Al-Shati Mülteci Kampı’ndaki kadınlar yaşam mücadelesi veriyor

Gazze'deki Al-Shati Mülteci Kampı’nda bulunan 46 bin 758 mülteci zor yaşam koşulları altında yaşam mücadelesi verirken, özellikle kadınlar mevcut sorunların iki katını yaşıyor. Kadınlar en temel hizmetlerden mahrum olduklarını söylüyor.

RAFIF ESLEEM

Gazze – Savaşlar ve savaşların yarattığı göçler nedeniyle kamplarda yaşamaya mecbur bırakılan özellikle kadınlar zor yaşam koşulları altında hayatını sürdürmeye çalışıyor. Gazze'deki Al-Shati Mülteci Kampı da 1949 yılında Gazze Şehri'nin kuzeybatısında, Akdeniz kıyısında kuruldu. Merkezi İstatistik Kurumu'nun tahminlerine göre kampın nüfusu 46 bin 758 mülteciden oluşuyor. Al-Shati Kampı, Gazze Şeridi'ndeki 8 kamp arasında en yüksek nüfus yoğunluğunu temsil ediyor. Eski sistemle yapılan kamp, birçok sorunu da beraberinde getiriyor. Başta elektrik, su, ısınma, beslenme sorunu yaşayan kamp sakinleri, yaşadıkları zorlukları ajansımıza anlattı.

Elektrik ve su yok

Kampta yaşayan İbtihaj Dawla, 1948'de Yafa şehrinden ayrıldığı günü anımsatarak, “Kadın ve çocuklar büyük bir kamyona bindirildik. Mısır’a giden bir tekneye bindirildik. Yeğenim soğuktan ölmüştü. Soğuktu ve açtık. Kampa geldik ve bizim de hikayemiz buradan başladı. En temel haklarımızdan yoksunuz. Buraya gelmeden önce tüm olanaklarımız vardı, güzel bir evimiz vardı. Burada elektrik yok, su yok, temiz havaya hasretiz. Pencerelerimiz bezlerden oluşuyor. Kışın soğuk oluyor bu yüzden” sözleri ile yaşadıklarını anlattı.

Kanalizasyon sorunu var

Kampın ilk etapta sayıları bini aşan tüm sakinlerinin kullandığı bir banyonun bulunduğunu ve suyun evlerden 2 km uzakta olduğunu belirten İbtihaj Dawla, onca yolu yürüyen kadınların ulaştıkları su kaynağı önünde uzun kuyruklar oluşturduğunu söyledi. Bugün ki durumunda çok farklı olmadığını aktaran İbtihaj Dawla, her eve elektrik ve banyo imkanı sağlansa da bunun yeterli olmadığını dile getirdi. İbtihaj Dawla, “Kanalizasyon sorunu var. Su dört günde bir geliyor. Günlerce susuz kalıyoruz. Okula giden çocuklar var ve susuzluk onları kötü etkiliyor. Kadınlar su aktığında makine gibi bütün işlerini bitirmek için çabalıyor. Düzenli temizlik yapılamıyor. Bu nedenle kadınlar su satın almak zorunda bırakılıyor” şeklinde konuştu.

“Kışın evler sular altında kalıyor

Kış aylarında evlerin sular altında kaldığına dikkat çeken İbtihaj Dawla, “Kadınların ve çocukların çoğu hastalanıyor. Çocukların doğru dürüst bir giyeceği olmuyor. Gece üzerlerine örtecek doğru dürüst bir örtü yok. Birçok zorluk ile karşı karşıyayız. Bu hayat hayat değil, cehennem hayatından farksız. Kaliteli bir yaşamımız yok, hizmetler yetersiz” dedi.

“En temel hizmetlerden yoksunuz”

Kampta yaşayan Aya Al-Masry ise henüz 20 yaşında ve bu genç yaşında birçok zorluk ile karşı karşıya. En temel hizmetlerden yoksun olduklarını kaydeden Aya Al-Masry, kamp sakinlerinin kanalizasyon şebekelerini iyileştirmek için kuyular kazdıklarını belirtti. Kamptaki evlerin birbirine bitişik ve her birinin arasında bir duvar olduğunu söyleyen Aya Al-Masry, “Komşunun evinde olup bitenleri en ince ayrıntılarına kadar duyabiliyoruz. Mahremiyet yok. Bu kamp eski sistemle yapılmış. Ses yalıtımı yok. Mahremiyet olmadığı için tesettürlü kadınlar gün boyu kapalı giyinmek zorunda kalıyorlar” ifadelerinde bulundu.

“Kadınlar kendilerini korumayı öğrendi”

Aya Al-Masry, kadınların kendi işlerini, çocuklarının işlerini ve evini tek başına yönettiğine şu sözlerle dikkat çekti: “Kampın kadınları güçlü ve kendilerini nasıl geçindireceklerini, özellikle de savaşın ışığında kendilerini nasıl koruyacaklarını öğrendiler.”