Daye Gevre acı hikayesini sırtlayıp Şengal’e geri döndü
7 yıldır Federe Kürdistan Bölgesi’ndeki kamplarda kalan Daye Gevre Sileman kendi topraklarının özlemine dayanamadı ve Şengal’e döndü. Daye Gevre halk meclisine giderek “Benim Şengal’den başka gidecek yerim ve sizden başka kimsem yok” dedi.
ROJBİN DENİZ
Şengal- Şengal’den yazdığımız her haberin girişini yaşanan fermanla başlıyoruz. “Ferman” diyoruz öyle ki bu toprakların iliklerine işlendiği kadar göç yoluna giren her Êzidi’nin yüreğinde de gizli bir yara olarak kalmış. “Ferman” diyoruz nice kadını alıp götürdü ve nicesini yapa yalnız bıraktı. Beyinlerine, yaşam gayelerine faşizmi, barbarlığı, vahşeti, dünyanın çivisini gevşetmeye adayan sistemlerin ortaklığında bir kadın kırımı gerçekleşti, bu topraklara ferman yapıldı. Vahşete doyamayan insanlıktan nasibini almamış egemenlerin ve egemenciklerin elinde Şengal üzerinde sallanan ferman sopası her fırsatta Şengal’i vurmaya çalışıyor.
Tüm fermanlar Osmanlı kafasının aynılığında gerçekleşiyor. Fermanların geliştirildiği bilinç aynı ama fermanların yapıldığı Êzidilik-Kürtlük ve bu coğrafyalar aynı değil. Ferman üreten zihniyetin tek yanılgısı eskiye benzemeyen Şengal ve Êzidi toplumunu görmüyor ve kabul etmiyor olmaları.
Şengal’in gerçekliğini duyan herkes kadın dayanışmasına, sevgisine koşuyor. Bunlardan bir tanesi de Daye Gevre. Şengal’den uzağa götürdüğü acılarını kampta kaldığı zaman boyunca kimsesizlik, ait olmama duygusu, zor koşullar, kurulan çadır kentlerin buhranını ekleyerek yükünü ağırlaştırmış. Ağırlaştırdığı acı yükün altında dayanamayan Daye Gevre kendi topraklarına günden güne büyüyen kadın yüreğine koşarak geldi.
7 yıl Başur Kürdistan’da kaldıktan sonra acı, yalnızlık, kederlerle dolu adına “ferman” dediği acı hikayesini sırtlayıp bir avuç eviyle topraklarına, acılarını yüklendiği ilk noktaya geri döndü. “İnsanın kendi toprağı, inancı, insanları gibi yok” diyen Daye Gevre; “Bu dünyada yalnızım Şengal’den başka gidecek yerim, sizden başka kimsem yok size yoldaş sizinle aynı yolu yürümeye geldim” diyerek tüm Şengal’e büyük bir özlemle sarıldı.
Bu toprağın insanlarıyız
Daye Gevre Şengal’e geldiği ilk günü kardeşlerinin ona verdiği evde Xanesor’da, eski anılarına olan özlemini gidermek için sessizce geçirdi. Daha sonra Xanesor halk meclisinin yanına giderek “Topraklarımın hasretine dayanamadım geri geldim, o kamplar bize ait değil bu toprağın insanıyız buralar olmadan yaşayamayız” diyerek Xanesor Halk Meclisi’nden yardım istedi. Halk meclisi üyeleri ve TAJÊ üyesi kadınlar elbirliğiyle Daye Gevre’nin yardımına koştu. Bu arada Daye Gevre bize kısaca hikayesini anlattı
Benim ağıtıma eşlik edenler olur mu?
Daye Gevre Êzdalığı karakterine yediren bir kadın havasında, saçlarını Şengal dağlarına açılan vadilerin yol ayırımı gibi ikiye ayırmış, Êzdalığın ritüeline duran yüz ifadesiyle acılarına ağıt yakıyor. Buğulu bir denizin ardına saklanan gözleriyle bize bakarken öyle derin, yaşadıklarına bizi de eşlik ediyor. Daye Gevre içinde biriktirdiklerini anlatmak istiyor önce gözleri başlıyor konuşmaya; “Sırtımı versem dağlara, içimdeki ağıtları dökülsem benim ağıtıma eşlik edenler olur mu, benim yalnızlığıma dost olan olur mu” diyor bize bakan gözleri. Sonra Xanesor’un tam orta yerine sözcükleri bir bir dökülüyor. Gözleriyle bize anlattıklarını tamamlar gibi yaşadıklarını kendi fermanı ve Êzdalığa yapılan fermanı da bu topraklara yapılan büyük ferman olarak görüyor.
