Ezidi kadınlar için Ferman ve sonrası -1-
Ezidi kadınlar kendi tarihlerinin en büyük direnişini yazdılar. TAJÊ Koordinasyon Üyesi Riham Heco, Ezidi kadınların yaşadıklarını ve sonrasında nasıl bir mücadele hattı yarattıklarını anlattı.
SITÎ ROZ
Şengal- Ezidi toplumu 3 Ağustos 2014 tarihinde eşi benzeri olmayan bir katliamdan geçirildi. Soykırımın üzerinden tam 8 yıl geçti ama yaraları hala taze. Ezidilere yönelik gerçekleşen 74’üncü Ferman sonunda toplum geri dönülmez bir şekilde değişim yaşadı. Bu değişimin sebebi IŞİD zulmünü en yakından tanıyan bilen kadınlardı. Kadınlar yas tutmak yerine direnişin tarihini yazdı. Üç gün sürecek olan dosyamızda Tevgera Azadîya Jinên Êzîdî (TAJÊ) Koordinasyon Üyesi Riham Heco ile Ezidi kadınların yaşadıklarını ve sonrasında nasıl bir mücadele hattı yarattıklarını ele alacağız. Dosyamızın ilk bölümünde Ezidi toplumunun yaşadığı fermanlar, ikinci bölümünde fermanın ardından örgütlenme ve savunma biçimleri, üçüncü bölümünde ise yine kadınların uluslararası mecrada verdikleri mücadele yer alacak.
Ezidi ve Kürtlerin kaderi kadınlarda birleşti
Soykırımlarla dolu bir tarihin yarım asrı Ezidi ve Kürtlerin ortak tarihi olurken diğer yarım asrında fermanlarla inanç değişikliğine giden Kürtler, ulusal kimliklerinden kaynaklı soykırımdan geçirildiler. Êzidiler ise geride kalan yarım asırda Kürtlersiz ve hatta birçok kez Kürtleri de karşılarında görerek inançlarına dönük fermanları günümüze kadar yaşadılar. Soykırımlarla yükümlü olan tarih görünürde ayrışmaya gitmişse de hesaplarında aynıydı. Soykırımlarla amaçlanan bir halkın inancını ve ulusal kimliğini ortadan kaldırmak ya da kendine entegre etmekti. Her çağın kaybedenleri, savaş ve siyasetin sopası olarak kullanıldılar. Ezidi ve Kürtlerin kaderi kadınlarda birleşti. Yaşanan tüm soykırımların ilk elden vebali kadınlara kaldı. Soykırımlarla yoğrulmuş bu toprakların kadınları, yaşananların bir dökümü gibi.
“Fermanı dillendirmekten vazgeçmeyeceğiz”
Tarihi doğru okuyarak günümüze gelebilmek ya da bugünde yaşananları tarih yaşanmışlıklarına göre okuya bilmek nerdeyse mümkün görünmüyor. Parçalı tarih, parçalı toplumlar ve üstü kapatılan soykırımlar bir asrın tamamını Ezidi toplumundan aldı demek çok abartılı olmaz. TAJÊ Koordinasyon üyesi Riham Heco, bize fermanlarla dolu geçen Ezidi toplumunun geçmişinden kısa bir hatırlatma yaparak konuşmasına başladı;
“Fermanlarla dolu bir geçmişimiz ve acılarımız var. Ezidi toplumunun acılarla dolu bir tarihi var. Bizim dışımızdakiler Ezidilerin yaşamış olduklarını söylenmiş olsun ya da olmasın bizim yaşadığımız hakikat değişmez ve biz de bunları dillendirmekten vazgeçmeyeceğiz. Bizim bu topraklarda yaşadığımız, dünya çocuklarından farklı olarak hikâye ve ninnilerimizin esas teması fermanlar olur. Anneler çocuklarını uyutmak için ağıtlardan örülü ninniler yakar ve kucaklarındaki bebelerini öyle uyuturlardı. Her birimiz kendi annemizden bunu biliriz. Annemin kardeşimi uyuturken yaktığı ağıtı hiç unutmadım ve bugün ben de kendi çocuğumu aynı ağıtla uyutuyorum.”
