'Çevre felaketlerine karşı acil önlem alınmalı'
Türkiye’nin Fırat Nehri suyunu keserek uluslararası anlaşmaları ihlal ettiğini belirten Fırat Bölgesi Çevre Kurulu Gıda Güvenliği Daire Başkanlığı'ndan Alia Aslan, uluslararası kuruluşları çevre felaketine karşı uyardı.
DELAL RAMADAN
Kobanê- Kuzey ve Doğu Suriye’de Fırat Nehri'nin su seviyesinin düşmesi, ekonomik yaşamı olumsuz etkileyen insan ve çevre felaketlerinin ortaya çıkmasına, tarım arazilerinin azalmasına ve yeraltı sularının kurumasına neden oldu. Türkiye'nin Suriye ile imzaladığı Fırat Nehri su paylarının dağıtımına ilişkin anlaşmanın ihlali, su miktarının büyük bir kısmının çalınması, Xabûr Nehri ve kollarının kuruması ile sonuçlandı.
Xabûr Nehri kıyısındaki tarım projelerinin durdurulması sonucunda geniş tarım arazileri yatırım dışı bırakıldı. Türkiye, Fırat Nehri’nden saniyede 200 metreküp su veriyor. Bu durum suyu kendi topraklarında topladığı anlamına geliyor. 1987'de Türkiye, Suriye ve Irak arasında imzalanan anlaşmaya göre Türkiye'nin saniyede 500 metreküp vermesi gerekiyor. Bu pay sadece Suriye için değil Irak içinde geçerli.
Bunun dışında Dicle ve Fırat nehirlerindeki suyun azalmasına etki eden iki baraj ve 19 santral daha oluşturdu. Bu, Mezopotamya'nın tüm bölgelerini içeren tarihi yerleri etkiliyor. Fırat Nehri'ndeki su seviyesinin düşmesi, Kuzey ve Doğu Suriye’de tarım üzerinden yaşamlarını idame ettiren insanların büyük bir bölümünün geçimini tehdit ediyor. Yeraltı sularının kuruması ve nehir çevresindeki alanlarda yeşil alanların olmamasının yanı sıra elektrik sorunu ve çevreyi de olumsuz etkiliyor. Kobanê Kantonu’nda ve Fırat Nehri'nin doğu köylerinde, birçok insan geçimini tarımdan kazanıyor ve bu insanlar su kaynaklarının kurumasından dolayı sıkıntı çekiyor.
‘Uluslararası sözleşme ihlal ediliyor’
Fırat Bölgesi Çevre Kurulu Gıda Güvenliği Daire Başkanlığı'ndan Alia Aslan, "Türkiye Fırat Nehri’nden saniyede 200 metreküp su veriyor bu da uluslararası sözleşmelere uymuyor. Su seviyesinin düşürülmesi bölgeyi ekonomik, tarımsal, çevre ve sağlık açısından kötü etkiliyor. Çünkü bölge halkının çoğu geçimini tarımla yapıyor” dedi.
‘Su kesintisi insan ve çevre felaketine yol açacak’
Bölgedeki Türkiye işgaline dikkati çeken Alia Aslan, “Kuzey ve Doğu Suriye’deki Türk işgali, bölgenin can damarı olan Fırat suyunun kesilmesinin yanı sıra bölge halklarını katletme, yerinden etme ve kuşatma gibi tüm acımasız yöntemlerle bölge halklarına karşı savaşmak anlamına geliyor. Bölgedeki su kesintisi insan ve çevre felaketine yol açacak. Türkiye, Fırat Nehri suyunu kesmeye devam ederse hastalıklar yayılacak, tarım ve hayvancılık alanları azalacak” diye belirtti.
Alia Aslan, Türkiye’nin uluslararası anlaşmalara uyması için uluslararası örgütlerin Türkiye’ye baskı yapması gerektiğini vurguladı.
‘Göçe mecbur kalacağız’
Bölgede yaşayan kadınlardan Ghazala Mahwa ise ajansımıza verdiği röportajda, "Türkiye işgalinde yeni operasyonlar gerçekleştiremeyince bu sefer başka kirli yöntemlerle bölge halkının suyunu kesti. Türkiye’nin Fırat Nehri üstünde büyük barajlar inşa ederek, uluslararası yasaları ve sözleşmeleri ihlal ederek yaşam hayatımızı büyük ölçüde etkiliyor. Geçim kaynağımız tarım ve hayvancılıktır. Bu geçim kaynaklarımız elimizden alınırsa göçe mecbur kalacağız” şeklinde konuştu.
Ghazala Mahwa, "Geçmiş yıllarda Fırat Nehri'ne yakın tüm alanlarda tarım mevsimi iyi geçiyordu, verim boldu, ancak bugün önemli ölçüde verim azaldı ve yeraltı suyu kuyuları kurudu. Buna rağmen uluslararası kuruluşlar hala sessiz ve bu durumu umursamıyorlar” dedi.