiyle karşı karşıya kalan kadınlar, hayatta kalabilmek için direnmek zorunda bırakılıyor. Artık kadın hayatta kalmanın yanından sosyal, siyasal, ekonomik ve başta dil olmak üzere kültürel haklarında temel savunucusu. Bu hakların içerisinde mülk edinme, miras hakkıda söz konusu. Kimi ülkelerde mülkün idaresi yasal olarak erkeklere verilirken, ataerkil toplumlarda da erkek çocuk veya koca esas alınıyor mirasta.

Bir kısmının Türk devletine bağlı  Tahrir El Şam (HTŞ)  çetelerinin, bir kısmının ise Şam hükümetinin yönetiminde olduğu İdlib'de insan hakları tablosu gün geçtikçe kötüye giderken bu durumdan en çok kadınlar etkileniyor. HTŞ çeteleri işgal ettiği alanlarda halkın malını gasp ediyor. Bununla birlikte eşlerinden ayrılmış veya eşlerini kaybetmiş kadınların da yaşadıkları evler dahil tüm mal varlıklarına el konuyor.

Bu durumu ile karşı karşıya kalan kadınlar yaşadıklarını ajansımıza anlattı.

Kıyafetlerini bile alamadılar

İdlib'in Ariha ilçesindeki 37 yaşındaki Marwa Al-Kayyali, evinin eşinin üzerine kayıtlı olduğu için HTŞ tarafından5 çocuğu ile evine girmesinin engellendiğini belirterek, “Kıyafetlerimizi bile yanımıza almamıza izin vermediler. Bizi evsiz bıraktılar” dedi.  HTŞ'nin bölgeyi 2015 yılı sonlarında işgal ettiğini anlatan Marwa Al-Kayyalli, “Ev nüfus kayıtlarındaki çalışmaları nedeniyle Şam'a taşınan eşimin adına kayıtlı. Bu yüzden bizi evden çıkardılar” dedi.

Ev satıldı parayı aileye vermediler

İdlib'in kuzeyindeki Salqin kentindeki 31 yaşındaki Afraa al-Jassem da, eşinin yaşamını yitirmesinden sonra 3 kızı ile birlikte eşinin adına kayıtlı olan evlerinden zorla çıkarıldıklarını söyleyen Afraa al-Jassem, “Ev müzayedede satıldı. Satılan paranın büyük bir kısmı eşimin erkek kardeşine ve ailesine gitti. Ben ve kızlarım kiralık eve çıkmak zorunda kaldık” diye konuştu.

‘Ayrımcılık ortadan kaldırılmalı’

Hukuk danışmanı olan 47 yaşındaki Umaima Al-Rashed ise, kadınların maruz bırakıldığı çoklu ayrımcılık biçimleriyle ilgili olarak, “Eşleri yaşamını yitiren ya da boşanmış kadınlar, genellikle eşleri adına olan arazi ve mülke erişimleri engelleniyor. Buna ek engeller de var tabi. Kadının eşinin akrabaları veya fiili yetkililer, sahip oldukları şeyleri ellerinden alıyor. Onları kovuyorlar. Evlilik ve aile ile ilgili tüm konularda kadınlara karşı her türlü ayrımcılığın ortadan kaldırılması gerekir. Barınma da dahil olmak üzere uygun yaşam koşullarından yararlanmalarının sağlanması gerekir” diye vurguladı.