“Fermanların ve direnişlerin izlerini taşıyorlar”
Hikayelerde acıların yanı sıra direnişlerin de anlatıldığını söyleyen Riham Heco, fermanların ve direnişlerin bu topraklarda birlikte var olduklarını ifade etti.
“Fermanlar ve direnişler birlikte geçti bu topraklardan, ikisinin izini taşıyoruz. Ezidiler yaşadıkları tüm fermanlara rağmen hiçbir zaman boyun eğmedi. Bizim tarihimiz büyüklerimizin bize anlattığı hikayelerde canlı kaldı. Hikayelerde geçen fermanların bizden götürdükleri anlatılırdı. Ezidi köylerinin talan edildiği, yakıldığı, kadınların ve çocukların savaş ganimeti olarak götürüldüğü anlatılırdı. Kısacası yaşanan her ferman bizden birçok şey götürdü. Geçen fermanların şahitleri yoktu ya da varsa da hep sessiz kalmayı tercih ettiler ama ilk defa son yaşadığımız fermanla tüm dünya bizim ne yaşadığımızı gördü. 74. Ferman, yaşadığımız tüm fermanların toplamı gibiydi. Son yaşadığımız fermanda da gördük ki tüm fermanların hedefi de, bize ferman yapanlar da aynıydı. Sadece her dönemin kendine has koşul ve imkânları arasında fark vardı. Yoksa diyebiliriz ki yöntemleri bile aynı, köyleri talan etmek, erkekleri öldürmek ve kadınları- çocukları da kaçırmak. Son fermanda da yaşadığımız durum buydu. Zaten bizim yazılan bir tarihimiz yok, bize ferman yapanlar bizim yerimize, bizim için bir tarih yazdılar ve bu tarih bizim değil onların tarihi oldu.”
Tarihin her döneminde hedef oldular
Resmi belgelere göre Ezidi toplumu 73 ya da 74 ferman yaşamış. Yazılmayan ama Osmanlı İmparatorluğu’nun tozlu arşivinde saklı olan 150’den fazla fermanın belgesi olduğu biliniyor. Osmanlılar dışında Safeviler, Kürt Mirleri ve Araplar tarafından yapılan fermanlar da hesaplanırsa sayı 196’yı buluyor ve belki de aşıyor... Ezidi toplumunun her fermana karşı direndiği belirtiliyor. Ezdalık inançlarını korumak için 630-1918’li yıllara kadar direnmişler. Öte yandan yüzde 90 oranında Ezidi’nin Osmanlı ve Sefevilerin zoruyla Müslümanlığı kabul etmek zorunda kaldığı bilgiler arasında. Fermanlar bugünün Azerbaycan sınırından Ermenistan, Şam ve Halep sınırına, tüm Kürdistanı içine alan bir coğrafyada gerçekleşmiş.
“En çok acı çekenler kadınlar oldu”
“Soykırımlarla geçen tarih aynı zamanda Ezidi kadınların tarihidir’ belirlemesi biz kadınlar için önemlidir” diyen Riham Heco fermanda Ezidi kadınların yaşadıklarını anlattı.
“Her fermanın en çok acı çekeni kadınlar oldu. Savaş ganimeti olarak elden ele satılan dağıtılan, Ezidi kadınları oldu. Güzel kadınlar padişahlara peşkeş çekilirdi, güzel olmayan ve yaşlı kadınlar da saraylarda hizmetçi olarak kullanılırdı. Son fermanda da Ezidi kadınları aynı kaderi yaşadı. Ama aynı zamanda her fermanda Ezidi kadınların direnişi de gelişiyor. Son fermanda bunun örnekleri yaşandı. Yaşanan fermanlarda Ezidi kadınların direnişi dillere destan oldu. Örneğin Zerifa Ose, Osmanlılar yönünü Şengal’e verip Bekira köyüne yakınlaştıklarında, Zerifa Ose Osmanlıların fermanına karşı halkı örgütleyerek isyana kaldırdı. Bunun gibi onlarca örnek var.”
