Ezidi Soykırımı’nın sekizinci yılı: “Ezidileri yok etmek için kadınları hedef aldılar”

Soykırım’ın sekizinci yıl dönümünde Ezidi Kadın Meclisi’nden Xanê Agal, soykırımın Avrupa’daki Ezidiler üzerindeki izini ajansımıza anlattı.

ELİF AKGÜL

Haber Merkezi - 3 Ağustos 2014’de yaşanan Ezidi Soykırımı’nın üzerinden 8 yıl geçti. 2014’te Irak ve Şam İslam Devleti, Kürdistan Bölgesel Yönetimi'ndeki Ezidi kadın ve kız çocuklarını cinsel köleliğe zorladı, erkekler sürgün edildi ve binlercesi topluca infaz edildi. Soykırım Peşmerge'nin IŞİD saldırıları sonucunda geri çekilmesinin ardından başladı. Birçoğu Şengal’de olmak üzere toplamda yaklaşık 5 bin kişinin öldürüldüğü 10 bine yakın kişinin ise esir düştüğü biliniyor. Ezidi Kürtleri Kurtarma Ofisi verilerine göre, bin 500 Ezidi kurşuna dizildi.

Ezidi Soykırım Günü ilan edildi

IŞİD'in Ezidilere yönelik katliamı uluslararası toplumda geniş yer buldu ve tepki olarak ABD, IŞİD'e yönelik hava saldırılarına başladı. IŞİD'in Ezidi nüfusa yönelik eylemleri yaklaşık 500 bin mülteciye ve binlerce kişinin ölümüne veya kaçırılmasına sebep oldu. Soykırım özellikle Almanya'daki diğer Ezidi topluluklarını da etkiledi. Kürdistan Bölgesel Yönetimi 2019'da 3 Ağustos'u "Ezidi Soykırım Günü" ilan etti.

BM soykırımı kabul etti

Irak ve Şam İslam Devleti'nin Irak'taki Ezidiler'e yönelik 3 Ağustos 2014'te gerçekleştirmiş olduğu katliamlar silsilesi (Ezidilerin deyimiyle 73. Ferman) Birleşmiş Milletlerce soykırım olarak kabul edildi. Soykırım’ın sekizinci yıl dönümünde Ezidi Kadın Meclisi’nden Xanê Agal ile konuştuk. Almanya’nın Hannover kentinde yaşayan Xanê Agal, soykırımın Avrupa’daki Ezidiler üzerindeki izini ajansımıza anlattı.

“Fermanı film izler gibi izlediler”

3 Ağustos 2014’ten bu yana Avrupalı Ezidi kadınlar için ne değişti? Soykırım’ın izi, etkileri hala sürüyor mu? Nasıl sürüyor?

Şengal'de yaşanan soykırım Avrupa'daki Ezidi kadınları çok etkiledi. Çünkü 3 Ağustos 2014’te Şengal'de yaşanan katliamı herkes bir film gibi izledi ve gözleriyle gördü. Görmek ve duymak arasında büyük bir fark var. Geçmişte yaşanan fermanlar duyulmuştu. Ama bu fermanı gözleriyle gördüler. Bilindiği gibi kadın duygusu ve sorumluluğu çok farklıdır. Dolayısıyla en son Şengal'de Ezidilere yönelik yapılan soykırım ve katliam, Ezidi kadınların hem acı hem de sorumluluk duygusunu çok etkiledi. Ezidi toplumu bu fermanlardan dolayı çok ezildi ve çok çekti. Çok acı çekti. Özellikle kadınlar bunu kat be kat yaşadı. Ve bilindiği üzere de her zaman kadınlar ilk hedef olarak alındı. Bundaki amaç biliniyor. Asıl hedef kadınların şahsında Ezidi toplumunu yok etmek. 3 Ağustos 2014’te Şengal'de yaşanan katliamın etkisi, bütün boyutlarıyla Avrupa'da yaşayan Ezidi kadınların üzerinde ilk günkü gibi devam ediyor. Özellikle sahiplenme, uyanma ve sorumluluk duyma yönünde gelişmelere yol açtı. Ayrıca kin ve öfkeyi de beraberinde doğurdu. Bu katliam bütün Ezidilerin ve özellikle Ezidi kadınların yüzünü Şengal'e çevirdi. Etkisi sahiplenme yönünde sürüyor. Dualarıyla, adaklarıyla, maddi ve manevi destekleriyle sahiplenme duygusu çok gelişti ve devam ediyor. Özellikle Ezidi gençlerin uyanışına da yol açtı.

