Halk suya erişmek için ilkel yöntemler kullanmak zorunda

Fırat Nehri'nin su seviyesinin Kuzey ve Doğu Suriye’de azalması insani ve çevresel felaketlerin ortaya çıkmasına, tarım alanlarının azalmasına ve yer altı sularının kurumasına yol açarak bölgedeki hayatı olumsuz etkiledi.

SÎLVA EL-ÎBRAHÎM

Minbic- Kuzey ve Doğu Suriye’nin Minbic şehrinden geçen Fırat Nehri kıyısında çok sayıda köy yer alıyor. Türk devletinin Kuzey ve Doğu Suriye’ye giden suyu kesmesi nedeniyle halk birçok zorluğa katlanmak durumunda kalıyor. Köylerdeki kadınlar, mekanizmaların ve pompaların yeterli miktarda su dağıtamaması nedeniyle içme suyunu sağlamak için ilkel yöntemler kullanıyorlar. Fırat suyunun merkezinde içme suyundan mahrum bırakılan kadınlar, temiz su için ellerinde bidonlarla iki kilometre yol gidiyor.

Fırat Nehri'ndeki su seviyesinin düşmesi, geniş tarım arazilerinin hizmet dışı kalmasına yol açtı. Suriye'nin kuzeyinde ve doğusunda tarımla geçinen halkın büyük bir bölümü su pompalama istasyonu kurdu ve bu da bir sektör haline geldi. Nehir yatağına uzak kalan insanlar tarımda sulamayı durdurmak zorunda kaldı. Ciddi anlamda susuzluğun yaşandığı bölgede yurttaşlar kaygılı.

Su kirlendi

Minbic şehrinin güneydoğusundaki Qishla Yusef Al-Basha Köyünden olan 60 yaşındaki Amina Al-Hüseyin, Fırat Nehri'nin su seviyesinin düştüğünü belirterek, "Fırat Nehri'nin durgunlaşmasıyla su yüzeyinde mikroplar oluşmaya başladı. Bu durum suyun kirlenmesine ve kokmasına neden oluyor. Köyde leishmaniasis ve kolera dahil birçok hastalık var” sözlerine dikkat çekti.

‘Su savaşı yürütülüyor’

Tişrîn Barajı çevresindeki yaklaşık yedi köye su dağıtan bir pompanın olduğunu belirten Amina Al-Hüseyin, “Diğer köylerde su kaynağı olmaması nedeniyle bu pompa şimdi suyu köylere dağıtıyor. Baraj çevresindeki köylere ise artık on günde bir ya da iki saatliğine su verilebiliyor. Türk devleti Kuzey ve Doğu Suriye’ye karşı bir su savaşı politikası yürütüyor. Uluslararası hukuka göre suyun kesilmesi insanlık suçudur. Bölgede tarımın sulanması da Fırat Nehri suyuna bağlıdır. Susuzluk nedeniyle ekilen ürünlerden istenilen verim de elde edilemiyor” şeklinde konuştu. 

Suriye'nin Fırat Nehri'ndeki su payına el koyması nedeniyle son yıllarda Kuzey ve Doğu Suriye halkının kuyu kazmaya başladığına işaret eden Amina Al-Hüseyin, kuyularında kurumaya başladığını söyleyerek, uluslararası topluma çağrıda bulundu.

‘İlkel yöntemlere döndük’

Kadınlardan Rajha Al-Fawaz ise Fırat Nehri'ndeki su eksikliğinden şikâyet ederek, "Fırat Nehri'nin su seviyesinin düşmesi bizi ilkel yöntemlere geri döndürdü. Bidonları, kovaları doldurup omuzlarımızda suyu taşıyoruz ya da varsa tank ve arabalarla suyu evlerimize taşıyoruz. Su kesintileri bölge halkının durumunu daha da kötüleştirdi. Başta çiftçiler olmak üzere halk, Fırat Nehri'ndeki su seviyesinin düşük olmasından rahatsız” dedi.

‘Hastalıklar yayılmaya başladı’

70 yaşındaki Amina Al-Hadi de yaşananlara dair şöyle konuştu: “20 yılı aşkın bir süre önce Tişrîn Barajı inşaatının başlamasıyla köylerimiz sular altında kaldı. Biz Fırat Nehri'nin kıyısında yaşıyorduk. Günümüzde su şebekeleri ve pompaların bulunmasına rağmen hala suyu bir kovaya koyup omuzlarımızda taşıyoruz. Suyun kirlenmesiyle de kolera gibi hastalıklar yayılmaya başladı. Su sıkıntısının tarımı da etkilemesi nedeniyle gıda güvenliği de tehdit altında.”