“Kör-sağır dilsiz bırakıldılar”
Fermanda kadınların iradesinin hedef alındığını belirten Riham Heco, şöyle konuştu:
“Yaşanan bunca fermanda Ezidi kadınların iradesi hedeflendi ve toplumda hiçleşen bir pozisyona getirildiler. Kadınlar Ezidi toplumunda namus ve inanç adı altında ev hapsine alındılar. 74. Ferman’dan önce kadınlar iletişimsiz, diyalogsuz, sosyal ilişkileri olmayan, evinin bahçesi dışında hiç bir yer görmeyen bir durumdaydılar. Kadınlar ev hapsinde, kör-sağır dilsiz bırakıldılar. Ferman olunca kaçış yollarını bile bilmiyorlardı. Ezidi kadınların yaşamış oldukları ağır buhranın üstüne ferman yaşadılar. Tabi kadınlar her şeye rağmen teslimiyeti kabul etmedi. Düşmanın eline geçmemek için uçurumlardan atladı, farklı yöntemler kullanarak canına kıydı bedenen, ruhen hiçbir zaman teslimiyet kabul etmedi. Bu, kadınların fermanlara karşı kendilerini koruma yöntemleriydi.”
“Kadınlar kendilerini fermandan korumaya çalıştı”
Riham Heco, kadınların kendilerini korumak için türlü yöntemler geliştirdiğini ifade etti.
“Son fermanda da kadınlar aynı ve daha birçok yöntemle kendini korumak için çabaladı. Örneğin Şehit Cîlan vardı. Cîlan genç bir Ezidi kızıydı ve DAİŞ’in eline geçti. DAİŞ onu satmasın ve inancından uzaklaştırmasın diye bileklerini keserek canına kıydı. DAİŞ’in eline geçen onlarca kadın da evli olmamalarına rağmen evli olduklarını söylediler ve yine çocukları olan kadınlar, genç kızlar götürülmesin diye çocuklarını genç kızlara verdiler ve bu türden yöntemlerle kendilerini korumaya çalıştılar. Birçok kadının elinin altında silah vardı fakat kullanamadıkları için kendilerini savunamadılar. Korkunun, fermanlardan arda kalan zulmün, kadınları hapsettiği gerçeği kadınları fazlasıyla savunmasız bırakmıştı. Kadınlara kalan yöntemlerle Ezidi kadınları kendilerini fermanlardan korumaya çalıştı.”
Tevda ile ilk örgütlenme
Ezidi kadınların Ezdalık inancında rol ve misyonu büyük. Fermanlarla onun için örülen zaman, her ne kadar onun haklarını elinden almışsa da özlerinin böyle olmadığını biliyorlar. Özlerinin şimdi yaşadıklarından çok farklı olduğunu bildiklerinden kaynaklı değişim ve gelişmeye açıklar. Şengal’de her ev, bir ferman hikayesi gibi. Ayrıca 74. Ferman’a karşı kadınların direnişi acıların yanında, olumlu birçok gelişmeyi de kendisiyle birlikte getirdi.
İlk örgütlenme
Tevgera Demokrasî û Azadîyê (Tevda) fermandan önce genel bir örgütlenme olarak oluştu. Tevda IŞİD’in varlığından haberdardı ve Şengal’e bir ferman olacağını ya da bir saldırının gelişeceğini ön görüyordu. Tevda PKK lideri Abdullah Öcalan’ın ön görüsünü Şengal’de dillendirdi ve halkı bu konuda tedbir almaya teşvik eden çalışmalar yürüttü. Halkın bir bölümü buna inandı ama bir bölümü buna inanmadı. Tevda toplumun kendini örgütlemesi gerektiğine inandı ve ev ev, köy köy dolaşarak halka bunu anlattı. Halâ birçok aile Tevda’nın o dönem yürüttüğü çalışmalardan bahseder. Tevda’nın içinde kadın komitesi vardı. O dönem toplumda var olan kalıplar kadınların siyasi bir oluşumda yer almasına izin vermiyordu. Bunun için oluşan komite önce çok zorlandı fakat var olan anlayışlara karşı mücadele etti.
