Dilan Aydemir: Adalet çocukların babasız bırakılması mı?
Cumartesi Anneleri, eylemlerinin 857’nci haftasında gözaltında kaybedilen ve dosyası zaman aşımından takipsizlikle sonuçlanan Hüseyin Aydemir’in akıbetini sordu. Babası Hüseyin Aydemir’i kaybettiğinde henüz 3 yaşında olduğunu belirten Dilan Aydemir, “Devletin yetkilileri artık bizim de kayıplarımızın katillerini bulsunlar. Adalet çocukların babasız kalması mı?” diyerek, kayıpların akıbetinin açıklanmasını istedi.
İstanbul- “Failler belli kayıplar nerede” sloganıyla her hafta düzenledikleri eylemlerinin 857’nci haftasını da koronavirüs (Covid-19) salgını nedeniyle online olarak gerçekleştiren Cumartesi Anneleri, bu hafta 1995 yılında gözaltında kaybedilen Hüseyin Aydemir’in akıbeti soruldu. İlk olarak konuşan Hüseyin Aydemir’in kızı Dilan Aydemir, babasının ağır baskılara maruz kalması sonucu İstanbul’a yerleşmek zorunda kaldığını ifade etti.
“Babamı onurlu duruşundan tanıyorum”
Dilan Aydemir, 19 Ekim günü babasının dışarı çıktığını ve kendisinde bir daha haber alamadıklarını belirterek, “Annem karakola gidip ifade verdi, başvurması gereken tüm yasal yollara başvurmasına rağmen babamla ilgili hiçbir haber alamadı. Annem kucağında 6 aylık bebeğiyle hiç bilmediği bir şehirde, bildiği birkaç Türkçe kelimeyle babamı aramaktan vazgeçmedi. Baba kelimesini kullanmadan babaya hasret bırakıldık. Ben babamı kaybettiğimde henüz 3 yaşındaydım. Babamı onurlu duruşundan tanıyorum” dedi.
“Kayıpların akıbeti açıklansın”
Faillerin cezalandırılmamasına tepki gösteren Dilan Aydemir, “Devletin yetkilileri artık bizim de kayıplarımızın katillerini bulsunlar. Adalet çocukların babasız kalması mı? Adalet annelerin evlatlarının kaybettirilmesi mi?” diye sorarak, kayıpların akıbetinin açıklanması çağrısında bulundu.
“Tehditler nedeniyle göç etmek zorunda kaldı”
Bu haftaki basın açıklamasını da Cumartesi İnsanlarından Bingöl Elmas okudu. Hüseyin Aydemir’in Lice’nin Tûtê (Yaprak) köyünde yaşadığı ve 6 çocuğu olduğunu aktaran Bingöl Elmas, Hüseyin Aydemir’in hayvan ticareti ile uğraştığını ve kolluğun hedefinde olduğunu söyleyerek, sık sık evinin de basıldığını ve tehditlere maruz kaldığını kaydetti. Ev baskını sırasında gözaltına alınan ve 20 gün boyunca gözaltında tutulan Hüseyin Aydemir’in daha sonra aileyle birlikte önce Diyarbakır’a ardından Adana’ya göç ettiğini ve tehditlerin devam etmesi üzerine en son İstanbul’a taşındığını söyledi.
“İstanbul’da gözaltına alındığı inkar edildi”
Bingöl Elmas, Hüseyin Aydemir’in 19 Ekim 1995 sabahı Avcılar’a Fehmi Tosun’un evine gittiğini ve saat 10.00’da evden çıktılarını ve bir daha geri dönmediklerini söyledi. Bingöl Elmas, “Onların Aksaray’da sivil polisler tarafından gözaltına alındıklarını öğrenen aileleri tüm yasal yollara başvurdu. Her yerde oğullarını arayan Aydemir Ailesi onun polisler tarafından Ankara’ya götürüldüğü, Ankara emniyetindeyken de askeri yetkililerce teslim alındığı bilgisine ulaştı. Ancak ailenin yaptığı tüm başvurular sonuçsuz bırakıldı. Hüseyin Aydemir ve arkadaşı Fehmi Tosun’un gözaltına alındığı devletin bütün kademelerince inkar edildi. Hukuk işletilmedi” dedi.
Dosyaya takipsizlik kararı!
Kayıpların akıbetinin açığa çıkartılması ve suçun faillerinin yargılanmasını sağlayacak şekilde etkin soruşturma yürütülmediğini vurgulayan Bingöl Elmas, dosyaya “zaman aşımı” bahanesiyle takipsizlik kararı verildiği bilgisini paylaştı. Bingöl Elmas, kayıpların akıbetinin açığa çıkarılması ve failler hakkında etkin soruşturma ve kovuşturma yürütülmesi talebini yineleyerek, “Kaç yıl geçerse geçsin, Hüseyin Aydemir için, tüm kayıplarımız için, adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan, 158 haftadır bize yasaklanan kayıplarımızla buluşma mekanımız Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz” şeklinde konuştu.