Ermeni savaşçılar: Yeni soykırımlara geçit vermeyeceğiz

Nobar Ozaniyan Taburu’nda yer alan kadın savaşçılar, yeni soykırımlara geçit vermeyeceklerini söyleyerek; “Halkların birlikteliğinden korkuyor bu yüzden saldırıyorlar. Ama bizler birlikteliğimizi daha da güçlendireceğiz” dedi.

SORGUL ŞÊXO

Hesekê- Ortadoğu'da yaşayan tüm halklar gibi Ermeni halkı da katliam ve soykırımdan geçen halklardan. Osmanlı Devleti’nin 24 Nisan 1915'te Ermeni halkına yönelik gerçekleştirdiği soykırımda bir buçuk milyondan fazla Ermeni yaşamını yitirdi. Kuzey ve Doğu Suriye’de yaşayan Ermeniler 19 Temmuz Devrim’inin ardından soykırım politikalarına karşı burada örgütlendi. Kendi meclislerini kuran Ermeniler, ayrıca kendi askeri gücünü de oluşturdu.  Ermeni Soykırımı’nın 107’nci yıldönümü vesilesiyle 2019 yılında kurulan Ermeni Ş. Nobar Ozaniyan Taburu savaşçıları, konuya ilişkin ajansımıza değerlendirmelerde bulundu.

Ermenilerin soykırımda yaşadıkları acılar

Konuşmasına soykırımını amaçlarından bahsederek başlayan Zabêl Hoseyan, “Osmanlılar soykırıma aydınları, bilge ve okumuş olan kesimi hedef alarak başladı. Daha sonra bu soykırımı daha da genişleterek bir buçuk milyondan fazla Ermeni’yi katletti. Bu durum bir yıl değil birkaç yıl sürdü. Katliamın amacı Ermeni halkının gücünü, bilgesini ve yeteneklerini yok etmekti. Kuşkusuz, yapılan katliamda Osmanlı ile işbirliği yapan çok sayıda devlet vardı. Suriye'ye doğru gelirken birçok Ermeni açlık ve susuzluk nedeniyle yaşamını yitiriyor. Kimi aileler kalan çocukları alarak büyütüyor. Bu çocukların bir kısmı Müslüman oluyor. Kürt ve Araplar arasında büyüyen bu çocuklar onların kültürünü kapıyor. Osmanlılar soykırım sırasında kafile gibi onları sürdükleri için çok acılar yaşandı. Öyle ki annelerin ölen çocuklarının etlerini pişirerek diğer çocuklarına yedirmeleri aşamasına getirdiler. Ayrıca çok yürümekten kaynaklı ayakları kanayan çocukların ayaklarına Osmanlılar atların ayaklarına vurulan nalları çocukların ayaklarına bağlıyordu. Ayrıca dünyaya gelen yeni kız çocuklarını kendilerine alıyorlardı, erkek bebekleri ise öldürüyorlardı. Osmanlıların Türkiye’de başlattığı soykırım Dêra Zorê kadar sürdü” dedi.

Ermeniler Rojava Devrimi ile yeniden örgütlendi

Ermeni halkının Kuzey ve Doğu Suriye’deki örgütlülük sürecinden bahseden Zabêl Hoseyan, “Bahsettiğimiz çocuklar büyüyüp aslen Ermeni olduklarını öğrendiklerinde gerçeğin peşinden giderek ona ulaştılar. Kuzey ve Doğu Suriye’de yaşanan 19 Temmuz Devrimi’nin ardından, aslını öğrenen Ermeni gençleri bir araya geliyor ve Ş. Nobar Ozaniyan adında bir tabur oluşturuyorlar. Daha sonra tabura kadınlar da katılıyor.  Bugün soykırımda katledilen Ermenilerin torunları olarak, Rojava Devrimi ile yeniden örgütlülüklerini sağlıyorlar ve bununla yeni soykırımların önüne geçmek ve halkın yeniden aynı acıları çekmemesini istiyorlar. Osmanlılar bizi katletti. Ama bizler kendimizi yeniden inşa ettik ve büyüttük. Dil ve kültürümüzü öğrenerek kendimizi geliştiriyoruz. Büyüklerimize yapılan zulmü hiçbir zaman unutmayacağız. Bunun gibi bir soykırımın yaşanmaması için bizler varız ve var olmaya devam edeceğiz” diye ifade etti.

“Halkların birliğinden korkuyorlar”

Tabura 2022’de katılan Yêrivan Ozaniyan, tabura katılım amacını şu şekilde anlattı:

“Babam Ermeni. Sürekli bize Ermeni soykırımdan söz eder, ne acılar yaşandığını anlatırdı. Sonra Ermenileri bir araya getiren bir taburun olduğunu öğrendim. Bunun üzerine bu tabura katılmaya karar verdim. Evde bizler kendi dilimizi konuşmuyorduk sadece nenem Ermenice biliyordu. Tabura katıldıktan sonra ana dilimizi öğrenmek için eğitim görüyoruz. Osmanlıların gerçekleştirdiği soykırıma karşı bu yaşımızda silahlanmak az. Daha fazla bir şeyler yapmalıyız. Kuzey ve Doğu Suriye’de yaşayan Ermeni, Süryani, Kürt, Arap ve tüm halklar Türk devletinin saldırı ve işgali ile karşı karşıya. Burada yaşayan halkların birliği en büyük cevap ve düşmanın yüzüne bir tokattır. Bu yüzden onlarda birliğimize saldırıyorlar. Bizler her geçen gün büyüyor ve burada en çok kadınlar tabura yönünü veriyor.”

Ülke özlemi ismini belirledi

Yêrîvan Ozaniyan adının anlamına ilişkin de konuşarak, “Yêrîvan Ermenistan’ın başkentinin adıdır. Bu yüzden ülkemin başkentinin adını almak istedim. Soyadımı da Ş. Nobar’ın soyadından aldım. Bana seslenenlerin ülkesini hissetmesini istediğim için bu ismi seçtim. Soyadımı da bu taburu kimin ve ne için kurduğu unutulmasın diye seçtim. Ermeni taburundayım. Ağabeyim de YPG’nin içinde yer alıyor. Her iki güç birdir. Çünkü amacımız bir ve ortaktır. Nasıl ki düşmanımız bize karşı bir oluyorsa bizlerinde birlik olması ve birbirimizi tamamlamamız gerekiyor” dedi.

Kız kardeşiyle birlikte tabura katıldı

Kız kardeşi ile birlikte aslen Ermeni olduklarını öğrendikten sonra Ş. Nobar Ozaniyan Taburu’na katıldıklarını dile getiren Guhar Kaybekaya, kardeşiyle birlikte yoldaş olduklarını ve özgürlüğe doğru yürüdüklerini ifade etti. Ermeni olduğunu öğrendikten sonra tabura katıldığını ve katılımın ardından 6 gün sonra kız kardeşini de tabura getirdiğini aktaran Guhar Kaybekaya, “Etrafımızdakiler bizim kardeş olduğumuzu anlamıyor. Arkadaş gibi birbirimize yaklaşıyor ve birbirimize saygı duyuyoruz. Bizi mutlu eden şey Ermeni bir kadının tabura katılmasıdır” diye belirtti. Guhar Kaybekaya, “Halkımızın tehlikeye düşmesine ve işgalcilerin amaçlarını gerçekleştirmesine izin vermeyeceğiz” diyerek konuşmasını sonlandırdı.