Berivan kadınlarla bir gün…

Gever’de sabah gittikleri yayladan akşam dönen beri kadınlar bu süre zarfında büyük emek harcıyor. Hem evde hem de yaylada uzun süre çalışan kadınlar uçurumlu ve virajlı yolları geçerek yaylaya gitmek zorunda kalıyor.

MEDİNE MAMEDOĞLU

Colemêrg-Berivanlar (Süt sağan kadın) küçükbaş hayvanlarını sağmak için baharın başından son baharın başına kadar yaylaya gidip geliyor ve gününün yarısını yaylada geçiriyor. Berivanlar sabahın erken saatlerinde kalkıp ev işlerini yaptıktan sonra yazmalarını bağlayarak şapkaları ellerinde yaylaların yolunu tutuyorlar. Yorucu, yoğun ancak dayanışma içerisinde geçen bu süreci gözlemlemek için bizler de berivanlarla yolculuğa çıktık.

Kadınlar komün hayatı sürdürüyor

Hayvancılık ve arıcılık dışında pek bir iş imkânının olmadığı kentte kadınlar yaz aylarında beriye, baharda ise pancar toplamaya çıkıyor. Bu süre boyunca kış ayına erzak yetiştirmek için çalışan kadınlar Eylül’ün sonuna kadar her gün hayvan sağmaya gidiyor. Kadınlar hem yıllardır süren bu geleneği devam ettiriyor hem de bu şekilde geçimlerini sağlıyorlar.  Yolda söyledikleri stranlar ve çektikleri halaylarla bu zorlu ve yorucu yolu kolaylaştırıyor ve daha da güzelleştiriyorlar. Süt sağarak geçimini sağlayan kadınların çalışmaları ve yaşamları da komünal tarzda.

Karakola yol var, berilere yok!

Gever’in neredeyse bütün köylerinde beriye giden kadınlar var. Eskiye oranla kadınların artık atlarla değil araçlarla gittiği yayla yolları ise oldukça uzak. Araçların gitmediği yaylalara kadınlar atlarla gidiyor. Bindikleri traktörle yaylaya giden köylerden biri de Xırvate (Bütükçiftlik). Sabah hazırlıklarını yaptıktan sonra traktöre binen kadınlar uzun, bir o kadar da korkutucu bir yolu geçerek beriye gidiyor. Traktörle belediyenin yıllardır yapmadığı dağ yoluna çıkan kadınlar virajlı yolu çıkarken büyük zorluk çekiyor. Taleplerine rağmen yolun yapılmadığını belirten kadınlar, yaylaya başka bir yolun daha olduğunu ancak karakol nedeniyle o yolu kullanamadıklarını belirtiyor. Keskin virajları, uçurumları ve tozu nedeniyle berilerin zorlandığı yol yaklaşık kırk dakika sürüyor.

Yemek yiyip halay çektikten sonra işe koyuluyorlar

Bu zorlu yolun ardından ‘Meydana Belek’ yaylasına varan kadınlar burada süt sağma hazırlıklarına başlamadan önce örtülerini ortaya seriyor ve evlerinden getirdiklerini bu sofraya koyarak hep birlikte yemek yiyor. Kadınlar yemek yedikten sonra söyledikleri Lawjelerle (stran) halay çekiyor. Yöreye özgü stranlarla çektikleri halaylar renkli bir görüntü ortaya çıkarırken, halayın ardından kadınlar işlerine başlıyor. Serin, sulak yaylada hayvanlarını sağmaya başlayan kadınların işi yaklaşık 2 saat sürüyor. Hayvanlarını yakalayıp tek tek sağan kadınlar, bidonlarını dolduruyor. İşlerini bitirdikten sonra evlerine dönmek için aynı yola çıkan kadınlar gelişteki zorlukların aynısını gidişte de yaşıyor. Köye dönüşe kadar toz içinde kalan kadınlar, tozdan korunmak için gözlerine kadar her yerlerini kapatmak zorunda kalıyor.

‘Yaylaya gelerek hem geçimimizi sağlıyor hem nefes alıyoruz’

Köye götürdükleri sütleri satıp ya da peynir yaparak geçimlerini sağladıklarını belirten Berivanlardan Hatice Eren, “Burası hem güzel hem de serin, hayvanlarımız için çok iyi bir yer. Tek kötü yanı yolumuz biraz uzak ve kötü. Buraya gelene kadar perişan oluyoruz. Bu yaylaya mecburen geliyoruz çünkü hayvanlarımız sıcakta yapamaz. Köyde beslemek istesek orada yiyecekleri ot da yok. Buraya getiriyoruz ki daha çok süt versinler. Bu sütü de köye götürüp ya peynir ya da tereyağı yapıyoruz. O tereyağını da satıyoruz. İşimizin yorucu yanı çok ama buraya geldiğimizde nefes alıyoruz. Bu işe alıştık artık bu iş dışında yapacağımız bir işte yok. Buradan kazandığımız parayla yaşamaya çalışıyoruz” diye konuştu.

‘Yaylamız yıllarca yasaklıydı’

Hatice Eren tüm zorluklara rağmen toprağına ve yaylasına olan sevgisini dile getiriyor. Hatice Eren’in “Bu yayla yıllarca yasaklı kaldı. Yasaklardan dolayı gelemiyorduk. 10 yılın ardından bu yaylaya gelebildik. Bizlerde yaylamızı kimseye bırakmak istemedik. Bütün zorluklara rağmen burası bizim yaylamız bizim topraklarımız. Ayrıca koyunlarımıza köyde bakamayız o yüzden burası bizim için çok iyi” sözleriyle yaylaya gidişlerinin kendileri için sadece bir iş olmadığını aynı zamanda yaşamlarının doğal bir parçası olduğunu ifade ediyor. 

 ‘Bir arada olunca sorunlarımızı unutuyoruz’

Ardından konuşan Fidan Duruk ise yorucu geçen bu sürede yan yana olmanın kendilerine güç verdiğini söyledi. Kadınlarla bir arada her işlerini yaptıklarını ve birbirlerine yardım ettiklerini dile getiren Fidan Duruk, “Sabah buraya geliyoruz akşam evlerimizde oluyoruz. Yolumuz çok kötü, her gidip geldiğimizde toz içinde kalıyoruz. Ama buraya geldiğimizde çektiğimiz bütün sıkıntıları unutuyoruz. Kadınlarla dertlerimizi paylaşıyor, sohbet ediyoruz. Koyunları sağarken birbirimize yardım ediyoruz. Buraya gelmezsek geçinemeyiz çünkü buradaki insanların tek geçim kaynağı hayvancılık başka yaptıkları bir iş yok. Biz bu sütle, hayvanlarımızla kışı geçiriyoruz. Ama sadece bir zorunluluk olarak görmüyor ve geldiğimize de pişman olmuyoruz. Kadınlar birlikte bütün dertlerimizden de bir nebze olsa uzak duruyoruz.” şeklinde konuştu.