Baskılara boyun eğmeyen Kudret Fendik’in direniş hikâyesi

Savaş, sürgün ve ölümü bir arada yaşayan Kudret Fendik, yıllardır aynı acıları yaşayan Kürt kadınlarından sadece biri. Hüzün ve zulüm içerisinde geçen yaşamında kimseye boyun eğmeyen Kudret Fendik, şimdilerde 9 çocuğunu tek başına büyütüyor.

 

MEDİNE MAMEDOĞLU

Colemêrg – Diyarbakır, Hakkari, Şırnak, Mardin, Siirt başta olmak üzere bölge illerinde 1990’lı yıllardaki devletin baskı politikalarından en çok kadınlar etkilendi demek yanlış olmaz. Özellikle kırsal kesimlerde köy yakmalardan kaybetmelere, işkencelerden tutuklamalara birçok acıyı yaşayan kadınlar, bulundukları köylerden kentlere göç etmek zorunda bırakıldı. Bu acıların hepsini bir arada yaşayan Kudret Fendik ise 9 çocuğu ile birlikte yaşam mücadelesi veriyor. 90’lı yıllarda yaşadığı köyden sürgün edilen ve yıllarca kampta yaşamak zorunda kalan Kudret Fendik, 2017 yılında ise Gever’de polis baskını sonucu eşi Necmettin Fendik’i kaybetti. Yaşadığı acılara rağmen dimdik ayakta duran ve “Her şeye rağmen başımız dik” diyen Kudret’in yaşamı Kürt kadınlarının hayatının bir özeti gibi karşımızda duruyor.

“40 gün boyunca sadece kestane yedik”

Kudret Fendik, henüz çocukları küçük yaştayken Hakkâri’nin Şemdinli ilçesinde yaşadığı köyün askerler tarafından yakılmasının ardından sürgünle tanışır. Köyleri yakıldıktan sonra diğer aileler ile birlikte Maxmur’da bulunan kampa yerleşen Kudret, burada açlık ve savaş içerisinde 4 yıl geçirir. Ambargo altında bulunan kampta defalara savaşa tanıklık ettiklerini söyleyen Kudret, “Kampta iki yıl boyunca o kıyamet arasında ambargo içinde yaşadık. Kırk gün boyunca sadece kestane yedik. O zamanlar benim üç tane çocuğum vardı. Kampta da dört yıl kaldık. Çocuklarımız açtı erzaklarımız çok az geliyordu. Çok zahmet yaşadık. Ben daha sonra burada kalamam dedim. Bir tane çocuğumu eşimin yanına bıraktım üç tanesini de kendimle buraya getirdim. Kaçak yollardan buraya geldik” sözleri ile yaşadıklarını anlatıyor.  

Döndükleri Gever’de savaşı gördüler

Kaçak yollarla Gever (Yüksekova)’e geldikten sonra kaldıkları mahallede 2015-2016 yılları arasında ilan edilen sokağa çıkma yasağıyla yeniden evlerini terk etmek zorunda kalan Kudret, o dönemlerde de aylarca çocukları ile birlikte zorluk yaşamış. Yaşadığı zorluğa rağmen çatışmalar bittiği gibi mahallede evine ilk gelen kadınlardan biri olan Kudret, “Yasaktan sonra evimize geldik. O zaman mahallede sadece üç ev kalmıştı. Evimizde ne cam ne de kapı bırakmamışlardı. Bu kadar şeye rağmen bizim peşimizi bırakmıyorlardı. Sürekli kapımızın önünde bir panzer vardı, bizi tehdit edip sorguya götürüyorlardı. Geceleri uyuyamıyorduk. Gündüzleri dışarı çıkamıyorduk” ifadelerinde bulunuyor.

“Evi basıp eşimi katlettiler”

Sürgün ve savaştan sonra ilçeye bağlı yaşadıkları Güngör Mahallesi’nde 16 Temmuz 2017 tarihinde evine yapılan baskın sırasında polislerin açtığı ateş sonucu eşi Necmettin Fendik’i kaybeden Kudret Fendik, şimdilerde eşini kaybettikleri evde çocukları ile birlikte yaşıyor. Çocuklarını tek başına büyüten Kudret, o günlerde yaşadıklarını kısa bir sessizlik sonrasında şu ifadeler ile anlatıyor: “Eşim sıvacıydı. Hiç unutmam, o akşam gelip banyosunu yaptı. Bir düğünümüz vardı, sonra ona gitti. Eve döndüğü gibi uyumak için yatağına geçti. Araç sesleri ile birlikte bir baktık polisler geldi. Camdan dışarı baktığımda her yer polis kaynıyordu. Koçbaşı ile kapıyı kırdılar, daha sonra da camı kırdılar. İçeri girip direk silahları bize dayadılar. Biri beni boğazımdan tutup fırlattı. O günler hala gözümün önünde. Bize tehditler savurup bizi evin arkasına götürdüler. Tam iki saat boyunca öylece evin arkasında kaldık. 9 aylık kızım Efrin’i yere fırlattılar. İki saat boyunca içeride eşime ne yaptıklarını bilmiyordum. En sonda çıktılar. Eşimin yaralandığını kanlar içinde olduğunu gördüm. O zamanlar eşim hala yaşıyordu, ambulans çağırdılar. Hastaneye gittikten sonra hayatını kaybetti. O günleri anlatırken bile hala sesim kısılıyor.”

“Her şeye rağmen kimseye boyun eğmedim”

Yaşadığı acılara rağmen yaşam mücadelesine devam eden Kudret, “Şimdi de devlet hiçbir şeyi kabul etmiyor. Bugüne kadar kabul etmediler. Dört sene oldu, ama hala bir gelişme olmadı, davadan bir sonuç çıkmadı. Bizim yine de başımız dik. Eşimle birlikte o kadar şey yaşadım, onla da başım dik. Kimseye boyun eğmedik, bundan sonra da ne ben, ne de çocuklarım boyun eğmeyeceğiz. Onun direnişiyle anılarıyla buradayız” cümleleri ile son sözlerini söylüyor.