Dêrazor’dan Til Temir’e göç hikayesi: Burası daha güvenli
Dêrazor’da yaşanan çatışmalar nedeniyle Til Temir’e aileleriyle birlikte göç eden Zabila Esed ve Şemsa Salih, köylerinin güvenli olmadığını şuan çadırda kalsalar bile kaldıkları yerin kendileri için daha güvenli olduğunu söyledi.
SORGUL ŞÊXO
Hesekê – Suriye’de çatışmaların başlamasıyla birlikte yerel ve uluslararası hegemonik güçler bölgeye saldırmaya başladı. Bu saldırılarla birlikte kriz daha da derinleşti ve daha fazla kanın akmasına neden oldu. Savaş merkezi haline gelen Suriye’de halk göç etmek zorunda kalıyor. Özellikle Dêrazor bölgesine Suriye rejiminden DAİŞ çetelerine ve İran ordusuna kadar birçok güç ve çete konuşlanmış durumda. Ayrıca bölgenin bir kısmı Demokratik Suriye Güçlerinin (QSD) elinde. Kuşkusuz Suriye rejimi ve çetelerin egemenliği altında olan bölgelerde farklı bir durum yaşanıyor. Buradaki insanlar güvenli bir ortam olmaması nedeniyle diğer güvenli bölgelere ve şehirlere göç etmek zorunda bırakılıyor. Zabila Esed ve Şemse Salih, eşleri ve çocuklarının yanı sıra birkaç aile ile birlikte 2016 yılında Dêrazor’un güney kırsalından Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetim bölgelerine göç ederek, Til Temir ilçesindeki çadırlarda yaşıyorlar. Bu ailelerin yaşadığı bu yerde komünal bir yaşamın olduğunu söylemek mümkün. Burada sadece bir tandır var ve birçok aile bu tandırda ekmeğini pişiriyor ve suyunu ateş üstünde ısıtıyorlar. Bu ailelerin yaşadıklarını yakından tanımak için kendileriyle görüştük.
Çatışmalar göçe neden oldu
Zabila Esed 45 yaşında. 7 çocuk annesi olan Zabila Esed, “Dêrazor çölünde dünyaya gelip büyüdük. Ancak savaşın başlamasıyla birlikte durum değişti. DAİŞ ile Suriye rejimi arasındaki savaş nedeniyle birçok ev talan edildi ve yıkıldı. Bu durum öyle bir aşamaya geldi ki evlerimizin kapı ve pencereleri çalındı. Bombardıman ve El-Nusra ile Suriye rejimi bazen de DAİŞ çeteleri ve Suriye rejimi arasındaki çatışmalar nedeniyle çocuklarımızı korumak için buradan çıkmak zorunda kaldık. Orada güvenli bir yaşam yoktu. Bir dakika rahat bir şekilde durmak mümkün değildi, sürekli huzursuzduk. Bu durumda nasıl köye ve yıkılan evime döneyim? Şuan köyümüzde Suriye rejimi egemen. 2016 yılında köyden çıktık hala dönemedik. Hayvanlarımızla birlikte Ebû Xeşeb, oradan Hesekê ve oradan da Til Temir’e geldik” diye konuştu.
Daha güvenli yerdeler
Göç ettikten sonra geçimlerini sağlamak için işçi olarak çalıştıklarını ifade eden Zabila Esed, “Buraya yerleştikten sonra iki ay hayvanlarımızı otlattık. Daha sonra işçi olarak çalışmak zorunda kaldık. Şimdiye kadar da Amûdê, Dirbêsiyê ve Qamişlo arasındayız. Giderken hayvanlarımızı da kendimizle birlikte götürüyoruz. Yarı göçmeniz hala. Buğday toplamak, pamuk ekmek ve bahçelere gittiğimizde hayvanlarımızı da otlatmak için yanımızda götürüyoruz. Burası bizim için güvenli ama iş biraz az. Buda zorlanmamıza neden oluyor. Hayvanların otlanması için bir yer tuttuk. Kırmızı toprak var orada. Bu yüzden den yeşillik yok ve hayvanlar doymuyor. Şuan hayvanlardan elde ettiğimiz sütten sadece biraz yoğurt ve ayran ihtiyacımızı karşılayabiliyoruz. Eskisi gibi peynir yapıp satmak için süt alamıyoruz” dedi.
Çadırlar köylerinden daha güvenli
Güvensiz olan köylerine dönmektense çadırlarda yaşamanın kendileri için daha iyi olduğunu sözlerine ekleyen Zabila Esed, “Köye dönersek ne yapacağız. Evlerimiz yıkılmış ama esas olan şey güvenli bir ortamın olmamasıdır. Dönsek de dönmesek de fark etmiyor. Şuan burada güvenli bir şekilde çadırlarımızda yaşıyoruz. Bu yüzden burada kalmamız daha doğru. Köye dönenler öldürülüyorlar. Mayınlar sonucu katlediliyorlar. Diğer yandan kimse köye yaklaşamıyor. Öyle bir yer olmuş ki yakınlaştığında katlediliyorsun. Bu da kendi ayağınla ölüme gitmek demek oluyor. Temel talebimiz bu savaşın son bulması ve köyümüze dönmektir” ifadelerini kullandı.
Yaşadıklarını anlattı
Şemsa Salih ise 50 yaşında ve 4 kız, 5 erkek çocuğu var. Yaşadıkları zorluklara ilişkin konuşan Şemsa Salih şunları söyledi: “Kışın toprak ıslak ve üzerimize de yağmur suyu akıyor. Yazında toz kalkıyor ve rüzgar çadırları kendisiyle birlikte götürüyor. Çadırlar dışında sığınacağımız bir yer yok. Bizle gökyüzü arasında sadece çadırlar var. Burası bizim için daha güvenli, bu yüzden dönmeyeceğiz.”