Hilala Mehmûd: Haklarımız için adım atmaktan korkmamalıyız

Til Koçer’de Mala Jin Sorumlusu Hilala Mehmûd, 19 Temmuz Devrimi’yle kadınların gasp edilen haklarına yeniden kavuşmaya başladığını belirterek, “Kadınlar olarak sürekli ileri adım atarak haklarımızı almalıyız. O zaman kazanımlarımızı koruyabiliriz” dedi.

SORGÜL ŞÊXO

Dêrik -Irak sınırındaki Til Koçer ilçesi, Kuzey ve Doğu Suriye’nin Cizîrê Bölgesi’ne bağlı Dêrik şehrine 60 kilometre uzaklıkta bulunuyor. Suriye ile Irak arasındaki en büyük sınır kapısının bulunduğu ilçe olan Til Koçer, coğrafi konumu nedeniyle 2013 yılında IŞİD çetelerinin saldırısına uğramıştı. Til Koçer, YPG savaşçılarının direnişi sonucu Ekim 2013'te özgürleştirildi.

Özgürleştirilmesinin ardından yeniden inşa çalışmalarının başladığı Til Koçer’de, kadınlar örgütlenerek Kongra Star ve Mala Jin’i (Kadın Evi) kurdu. Yeniden inşa sürecinde kadınların gerçekleştirdiği çalışmalara ilişkin Mala Jin sorumlusu Hilala Mehmûd değerlendirmelerde bulundu.

‘Kadınların çığlıklarını duyan kimse yoktu’

Devrim öncesi toplumun örf ve adetler adı altında kadınlara nasıl giyinmesi, nasıl davranması konusunda yaptığı dayatmalara ve gördüğü şiddete değinen Hilala Mehmûd, “Kadınlar toplumda tamamen yok sayıldı, varlıkları kabul edilmedi, kimse sözlerine kulak vermedi. Yüreklerde öyle bir çığlık vardı ki ama duyan olmadı. Kadın şikayet etmek isteseydi dinleyecek, yardım edecek birisi yoktu. 19 Temmuz devrimiyle kadınlar toplumsal bir değişim yarattı ve kadınlar önemli adımlar attı” dedi.

‘Kadınların sokağa çıkması yasaklandı’

Til Koçer’de IŞİD çetelerinin kadınlara yönelik saldırıları ve baskılarına ilişkin Hilala Mehmûd, şunları aktardı:

"Bölgemizde yaşanan savaş ve IŞİD çetelerinin yaptığı kötülükler kadınlarda psikolojik etkiler yarattı.  Kadınlar evlere kapatıldı, kıyafet kurallarının ardından kapanmak zorunda bırakıldı, kadınların sokağa çıkması yasaklandı, ağır şartlar altında yaşadılar. Onların zihniyetine göre yanlış yapan kadınlara ağır cezalar verildi. Çetelerin varlığı, daha önce haklarından mahrum bırakılan kadının bu kez tamamen yok edilmesi kadınların ruhsal sorunlar yaşamasına neden oldu.”

‘Devrimle kadınlara hakları yeniden verildi’

19 Temmuz Devrimi’yle kadınların haklarına kavuştuğunu belirten Hilala Mehmûd, şu örneği verdi: “Eşinden, kardeşinden, babasından veya ailesinden kalan miras hakkını isteyen kadınlar ya katlediliyor ya da evden kovuluyordu. Artık kadınlara miras hakkı veriliyor. Kadınlar miras ve diğer hakları için dava açabiliyor. Sorunlarının çözümü için destek almak üzere bize başvurabiliyor. Çünkü kadınlar alınan hakların bizler tarafından yeniden verileceğini biliyor” diye konuştu.

‘Ben de haklarımı bilmiyordum’

Eğitim çalışmalarıyla kadınlarda oluşan farkındalıklara işaret ederek, kendisinden örnek veren Hilala Mehmûd, “Haklarımı bilmiyordum. Hakkım olduğunu bilsem bile hakkımı isteyemezdim. Önder Abdullah Öcalan'ın düşüncesi ve felsefesiyle kendimi tanıyabildim. Artık her koşulda mücadele edebilir ve kazanabiliriz. Dolayısıyla daha iyi ve daha aydınlık bir gelecek yaratmak için geçmişi unutmamalıyız" diye kaydetti.

‘Toplumda hala ataerkil zihniyet mevcut’

Adalet ve eşitlik için mücadele ettiklerini vurgulayan Hilala Mehmûd, “Cinsiyet eşitliğine dair belli adımlar atıldı ama yeterli değil. Çünkü hala toplumda katı bir ataerkil zihniyet mevcut. Toplumun bunu aşması gerekiyor” dedi.

‘Korkmadan ileri adımlar atmalıyız’

Kadınların katledilmelerini asla kabul etmeyeceklerini vurgulayan Hilala Mehmûd, “Kadınlar, zamanın tozunu ve toplumsal geleneklerin oluşturduğu tüm engelleri üzerinden atmak için mücadele etmeli. Kadınlar olarak irademizle yaşamalıyız. Korkmamalıyız ve sürekli ileri adımlar atarak haklarımızı almalıyız. O zaman başarır ve kazanımlarımı koruyabiliriz” şeklinde konuştu.