“Êzdalık Kalmayacaktı”
“Xanesor’da yaşıyordum. Fermandan çok önceleri küçük bir aile olarak yaşıyorduk. Sonra eşimi kaybettim. Bir tek oğlum, gelinim ve torunlarım vardı. Küçük ve mutlu bir aileydik. Birbirimize sırtımızı yaslamış, mütevazi yaşıyorduk. Günlerden bir gün, benim kıyametimin olduğu gün oğlumu bir trafik kazasında kaybettim. Torunlarım o zamanlar küçüktü, yanımda kalıyorlardı. Yüreğim ferman yeri gibiydi. Ben daha önce çok güçlü bir kadındım. Sonra yalnız kaldım. Tek kaldım. Her gece oturur gözyaşlarımla sabahlardım. Daha acımı yaşıyordum ki başka bir acı eklendi. Büyük ferman oldu. Tektim kaçan kalabalığa karışarak dağlara sığındık. Bir zulmü yaşadık. Çocuklar, yaşlılar, kadınlar öldü. Bu fermana benzeyen başka bir ferman olmamıştır. Erdoğan bize bunu yaptı. Onlar, İŞİD herkes biliyor. Dağlara sığındığımızda savaşçılar geldi. Onlar bize yardımcı oldu. Bize yemek, su verdiler. Yaşlılarımızı sırtlarında taşıdılar. Bizi İŞİD barbarlığından korudular. Onlar olmasaydı Êzdalık kalmayacaktı bunu bütün dünya biliyor. Biz Êzidiler onların bize verdikleriyle yaşamak istiyoruz. KDP Peşmergeleri bizim için bir şey yapmadı. Onların bu topraklarda yeri yok. Bir daha bu topraklara geri dönmesineler. Irak’ında bize bir faydası yok. Kazimi geldi savaş uçakları Şengal’i vurdu. Bize yaptığı belli oldu. Onuda bu topraklarda istemiyoruz.”
“Kamplarda mutluluk değil yalnızlık var”
Daye Gevre, mülteci kampına gitmesini ve yaşadıklarını anlatmaya devam ediyor.
“Dağlardan indikten sonra Başur Kürdistan’a Arbat mülteci kampına gittim. Kamplarla çok sıkılıyorduk. Yapacağımız hiçbir şey yoktu, çadırlarımızın etrafında dolanıyorduk. Yazımızı ve kışımızı çadırların altında geçiriyorduk. Yaşam koşulları zordu. Bize yapılan yardımlarda çok sınırlıydı. Her gün yanan çadırlar vardı. Öyle çok emin bir yer değildi. Örneğin ben dün Xanesor’a geldim gece öyle evimin bahçesinde yattım hiçbir kaygı ve korkum yoktu rahattım.”
Daye Gevre kampta yaşadıklarını anlatırken kimsesizliğini daha derin yaşadığını söylüyor ve Başur’da olan PADE temsilciliğinin onlara sahip çıktığını, onları kampta tek ziyaret edenlerin onlar olduğunu ve onlarında PADE temsilciliğine kendi evlerine gider gibi gittiklerinin anlatımlarına ekliyor.
“Şengal’e dönemizi istemiyorlar engelliyorlar”
Daye Gevre, topraklarına dönmek için para ödediğini söylüyor. “Kampta dayanamadım ve topraklarıma geri döndüm. Topraklarımı ve komşularımı özlemiştim özleme dayanamayıp geri döndüm. Gelirken bana çok zorluk çıkardılar. Şengal’e ulaşıncaya kadar bütün kontrol noktaların da bana sıkıntı yarattılar, para karşılığında benim Şengal’e ulaşmama izin verdiler. Şengal’e dönmemizi istemiyorlar, engelliyorlar. Bizim üzerimizde siyaset yapıyorlar. Zar zor Şengal’in Xanesor kasabasına kendi kasabama ulaştım. Burası çok değişmiş, kasaba büyümüş. Irak’ta İŞİD’in saldırdığı yerler arasında en erken Şengal toparlanmış. Yolda gelirken Musul’un durumunu gördüm virane, yıkık bir şehir ve kaldığımız yerlere göre 7 yıl içerisinde Şengal çok gelişmiş ve güzelleşmiş. Burada halk meclisleri var. Kadınlar çok gelişmiş, eskiden kadınlar kapının önüne çıkamazdı ama şimdi her alanda gelişti, yaşadıklarımız biz kadınlara çok şey öğretti. Biz, bize yapılan zulmün intikamını kendimizi geliştirerek alıyoruz. Şengal’i biz koruyacağız. Êzidi kadın ve erkekleri ellerine silah almış Şengal’i koruyor. Her Êzidi Şengal’i korumak için silah kullanmasını öğrenmeli. Burası bizim yaşayacağımız, büyüyeceğimiz ve öleceğimiz topraklar.”
O artık yalnız değil
Daye Gevre, kendini kendi topraklarında yalnız, kimsesiz hissetmediğini ifade ediyor. “Halk meclisimiz var. Meclis bana yardımcı oldu, sadece bana değil dost olan herkese yardımcı oluyor. Onlara teşekkür ediyorum” diyor. Halk meclisi ve TAJÊ üyesi kadınlar el birliğiyle Daye Gevre’nin evini yıkayarak toparladılar ve ihtiyaçlarını karşıladılar. Daye Gevre artık kendi kasabasında ve yalnız değil.