Binlerce yıllık tarihten Nazi gettolarına: Sur

Amed’in tarihi Sur ilçesinde çatışmaların ardından yıkılan evler yerine inşa edilen yeni yapıların anahtar teslimine başlandı. Dış görünüşü ile cezaevini andıran evlerin Sur mimarisi ile alakası olmadığını ifade eden Diyarbakır Şehir Plancıları Odası Şube Eşbaşkanı Berivan Güneş, “Fiziki ve sosyo-kültürel yapının değiştirilip dönüştürülmesini amaçlayan bu uygulamalar Sur'daki binlerce yıllık tarihi yok etme üzerine yapılmıştır” şeklinde konuştu.

 

MEDİNE MAMEDOĞLU

Amed- Amed’in Sur ilçesinde 2 Aralık 2015 tarihinde yaşanan çatışmalar sonrası ilan edilen sokağa çıkma yasağı geçtiğimiz günlerde iki mahallede kısmi olarak kaldırıldı. UNESCO Dünya Miras listesinde yer alan Sur’da Fatihpaşa, Hasırlı, Dabanoğlu ve Savaş Mahalleleri yaşanan çatışmalar sonrası 21 Mart 2016 tarihinden alınan “Acele kamulaştırma” kararı ile yerle bir edildi. Tarihi ve tescilli binlerce evin yıkıldığı ilçede tam 24 bin insan da göçe zorlandı. 

Yıkım 6 yıldır sürüyor

Evlerin kepçeler ile yerle bir edildiği ilçede Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından alınan kamulaştırma kararı sonrası sokaklar polis bariyerleri ile kapatıldı. 2016 yılından bu yana ilçede sokağa çıkma yasağı ve yıkım sürerken yıkılan evlerin yerine ise bakanlığın deyimiyle “ Modern evler” yapıldı. Diyarbakır’ın mimarisine uygun inşa edildiği iddia edilen evler iki katlı ve dışarıdan getirilen bazalt taşlar ile yapıldı. Evin yanı sıra restorant, butik otel ve eğlence mekânları şeklinde dizayn edilen yapılar mimarlar tarafından “ Nazi gettoları” olarak betimleniyor.

Hak sahipleri mağdur edildi

Dış görünüşleri ile adeta cezaevini andıran yapıların eski Sur evleri ile bir benzerliği bulunmazken evlerin anahtar teslim töreni başladı. İnternet sitesinde satışa çıkarılan evlerin fiyatı 750-800 bin TL arası değişiyor. Ancak hak sahiplerinin bakanlık tarafından mağdur edilip borçlandırıldığı haberler arasında.  Yaşadıkları mağduriyete karşı yurttaşların bir kısmı evlerinin anahtarını almayı reddetti.

Diyarbakır Şehir Plancıları Odası Şube Eşbaşkanı Berivan Güneş, çatışmaların ardından tarihi ve sosyokültürel yapının bozulduğu ilçede yaşanan süreci ajansımıza değerlendirdi.  Çatışmaların ardından riskli alan kararı ile tarihi yapıların tahrip edildiğini söyleyen Berivan Güneş, kamulaştırma ile birlikte tahrip edilen evlerin büyük bir bölümünün yıkıldığını belirti.

“UNESCO bu konuda sürece sessiz ve tepkisiz kaldı”

UNESCO’nun bu süreçte pasif kaldığına değinen Berivan Güneş,  Sur’un korunmasına dair birçok kez UNESCO’ya çağrıda bulunduklarını hatırlattı. Berivan Güneş, çağrılara rağmen sorumluluğun gereken zamanda yerine getirilmediğine dikkat çekiyor.

“Sur büyük uğraş ve emeklerin sonunda 2015 yılının Temmuz ayında Dünya Kültür Mirası listesine alındı. Yaşanan çatışmalar ve yıkım sonrası büyük ölçüde zarar gören ilçe için kimse bir şey yapmadı. UNESCO bu konuda çok sessiz ve tepkisiz kaldı.  2016 yılında İstanbul'da gerçekleşen Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü’nün (UNESCO) Dünya Miras Komitesi 40’ncı toplantısında Sur İlçesi’nde yaşanan yıkım ve tahribatın da ele alınması bekleniyordu.  Ama toplantıda Sur'da oluşan tahribat tartışma dışı bırakıldı. UNESCO'nun bu tavrı hem Sur'da ki tahribatın objektif şekilde kayıt altına alınmasına önemli ölçüde zarar verdi hem de UNESCO’nun güvenirliğini zedeledi.”