“Avrupa’da doğan Ezidiler için kimliklerini korumak daha zor”

Ezidi toplumunun Avrupa'da yaşaması bir bakıma çok zor ve hiç de kolay değildir. Kürdistan'da doğup büyüyen kesim kendi öz kültürüyle donanmış. Kendi dini inanç ve ulusal değerlerine olan bağlılıklarıyla kendilerini koruyup ayakta durabiliyorlar. Bu kesim sonradan göç edip Avrupa'ya yerleştiği için en az etkilenen kesimdir denilebilir. Zaten genel olarak Kürtlerde ulusal bir uyanışta söz konusu. Ancak Avrupa'da doğup büyüyen kesim, iki kültür arasında sıkışmış kalmış ve ciddi zorluklar yaşıyorlar. Sadece zorluklar yaşıyor demek yetmiyor. Aynı zamanda büyük tehlikelerle karşı karşıyalar. Kapitalist, emperyalist egemen sistemin sahte yaşam ölçüleriyle gençliği zehirlediği ve ne gibi tehlikelere sürüklediği çok açık ve biliniyor. Şüphesiz özgürlük mücadelesinden nasibini almış ve almamış gençlik arasında büyük fark var. Kendini bilmiş kesim önemli bir dereceye kadar kimliğini ve kültürünü yaşayıp koruyabiliyor. Bundan uzak olan gençlik kesimi ise her türlü tehlikeye açık yaşıyor. Bu anlamda genel olarak Ezidi toplumun ciddi sorunlarla karşı karşıyadır diyebiliriz.

“Fermanlar soykırım projesidir”

Soykırım’ın tanınması Ezidiler için neden önemli? Sizler bunun için Avrupa’da nasıl çalışmalar yürütüyorsunuz?

Ezidi toplumu sayısız fermanlara maruz kaldı. Ancak sanki hiçbir şey olmamış gibi davranılıyor. Bu katliamların sorumlularından hiç hesap sorulmadı. Bu insanlık suçunun üzeri kapatıldı. Eski ve yeni suçların deşifre edilmesi, hesap sorulması ve bu vahşetin soykırım amacıyla yapıldığının tanınması bizim açımızdan çok önemli. Fermanlar soykırım projesidir. Soykırımın uluslararası alanda tanınması için şu ana kadar bazı adımlar atıldı ancak henüz çok yetersiz. Bu yönlü dost ve demokrat çevrelerle ortak çalışmalarımız devam ediyor.

“Avrupa mücadelemizin ne yanında ne de karşı”

Avrupa’da Ezidiler neler yaşıyorlar? Hem Avrupa doğumlu hem de göçerek gelenler açısından, ne gibi sorunlar var, kimliklerini koruyabiliyorlar mı?

Bu sorunun cevabı şu şekilde vermek mümkündür. Sen kendine sahip çıkarsan birileri de sana yardım eder. Eğer sen kendine sahip çıkmazsan kimse ne sana sahip çıkar, ne de seni tanır, ciddiye alır. Davulun sesi uzaktan hoş gelir. Avrupa'nın Ezidilere bakış açısı da aynı meseleye dayanıyor. Asıl olarak Avrupa kendi çıkarları için ne gerekiyorsa yapa gelmiştir. Toplumsal yaşam hakları temelinde rahat ve huzurlu bir varlık sürdürebilmek için çok önemli gelişmeler sağlamıştır. Buna şüphe yok. Somut olarak şunu söyleyebilirim. Eğer bizler kendi geleceğimize sahip çıkarsak Avrupa ülkelerinin demokrasi anlayışını zorlayarak önemli sonuçlar elde etmek mümkün. Avrupa ülkeleri mücadelemize ne direkt karşı, ne de direkt yanında. Özellikle dini inanç kültürleri, toplumsal kültür ve kimlikleri savunmak açısından önemli imkanlar sağlıyor.