Ezidi kadınlar için Ferman ve sonrası- 3-

Esir kadınların durumu ve IŞİD’in elinden kurtarılanlar

Yazı dizimizin son bölümünde IŞİD’in elinden kurtulan ve kurtarılmayı bekleyen binlerce Ezidi kadının yaşamış olduğu travma, 2014’te gerçekleşen fermanın uluslararası alanda “jenosit-soykırım” olarak kabul edilmesi için verilen mücadeleyi ele aldık.

SITÎ ROJ

Şengal-  Ezidi toplumunun yaşadığı fermanda kadınlar hedef alındı. Binlerce kadın IŞİD tarafından kaçırıldı, işkenceye maruz kaldı, tecavüze uğradı, köle pazarlarında satıldı. 3 Ağustos 2014 yılında IŞİD eliyle gerçekleştirilen soykırımın en canlı tanıkları esir alınan ve sonradan kurtarılan kadınlardı. 

TAJÊ Koordinasyon Üyesi Riham Heco, kadın hareketi olarak IŞİD’in elinden kurtulan kadınlar ve hala esir olan kadınlar için verilen mücadeleyi anlattı.

“Biz kadın hareketi olarak esir kadınları özgürleştirmek için yoğun bir çalışma içerisindeyiz. Bugüne kadar kadın hareketi olarak esir kadınları kurtarmak için üstümüze düşen her şeyi yaptık ve yapmaya da devam edeceğiz. Esir düşen kadınların aileleriyle ilgilenmeden tutun, bizi esir kadınlara götüren her izin peşinden gittik. Rojava sınırı açıkken Kongre Star ve yine QSD ile diyaloglarımız vardı ve esir kadınları kurtarmak için ortak çalışmalarımız da oldu.  DAİŞ en çok kadınları Reqqa’ya, Tebqa’ya ve o mıntıkalara götürdüğü için kadınların özgürleşmesinde en çok QSD rol oynadı. Bugüne kadar da QSD ile ilişkilerimiz var ve bize bu konuda çok yardımcı oldular. Hatta şimdi bize bir esirin kurtarıldığını söylediler fakat Şengal’e geçiremiyoruz. Irak, esirleri geçirmemize yardımcı olmuyor.  En çok bu konuda sorun yaşıyoruz.”

“Avrupa ülkeleri fermanın izlerini silmek istiyor”

Irak devletinin en başından beri kadınların kurtarılması noktasına engeller yaşattığına dikkat çeken Riham Heco, bir diğer önemli konuya da değiniyor.

“Uluslararası güçler fermanın tanıklarını dağıtmak ve fermanın izlerini ortadan kaldırmak için kurtarılan esir kadınlar üzerinden bir pazarlık yapıyor. Kadınlar kurtarıldıktan sonra, Avrupa ülkeleri bu kadınları götürmek için resmen yarışa giriyor. Götürdükleri her esir kadın bir aileyi ve o aile de bir başka aileyi yanında götürebiliyor. Bu Şengal’i Ezidisizleştirmek demek oluyor. Şengal’de bir direniş oldu ve yine DAİŞ’in elinden Ezidi kadınları kurtarmak için onlarca şehit verildi. Avrupa ülkeleri bunu görmüyor ve kurtarılan kadınları apar topar Avrupa’ya kaçırıyor. Avusturya, Kanada, Hollanda ve daha birçok ülke bu kadınları kendi köklerinden uzaklaştırıyor. Bir nevi yapılan soykırımın tanıklarını, kendi gölgesinde sindiriyor.”

“Irak’la çalışmak istiyoruz”

İnsanları göçertme şebekelerinin oluşturulduğu bilgisini veren Riham Heco, “Biz TAJÊ olarak bu konuda Irak’la ortak çalışmak istiyoruz. Bazı esirlerimizin hangi ülkelerde olduğunu biliyoruz ve bunlara ulaşmak için çabalıyoruz. Bütün konsoloslukları ziyaret ettik ve ‘esir kadınları götürmeyin, bırakın kendi inançlarında kalsınlar’ dedik, ama kimse bizi dinlemedi. Taleplerimiz karşısında sessiz kalma durumu var” şeklinde konuştu. 