“Üç yıl sonra ilçede gözlem yapılabildi”

Sonrasında yapılan oturuma bir çağrı mektubu yolladıklarını söyleyen Berivan Güneş, yolladıkları mektup ile birlikte UNESCO’nun Türkiye’den diğer oturuma kadar güncel ve genişletilmiş bir rapor ve ICOMOS Reaktif İzleme heyetinin ziyareti için bir tarih belirlenmesi kararları verdiğini belirti. 

“UNESCO ile birlikte TMMOB’un da bulunduğu bir heyet 17 Ocak 2019 tarihinde çatışmaların yaşandığı Dabanoğlu, Fatihpaşa, Savaş ve Hasırlı mahallelerinde 36 adet tescilli yapı çevresiyle birlikte ele alarak mahallelerde incelemelerde bulundu. İncelemeler sonrası alanda meydana gelen tahribatlar bir rapor ile kamuoyuna sunuldu.”

“Tescilli ve korunması gereken yapılar yıkıldı”

İncelemelerin evler yıkıldıktan sonra yapıldığına dikkat çeken Berivan Güneş, UNESCO’nun bu süreçte yetersiz kaldığına vurgu yaptı. Yıkılan tarihi, tescilli evler yerine Nazi gettolarına benzer yapılar inşa edildiğini ifade eden Berivan Güneş,  “Yeni yapılan evlere baktığımız zaman Suriçi’nin özgün kent dokusuna yabancı, kimliksiz ve ‘modern’  kent inşa edilmeye çalışıldığı görmekteyiz. Özgün sokak yapısını korumuş 7 metrelik bir sokaktan 15 metrelik bir caddeye dönüştürülmüş birçok sokağı Sur’un geleneksel kent planına aykırı bir şekilde genişletildi. Bunun sonucunda da birçok tescilli ve çevresel değerde korunması gerekli yapı yıkıldı. Sur'u Toledo yapacağını iddia edenler ortaya bu yapıları bıraktı.” şeklinde konuştu.

“Yapılan evler Sur’un mimarisini taşımıyor”

Berivan Güneş, konuşmasının devamında şunları söyledi;

“Bu uygulamalar kentsel sit alanı Sur’un özgün sokak dokusunun, bütünlüğünün ve otantikliğinin tamamen yok etmiştir. Alandaki yeni yapılar özgün geleneksel Diyarbakır mimari dokusuna aykırı, tamamen bazalt kaplı betonarme yapılar olduğunu yerinde de gördük. Yapılan evler cumba, bazalt taş, geniş avlu, sokağa cephe veren kapı pencere açıklıkları ve avlu duvar detayları gibi geleneksel Sur mimari evlerinin belirgin özelliklerini taşımamaktadır. Aynı zamanda yeni yapıların cephesinde yapıştırma yöntemiyle kullanılan bazalt taşın Diyarbakır’ın özgün bazalt taşı olmadığı görülmüştür. Sur'daki yıkımın sadece fiziksel olmadığını, sosyo-kültürel yapısına bir müdahalenin olduğunu açıkça görebilmekteyiz.”

Diyarbakır Şehir Plancıları Odası Şube Eşbaşkanı Berivan Güneş, Sur’da binlerce yıllık tarihin yok edildiğini belirtti.

“Fiziki ve sosyo-kültürel yapının değiştirilip dönüştürülmesini amaçlayan bu uygulamalar Sur'daki binlerce yıllık tarihi yok etme üzerine verilmiştir. Dört yılsonunda alana girdiğimizde eski Sur'dan geriye hiçbir şeyin kalmadığını gördük. Gelinen noktada hak sahiplerine evleri verilmemektedir. Yapılan sözleşmeler tek taraflı iptal edilmiş hak sahiplerinin bakanlığın açıkladığı fiyatları da karşılayacak maddi durumları bulunmamaktadır.”