Direniş büyüdü
Tevda’nın yürüttüğü çalışma büyük bir fayda sağladı fermanda binlerce insan Şengal dışına kaçtı ama Tevda çatısı altında örgütlenen ailelerin hiçbiri Şengal dağlarını bırakmadı. Bunun öncülüğünü Şehit Said ve onun etrafında toplanan aileler yaptı ve Şengal dağlarına tutunan binlerce Ezidi sayesinde direniş büyüdü ve bu kez de Şengal yenilmedi. HPG-YJA-Star’a kılavuzluk eden Tevda oldu. Ferman döneminde Şengal’in dışarıyla ile olan ilişkilerini sağlayan, destek getiren, savaşçılara yol gösteren Tevda oldu.
20 Nisan 2004’de Musul’da gerçekleşen kongrede Tevgera Demokrasî û Azadîyê (Tevda) ilan edildi. Şehit Said Hesen başkanı seçildi. 2017’de ikinci kongresini gerçekleştirerek isim değişikliğine gitti, Partîya Azadîya Demokrasîya Êzîdî (PADÊ) oldu. Eş başkanlık sisteminin kabul edilmesiyle Şehit Seit Hesen ve Zehra İsmail eş başkanlar olarak seçildi. 2017’de Irak resmi olarak kabul etti.
Tarihin intikamı: YJŞ
IŞİD saldırılarında insani koridor açıldıktan sonra HPG-YJA-Star ve YPG-YPJ güçleri Şengal’i savunmak için Şengal dağlarına geldi. Ayrıca insanlık koridorundan geçen binlerce insan Rojava’da Newroz Kampı’na yerleştirildi. Kampta onlarca genç kadın YPJ-YJA-Star’a katılmak istediğini söyleyerek Şengal dağlarına, IŞİD’’e karşı savaşmak için geri döndü. Genç kadınların bu hamlesi Ezidi kadınların savunma güçlerini oluşturmaları için attıkları ilk adım oldu. Ezidi kadınları, onları kurtarmaya gelen güçten cesaret ve fikir alarak kendilerini örgütlediler ve böylece YJŞ (Yekîneyên Jinên Şengalê) örgütlendi. YJŞ güçleri, Şengal’de IŞİD’e karşı yürütülen savaşta ve ayrıca IŞİD’i yenilgiye uğratacak ve Ezidi kadınların intikamını almak için Rakka-Tabqa savaşına bile katıldı.
“Kadınlar kendisini savunmasını öğrendi”
Riham Heco, o dönemi de şu sözlerle anlatıyor.
“Biz şimdiye kadar hep kaçtık, bu kez öyle olmadı biz düşmanın üzerine gittik, DAİŞ nerdeyse oraya gittik ve savaştık. İntikamımızı böyle aldık. Bu Ezidi kadınları için bir tarihti. Tüm kadınlar kendilerini savunmak için silah öğrendi. Kadınlara korku salan silah, artık onların kendilerini savunmak için ellerinde taşıdıkları en önemli araca dönüştü. Sadece genç kadınlar değil, aynı zamanda anneler ve birçok Ezidi kadın, kendilerini öz savunmada geliştirdi. Bugün Şengal içinde veya dışında kadına dönük gelişebilecek her saldırı karşısında kendini savunabilecek düzeye geldi. Kadınlar kendisini savunmasını öğrendi.”
2014’de HPG-YJA-Star, YPG-YPJ’nin Şengal’e gelişiyle Ezidi kadınları savunma alanında örgütlendi. 2015’de Yekîneya Parastina Jin - Şengal (YPJ-Şengal) oluştu. Ezidi kadınları 2016 Şubat ayında ihanet ve komploya cevaben birinci savunma kongresini gerçekleştirdi. Kongre sonucunda Yekîneyên Jinên Şengalê (YJŞ) kuruldu. Şehit Berivan Şengalî ilk katılan ve Berivan Arin’de ilk yaşamını yitiren savaşçı olmuştur.
Yarın: Ezidi kadınlar için Ferman ve sonrası -2-
Şengal dağlarında Ezidi kadınların değişimi