Veriler yaşananları özetliyor

Ferman tarihinde Şengal’in himayesinde 12 bin PDK peşmergesi, 6 bin Irak’a bağlı iç ve dış savunma güçleri vardı. Fermanın ardından 360 bin insan Şengal‘den göç etmek zorunda kaldı. 200 bini Başur Kurdistan’a göç etti. 10 bine yakın Ezidi’nin Avrupa ülkelerine gittiği düşünülüyor. 3 bin 504 kadın, 2 bin 869 erkek IŞİD’in eline geçti. Çocukların sayısı ise halâ tam olarak bilinmiyor. Şimdiye kadar bin 188 kadın, 337 erkek,  bin 20 kız çocuğu, 935 erkek çocuğu kurtarıldı. Kurtarılan kadınların 150’si Şengal’de yaşıyor, az sayıda kadın da kamplarda kalıyor. Avrupa’ya gidenlerin sayısı çoğunlukta. Bin 340 kadın, bin 597 erkek halâ IŞİD’in elinde. Şengal‘in genelinde 80 toplu, onlarca da tekli mezar var. Ferman sonucunda yetim kalmış çocuk sayısı da 2 bin 166. Ferman sırasında Ezdalık inancına ait 6 kutsal mekân tahrip edildi.

Katliamı soykırım olarak kabul etmemenin altında ne yatıyor?

Şengal Irak’a bağlı bir yer. Irak topraklarında ve himayesinde ferman gerçekleştirildi ama şimdiye kadar Irak parlamentosu fermanı kabul etmedi. Riham Heco, bunun sebeplerini anlattı.

“Fermanda eli olan bir sürü parlamenter var ve eğer Irak jenosit olarak kabul ederse o zaman suçluların yargılanması gerekir. Suçlular da Irak parlamentosunda gündem olmasın diye her şeyi yapıyorlar.  Bizim de esas ısrarımız Irak’ın Ezidilere dönük gerçekleştirilen soykırımı jenosit olarak kabul etmesidir. Eğer Irak kabul ederse o zaman tüm dünya ülkeleri kabul edecektir. Almanya, Hollanda, Belçika ve Birleşmiş Milletler (BM) Ezidilere dönük katliamı resmen soykırım olarak kabul etti. Bu ülkeler jenosit olarak kabul etti ama bu kabul bir tek kâğıt üzerinde kaldı, gerekleri yapılmadı. Gerekleri yapılmış olsaydı fermanı yapanlar ve sebep olanların yargılanması gerekirdi.  Hatta öyle ki bugün bize dönük ferman devam ediyor. Her gün Türkiye bizi bombalıyor, öncülerimizi, çocuklarımızı katlediyor. Ezidilere dönük soykırım siyaseti devam ediyor.  Jenositi kabul etmek, aynı zamanda soykırım siyasetine dur demek olur.”

“Dünya bize borcunu ödemeli”

Riham Heco, Belçika’nın da fermanı jenosit olarak kabul ettiğini ancak 9 Ekim ittifakının da Şengal halkı için önemli bulduklarını belirtti ve “Yani diyor ki ferman öncesi pozisyona dön. İradesiz, savunmasız, hiçbir hakkın olmasın diyor. Şimdi hem jenosit diyeceksin hem de jenoside kanuni bir kılıf olarak giydirilen 9 Ekim ittifakını da kabul edeceksin. Bu doğru bir siyaset değil aksine aldatmacadır. Bütün dünya biz Êzidilere olan borcunu Jenositi kabul ederek, Ezidi iradesini tanımasıyla yaşananların hakikatine inebilir” diye konuştu.  


 

SONA ERDİ...