İdlib’te sağlık alanında kadınlar ve çocuklar şiddete maruz bırakılıyor

Türk devleti ve ona bağlı çetelerin denetiminde olan İdlib'te sağlık alanında kadınlar, psikolojik ve fiziksel şiddet maruz bırakılıyor.

 

HADEEL AL-OMER

İdlib- Türk devleti ve ona bağlı çetelerin denetiminde olan Suriye'nin kuzey kenti İdlib'te, savaş ve beraberinde gelen yıkım en çok kadınları etkiliyor. Sağlık alanında ise yaşananlar işkence boyutunda. Doğumhaneler özellikle kadınların şiddetle en çok karşılaştıkları yerler. Kötü muamele ve işkenceye uğrayan kadınlar ya hayatlarını kaybediyor ya da ciddi komplikasyonlarla karşı karşıya kalıyor.

Kadınlar sağlık alanında gördükleri kötü muameleyi,

‘Tacize uğradım’

25 yaşındaki Fidaa Al-Sanbouri'nin geçirdiği doğum sonrasında doktorun yarayı anestezi yapmadan dikmesinden kaynaklı şiddetli ağrı çektiğini ve doğum sırasında ve sonrasında doktorun tacizine uğradığını söyleyerek, “Ekonomik sıkıntılardan ötürü özel hastanelere gidemiyoruz. Gittiğimiz hastanelerde de doktorlar bize yeterli bakımı yapmıyor. Umarım tekrar aynı şeyleri yaşamam” dedi.

‘Doğumdan birkaç gün önce bebeğimi kaybettim’

İdlib’te yaşayan 35 yaşındaki Haneen Al-Shehadeh dokuz aylık hamilelik sürecinden bahsederek, doğumdan birkaç gün önce bebeğini kaybettiğini dile getirerek,  “Bu tıbbi hatayı hatırladığımda çok üzülüyorum. Dokuzuncu ayın başında doktorun sezaryen yapma teklifini reddettim, henüz erken olduğunu söyledim, doktor fetüsün iyi durumda olduğunu bahane ederek bana saygısızlık etti. Doğumdan önce fetüs öldü”  diye ifade etti.

‘Kadınların canı hiçe sayılıyor’

Özel hastanelerdeki fiyat yüksekliğine dikkati çeken Haneen Al-Shehadeh, “Özel hastanelerin fiyatları yüksek olduğu için gidemedik, maddi durumumuz çok kötü, parasız hastanelerde sağlık personelinin ihmalinden, canımızı hiçe saymasından kurtulabilseydik keşke. Pek çok kadın doğum yaparken hastane koridorlarında uzun süre muayenede sırasını beklemek gibi zor koşullarla karşı karşıya kalıyor, diğer zamanlarda da bazı kadınlar hastane koridorlarında yerde ya da yataklarda doğum yapıyor. Boş yatak olmaması ve kadınların ihtiyaçlarına uygun yeterli ekipmanın olmaması büyük bir eksikliktir. Kadınların canı hiçe sayılıyor” şeklinde konuştu.

‘Şiddetli kanama geçiren kadın hayatını kaybetti’

İdlib’te bir devlet hastanesinde doğum sancısı çeken bir kadına uygulanan muameleden bahseden 31 yaşındaki Maysa al-Hattab, olay anını şöyle anlatıyor: “Devlet hastanesi koridorunda doğum sancısı çeken bir kadın hastane personelinden yardım istedi. Şiddetli ağrısı vardı ve ağlıyordu. Bütün bunlara rağmen kadına yardım edilmedi. Aksine kadın hakarete maruz kaldı. Onu acısını abartmakla suçladılar. Daha sonra kadın şiddetli kanama geçirerek hayatını kaybetti. Yaşanan şey çok talihsiz ve birinci dereceden bir ihmal suçudur.”

‘Hemşire beni aşağıladı’

İdlib'deki Qah Kampı’nda başından geçen bir olayı anlatan 36 yaşındaki Sarah al-Karim, “Beş yaşındaki oğlum düşerek kafasını kırdı. Sağlık merkezine gittik, kimse bizimle ilgilenmedi. Uzun bir ısrardan sonra hemşirelerden biri bana bağırarak oğlumun yarasını ihmal etmekle suçladı ve beni aşağıladı. Sağlık merkezinde çocuğun yarasını anestezi yapmadan dikti. Çocuğum büyük bir acı içinde kıvrandı” dedi.

‘Doğum sürecinde kadınlar desteklenmelidir’

Konuyla ilgili değerlendirmede bulunan 44 yaşındaki Psikolog Walaa Al-Hamoud, “İster özel ister kamu sağlık sektöründe olsun özellikle serbest sektörde, doğum sırasında ihmal ve şiddetin var olduğu inkar edilemez bir gerçekliktir. Doğum sürecindeki kadın hassas ve zorlu bir süreçten geçiyor. Bu kadınlara kötü davranmak ilerde bu kadınlarda fobi oluşmasına neden oluyor. Kadınların bu deneyimi hamilelikten kaçınmaya iten ve çocuk sahibi olma isteksizliği, daha sonra sağlık hizmeti eksikliği tereddütü, doğum fobisi ve önceki deneyimlerini tekrarlama korkusu yaşıyor” diye belirtti.

‘Kadınlar şiddete sessiz kalmamalı’

Psikolog Walaa Al-Hamoud, kadınlara uygulanan fiziksel ve psikolojik şiddete karşı kadınların sessiz kalmaması gerektiğini vurguladı ve konuşmasını şöyle sonlandırdı: “Kadınlar kendilerine ve çocuklarına yönelik istismarlara sessiz kalmamalı. Bu konuda ilgili birimlerde yeterli takibi sağlamalı. Doğumhanelerde neler olup bitiyor, burada kadınlara ne tür muameleyle karşılaşıyor bütün bunlar tek tek takip edilmeli. Gerekli önlemler alınmalıdır. Her hastanede etkili bir izleme, hesap verebilirlik ve şikayet kutusu oluşturularak hasta hakları koruma altına alınmalıdır."