Beyrutlu gazeteci Reşa Al-Zein: İnsanlar hedef alınarak katlediliyordu

Beyrut’ta Tayyuna Olayı’nın tanıklarından gazeteci Reşa Al-Zein, birçok kişinin keskin nişancılar tarafından hedef alınarak vurulduğunu söyleyerek, Meryem Ferhat isimli kadının da evinin penceresinde olayları izlediği sırada katledildiğini belirtti. Reşa El-Zein, Lübnanlıların ülkenin daha önce yaşadığı iç savaşa dönmesini istemediğine dikkat çekti.

 

CAROLİN BAZZI

Beyrut – Beyrut Limanı'nda 4 Ağustos 2020'de patlayıcı maddelerin bulunduğu bir depoda önce yangın çıkmış, ardından tüm kenti sarsan çok güçlü bir patlama meydana gelmişti. Patlamada 215 kişinin hayatını kaybettiği, 6 binden fazla kişinin yaralandığı ve 300 bin kişinin olay sonrası yerinden olduğu açıklanmıştı. Lübnan’da Hizbullah ve Emel Hareketi destekçileri de, Beyrut Limanı'nda geçen yıl meydana gelen patlamayı soruşturan yargıç Tarık el-Bitar'ın görevden alınması talebiyle 14 Ekim’de Beyrut Adalet Sarayı önüne doğru yürüyüş gerçekleştirdi. Yürüyüş sırasında binalardan gruba ateş açılması sonrasında 7 kişi öldü onlarca kişi de yaralandı.

18’i tutuklu 68 kişi sorgulanıyor

Saldırı Beyrut'un Tayyuna bölgesinde gerçekleşirken, olaylar daha sonra Hristiyanların yaşadığı Ayn Er-Rumana ve Şiilerin yaşadığı Eş-Şiyah mahallelerinin kesiştiği noktalarda yaklaşık 5 saat boyunca devam etti. Olaylarla bağlantılı olarak yürütülen soruşturma kapsamında 18’i tutuklu 68 kişi sorgulandı. Yasal işlemler ise halen devam ediyor. Sorgulanan zanlılara "ülkede mezhep çatışması çıkarma, adam öldürme, izinsiz silah taşıma ve çatışmaya girme" gibi suçlamalar yöneltildiği aktarıldı.

Cumhurbaşkanı: İç savaşa dönüş yok

Ülke genelinde yaşanan bu olay akıllara 150 binden fazla kişinin hayatını kaybettiği 1975-1990 yıllarını hatırlattı. İnsanlar arasında “Yeni bir iç savaş mı oluyor” iddiaları dolaşmaya başladı. Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Avn, yaşanan olay ve iddialara ilişkin açıklama yaparak, "Ülke genelinde iç savaş çıkma havası daima olsa da Lübnan'da iç savaşa dönüş yok” dedi. Olayı yakından takip eden gazeteci Reşa Al-Zein, o gün yaşanan olayın ayrıntılarını ajansımıza anlattı.

“Bir provokasyon olacağını tahmin ediyorduk”

Saldırının yaşandığı gün Adalet Sarayı’na yürüyerek gittiğini belirten Reşa Al-Zein, olay gününe dair şunları belirtti: “Ordunun yolda konumlandığını gördük. Bir provokasyonun yaşayabileceğini tahmin ettim, ancak olay provokasyonla bitmedi. Olayı takip ettiğim sırada silah sesi duydum ve yangının kaynağını bulmak için Adalet Sarayı'ndan Tayyuna’ya doğru yola çıktık. O sırada gösteriye katılan gençlerin ateş edilen yerden Adalet Sarayı'na doğru kaçtıklarını gördüm. O sırada yayınlanan haberlerde gençlerin Eyn El-Rumane’ye saldırdıkları belirtiliyordu. Ancak olayın tanıkları gençlerin yürüyüşün olduğu bölgeye doğru gittikleri ve bu sırada üzerlerine ateş açıldığını söylüyordu.”

“Anlamadığım bir olayı ilk defa yaşıyordum”

Olay sırasında Hesen Meşek adındaki gencin vurulduğu yere doğru gittiğini söyleyen Reşa Al-Zein, “Oradaki kan izlerini gördüm. Hesen Meşek adındaki genç hastaneye götürüldüğü sırada başka yaralıların olduğunu ve sayının arttığını duydum. Birçok savaş ve kavga olayı izledim, ancak hiçbir şey anlamadığım bir olayı ilk defa yaşıyordum. Ordunun uyarılarıyla birlikte mermilerin Eyn El-Remaneh tarafından geldiğini görüyordum. Olayı sorduğumuzda da bir grup genç yürüyüşe katılmak için ilerlediklerinde Eyn El-Remaneh gençleri ile aralarında tartışma çıkmış ve taşlı kavgada daha sonra da yürüyüşçülere mermi sıkıldığını söylediler” sözleriyle yaşananları aktardı.

“Meryem evinde öldürüldü”

Yaralı ve mağdur sayılarında artış olduğunu dile getiren Reşa Al-Zain, “Sivil Savunma Partisi bize bilgi veriyordu. Üç noktadan yangının yükseldiği söylendi. O noktalardan uzak durduk. Mermi sesleri azaldığı zaman kendimi mermilerden korumak için bir aracın yanına gittim” diye belirtti. Bir grup genç kadının bir binada kaldıklarını duyduğunu ve onlara yardımcı olmak için oraya gittiğini dile getiren Reşa Al-Zain, “Bu olayın bire bir tanığıyım. Meryem Ferhat kendi evindeydi. Meryem’in evine yakınlaştım ve o sırada mermi sesi ile birlikte bir çığlık duydum. O çığlık hala kulaklarımda. Makinem ile birlikte Meryem’in yaşadığı binaya doğru koştum. Bir kadının yaralandığını söylediler. O binaya gittim. Kapıda bir ailenin sesini duyuyordum ‘Hece öldürüldü’ diyorlardı. Ailenin duygularına olan saygı nedeniyle fotoğrafını çekmedim ve Meryem’in evinin kapısını kilitledim. Daha sonra bina kapısına çıktım. Ambulans geldi. Kimliğini ve yaşını sordum. 40 yaşında olduğunu öğrendim” ifadelerini kullandı.

“Keskin nişancılar insanları hedef alıyordu”

Reşa Al-Zein, birçok suçsuz insanın kurban seçildiğini belirterek, Meryem Ferhat’ın evinde camın kenarında olayları izlediğini ve keskin nişancıların kurbanı olduğunu vurguladı. Keskin nişancıların yürüyen insanları nasıl hedef aldıklarına şahit olduğunu belirten Reşa Al-Zein, “Bu kurbanlardan biri de Mistefa Zbib’dir. Yürüyüşün olduğu yere doğru giderken kurşunlandı. Bu insanı yakından tanıyorum. 4 ay sonra evlenecekti” diye anlattı.

“Halk iç savaş istemiyor”

Lübnanlıların ülkenin daha önce yaşadığı iç savaşa dönmesini istemediğini vurgulayan Reşa Al-Zein, “El-Şaih bölgesinde iç savaşı yaşayan yaşlı insanlar var. Gençleri sakinleştirmeye çalıştılar. Silahlı çatışmaya girmelerini istemiyorlardı. Ne Eyn Remane ne de El-Şiah halkı aralarında savaş çıksın istemiyorlar. Eğer aynı halklar arasında bir savaş olursa burada bir başarı ve ya başarısızlıktan söz etmek mümkün değil” diye belirtti.